GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türkiye Cumhuriyeti ile Moğolistan Arasında Sosyal Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:76
Tarih:01.04.2020

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmama Victor Hugo'dan bir sözle başlamak istiyorum: "Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, biz ise ortadan kaldırılmış yoksulluk." (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)

Evet arkadaşlar, ülkemiz çok kritik bir dönemden geçiyor. Herkes Hükûmetten, ülkeyi yönetenlerden bu süreci en az zararla atlatabilmek için yeni yollar, yeni destekler beklerken karşımıza çok çok garip bir tablo çıktı yani dağ fare doğurdu. Ülkeyi yönetenler çıktı milyonların karşısına; işçiyi, köylüyü, dar gelirliyi, esnafı rahatlatacak çözüm yerine bir de baktık ki hesap numarası dağıtarak para istedi. Evet, arkadaşlar bunun anlamı nedir, bu ne demektir? İnsanlarımız zaten çok zor günler geçiriyor, bu çok kabul edilecek bir durum değil. Deprem oluyor Kızılay para istiyor, salgın oluyor Hükûmet para istiyor. Bir bakıyorsun bugünler için Merkez Bankasındaki kefen paraları uçmuş, yok. Milyonlarca vatandaş senelerdir bu vergilerini niye veriyor, nereye veriyor, nerede bu paralar arkadaşlar? Aslında tabii, herkes biliyor bunu, nerede olduğunu. Borçlanarak iş adamlarına, belli kişilere; saraylar, köprüler, en büyük köprüler, en büyük saraylar, en büyük hastaneler, şatafat, lüks, yaşandı bu ülkede.

Biraz önce, sevgili Bülent Turan "15 Temmuz şehit ve gazilerine toplanan 309 milyon sorununu Aile Bakanlığı çözdü." dedi ama çözüldüğü yok arkadaşlar. Aile Bakanı bu konuyla ilgili konuştuğunda ben de buradaydım, "309 milyon 338 milyon oldu, bankada duruyor." denildi yani ne şehide verildi ne gaziye verildi. Beşiktaş'ta 46 kişinin öldüğü bir olay oldu, saldırı oldu; toplanan 52 milyon da hâlâ kişilere verilmiş değil. Yani zor duruma düşünce yine "Vatandaş parayı versin." arkadaşlar; olmaz, bu da olmuyor artık, insanlarımız zaten kaygılı, perişan. Arkadaşlar, Hükûmet yardım isteyen değil, yardım edendir. Bu konuyu özellikle bir kere daha söylüyorum: Hükûmet yardım isteyen değil, yardım edendir. (CHP sıralarından alkışlar)

Çözüm mü? Evet, arkadaşlar, çözüm içinde zaten, bu ülkede yaşandı. Milyarlarca lira borcu affedilen yandaş şirketlerin ödemeleri gereken vergileri toplarsak gerçekten ciddi bir sıkıntı çözülür. İsraftan, şatafattan biraz da tasarrufa, böyle bir uygulamaya geçilse tüm ihtiyaçlar karşılanır.

Dokuz senedir, 5 milyona varan Suriyeli vatandaşlar var. Arkadaşlar, dokuz yıldır bakıyoruz bunlara, 40 milyar doların üzerinde para sarf edildi. Biz şu ülkedeki vatandaşlarımıza iki ya da üç ay, dört ay bakamayacak mıyız ya? Bu bizim, gerçekten, kendi iç sorunumuz. Bakmalıyız, Suriyeliye bakıyorsa bu ülkenin Hükûmeti, kendi vatandaşlarına da bakacak.

Evet, "çılgın projeler" denilerek milyarlar harcandı ama İşsizlik Fonu'nda toplanan 131 milyarı ben hâlâ göremiyorum. Daha birkaç ay önce, yapmayın etmeyin dedik, Merkez Bankasındaki ihtiyat akçelerini de göremedik, bu zor zamanlar için olan bu paralar da gitti.

Evet, maskeler ve eldivenlerle bir ihale yapıldı ya, bir komedi ya, ben şaşırdım yani böyle bir şey nasıl oldu ama uçuş garantisi verilen yeni havalimanlarını, geçiş garantisi verilen köprüleri, bunları hep yaşadık. Yöneticiler, bugün olmuş, halktan para istiyor.

Evet arkadaşlar, bu ara bir kurumu soracağım sizlere ya -hepinizin de bu konu aklınıza geliyor ama- Kızılay diye bir kurumumuz var ya, nerede ya bu Kızılay? Evet arkadaşlar, milyonların döndüğü, bağışların aktığı, astronomik maaşların ödendiği Kızılay şu an nerede? Kaynaklar nerede, açık bir şekilde niye kullanılmıyor? En çok ihtiyaç duyulan zamanda sessizlik var. Sözde hayırseverlik adı altında milyonlar vakıflara, derneklere aktarıldı. Arkadaşlar, o vakıfların bir kısmını hepiniz hatırlıyorsunuz; işte, TÜRGEV'ler, TÜGVA'lar, Okçular, Ensar, Limak, Kolin, Kalyon, Cengiz, Çalık, Torunlar, Demirören derken... Hadi görelim; bir de saydığım kişilerin hayırseverliğini bir görmek istiyoruz, millet sevdasını, devlet bağlılığını görmek istiyoruz.

Evet arkadaşlar, corona vakasından sonra turizmin sıkıntıya gireceğini burada söylemek istiyorum. Bu sene o ÖTV'siz mazotu çiftçilere verin arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Evet değerli arkadaşlar, bugünlerde gene de bir sıkıntı oldu: Vatandaşa yardım elini uzatan Ankara, İstanbul Belediyeleri, Konya'nın da, Urfa'nın da, Antep'in de gördük...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ünsal, tamamlayın sözlerinizi.

SERVET ÜNSAL (Devamla) - Evet, ama Acun bile para toplarken hiçbir sorun yok, yasak yok ama bu belediyelere geldiğinizde sıkıntı var arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Ben bir hekim olarak buna bir tanı koyamadım, insanların yardım duygularını bile ayrıştırmak ne kadar büyük bir travmadır; tekrar ediyorum, insanların yardım duyguları ayrıştırılmaz. Arkadaşlar "Ekonomiyi ben batırdım, ben düzelteceğim." diye bir hava var, bir görüntü var.

Evet arkadaşlar, salgına karşı en büyük gücümüz, en büyük silahımız sağlık çalışanlarımız; bunu, burada özellikle vurgulamak istiyorum. Bir-bir buçuk yılı geçkindir yaptığım bütün konuşmalarda sağlıkta şiddeti hep konuşmamda belirttim. Tekrar ediyorum, Nazım'ın dizeleriyle son vereceğim konuşmama; diyor ki Nazım:

"Dert çok derman yok,

Yüreklerin kulakları sağır,

Hava kurşun gibi ağır,

Bağır bağır bağırıyorum,

Koşun, kurşun eritmeye çağırıyorum." (CHP sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SERVET ÜNSAL (Devamla) - Ben de hepinize, bütün siyasi partilere sağlıkta şiddet yasası için bir araya gelmenizi öneriyorum.

Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)