GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:78
Tarih:07.04.2020

MHP GRUBU ADINA MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 207 sıra sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

31 Mart 2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuş olan ve 70 maddeden oluşan kanun teklifinin öncelikle ülkemize ve milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum.

Bilindiği üzere, 2018 yılı Mayıs ayında, Sayın Genel Başkanımız, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında ortaya çıkan siyasi ve sosyal ortamda cezaevlerinin kapasitesinin oldukça üzerinde bir doluluğa sahip olmasının endişe verici olduğunu ifade etmiştir. Genel Başkanımız, cezaevlerindeki durumun, burada bulunan mahkûm ve tutuklular açısından insanca ve sağlıklı yaşamayı imkânsız kıldığını; yine, ülke ve millet düşmanı yapılar tarafından cezaevindeki koşulların istismar edilerek bunun üzerinden bir kaos planının yürürlüğe konulabileceğini önemle vurgulamıştır. Tespit edilen bu hassasiyetler çerçevesinde, cezaevlerindeki sıkıntıları gidermek maksadıyla bir kanun teklifi hazırlanması talimatı üzerine, 24/9/2018 tarihinde, hukuk ve seçim işlerinden sorumlu Genel Başkan Yardımcımız İstanbul Milletvekili Sayın Feti Yıldız Bey'in ilk imza sahibi olduğu ve kamuoyunda "şartlı ceza indirimi kanun teklifi" olarak bilinen teklifimiz Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.

Kanun teklifinin Meclise sunulduğu tarihten bu yana, gerek mahkûmlarda gerekse mahkûm yakınlarında ciddi bir beklenti oluşmuş, kanun teklifinin Mecliste görüşülmesi ve yasalaşması toplum kesimlerince talep edilir hâle gelmiştir. Başından beri, cezaevlerindeki mevcut sıkıntıların ortadan kaldırılmasının sadece Milliyetçi Hareket Partisinin inisiyatif almasıyla mümkün olamayacağını ifade etmiş bulunmaktayız. Bu konuda, Mecliste 1'inci parti durumunda bulunan ve Cumhur İttifakı'nı birlikte oluşturduğumuz Adalet ve Kalkınma Partisiyle bir anlayış birliğinin ve uzlaşma ortamının temin edilmesi hâlinde bir yasal düzenlemenin hayat bulabileceğini de ayrıca süreç içerisinde birçok defa dile getirmiş bulunmaktayız.

Yargı Reformu Strateji Belgesi ve Yargı Vizyonu ortaya çıktıktan sonra, yargıda reform niteliğini taşıyacak çalışmaların başlaması ve yargı paketlerinin Meclise gelmesiyle birlikte, Sayın Cumhurbaşkanımız ile Genel Başkanımız arasında oluşan fikir birliği çerçevesinde, iki parti grubunun temsilcileri bir araya gelerek toplumsal hassasiyetler ve millî manada müşterek kırmızı çizgiler göz önüne alınarak bir uzlaşma ortaya çıkmış, Cumhur İttifakı olarak iki partinin de imzasıyla şu anda görüşmekte olduğumuz kanun teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur. 70 maddeden oluşan kanun teklifinde, ceza infaz hukukuna dair önemli kalıcı düzenlemelerin yanında, bir defaya mahsus olmak üzere uygulanacak geçici düzenlemeler de bulunmaktadır.

Kanun teklifi, infaz hukukuna ilişkin birçok yeni ve yerinde düzenlemeler içermektedir. Bunlardan biri, infaz hâkimliğiyle ilgili düzenlemelerdir. Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazına dair mevzuat gereğince belirlenmiş olan usul ve esaslar çerçevesinde icrai mahiyette olan hükümlülerin infazı söz konusu olmaktadır. Bu çerçevede kesinleşmiş hükümlerle birlikte Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre başvurulan koruma tedbirleri de infaz hukukunun görev ve yetki alanına girmektedir. Mahkeme ve hâkimliklerin kendi yetki alanında uzmanlaşmış olması gayesiyle ihdas edilmiş olan infaz hâkimliğinin kanun teklifiyle görev alanı genişletilmektedir. Yargılama neticesinde ortaya çıkan ceza ve güvenlik tedbirlerinin yerine getirilmesine ilişkin infaz işlemlerinin tek bir mercide toplanmış olması, kuşkusuz bu işlemlerin isabetinde artışa neden olacaktır. Özellikle infaz işlemlerinin ülkemizde oldukça farklılık arz ettiği ve uyumlu olamadığı bir düzende öngörülen değişiklikler ve yenilikler birçok mağduriyeti önleyecek, mahkemelerin iş yükünde de azalmaya sebep olacaktır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin kalıcı ve geçici düzenlemeler getirilmektedir. Teklifin 46'ncı maddesiyle, kanunun yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından, denetimli serbestlik süresi yeniden belirlenmektedir. Malum olduğu üzere, hâlihazırda denetimli serbestlik süresi maktu olarak bir yıldır. Kanun teklifi, mevcut uygulamadan farklı olarak denetimli serbestlikte, maktu yerine nispi bir sistem öngörmektedir. Buna göre hükümlüler, açık ceza infaz kurumunda bulunan ve koşullu salıverme için ceza infaz kurumlarında geçirilmesi gereken sürenin beşte 4'ünü açık veya kapalı ceza infaz kurumunda geçireceklerdir. Hükümlüler, hesaplanan koşullu salıverme -yani şartlı tahliye- tarihine kadar olan 1/5'lik kısmını ise denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infaz edilecekler. Her hâlde denetimli serbestlik süresi azami üç yıl olabilecektir.

Aynı madde kapsamında, 0-6 yaş grubunda çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile maruz kaldığı ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen hükümlüler, koşullu salıverme için ceza infaz kurumlarında gereken sürenin beşte 3'ünü ceza infaz kurumunda geçirmeleri hâlinde denetimli serbestlik tedbirinden faydalanabileceklerdir. Her iki durumda da denetimli serbestlik süresi dört yılı geçemeyecektir. Denetimli serbestlik hususunda öngörülen bu değişikliklerin yanında, geçici maddelerde de birtakım düzenlemeler yapılmıştır. Teklifin 52'nci maddesiyle, 30 Mart 2020'ye kadar işlenen suçlar bakımından, mevcut kanunda bir yıl olarak düzenlenen denetimli serbestlik süresi, bir defaya mahsus olmak üzere üç yıla çıkarılmaktadır. Belirtmek gerekir ki, üç yıllık denetimli serbestlik imkânından, bazı suçlardan hüküm giyenler faydalanamayacaklardır.

Kasten adam öldürme suçunu işleyenler, üst soya, alt soya, kardeşe, eşe karşı kasten yaralama suçunu işleyenler, işkence, eziyet ve cinsel dokunulmazlığa karşı suç işleyenler, özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu işleyenler, uyuşturucu madde imal ve ticareti suçunu işleyenler, devletin güvenliğine, anayasal düzene, millî savunmaya ve devlet sırlarına karşı suç işleyenler ile terör suçluları üç yıllık denetimli serbestlik uygulamalarından yararlanamayacaklardır.

Yine, 0-6 yaş arası çocuğu bulunan kadın hükümlüler ile 70 yaşını bitirmiş olan hükümlülerin denetimli serbestlik süresi dört yıla çıkarılmakta. Maruz kaldığı ağır bir hastalık, engellilik veya kocama nedeniyle hayatını yalnız idame ettiremeyen ve 65 yaşını bitirmiş olan hükümlüler ise usulüne uygun şekilde durumlarını tespit ettirdikleri takdirde denetimli serbestlik imkânından faydalanabileceklerdir.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 48, 49 ve 66'ncı maddeleriyle koşullu salıvermeye ilişkin düzenlemeler yapılmaktadır. Koşullu salıverme, hükümlünün, cezasının infaz edildiği süreçte belirli bir oranda hapis cezası infaz edildikten sonra tutum ve davranışları değerlendirilerek ceza infaz kurumundan şartla tahliye edilmesi demektir.

Teklifle, süreli hapis cezaları için öngörülmüş olan 2/3'lük koşullu salıverme oranı, istisnalar hariç olmak üzere, ½ oranına indirilmektedir. Kasten öldürme suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar, işkence suçundan ve eziyet suçundan süreli hapis cezasına mahkûm olanlar, cinsel saldırı, reşit olmayanla cinsel ilişki, cinsel taciz suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan hapis cezasına mahkûm olan çocuklar, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal veya ticareti suçundan hapis cezasına mahkûm olan çocuklar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar, özel hayata ve hayatın gizli alanına karşı işlenen suçlardan hapis cezasına mahkûm olanlar, suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlardan mahkûm olan çocuklar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlardan mahkûm olan çocuklar, suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkûmiyet hâlinde süreli hapis cezasına mahkûm edilmiş olanlar ve mükerrirler bakımından süreli hapis cezalarına mahkûm olanların koşullu salıverme oranı 2/3 olarak belirlenmiştir yani infaz kanunumuzun 107'nci maddesinde belirtilen sürelerdir, istisnai sürelerdir. Bunlar ½ oranında indirimden faydalanmamaktadırlar.

Yine, Türk Ceza Kanunu'nun 102'nci maddesinin (2)'nci fıkrasında tanımlanan cinsel saldırı suçundan mahkûm olan yetişkinler, 103'üncü maddesinde tanımlanan çocukların cinsel istismarı suçundan mahkûm olan yetişkinler, 104'üncü maddesinin (2)'nci ve (3)'üncü fıkrasında tanımlanan reşit olmayanla cinsel ilişki suçundan mahkûm olan yetişkinler, yine 188'inci maddede tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçunu işleyen yetişkinler, terör suçlarından mahkûm olan yetişkinler açısından koşullu salıverme oranı yine 3/4 olarak muhafaza edilmiştir. Burada, ciddi birtakım çarpıtmaların olduğunu görmekteyiz. Bu kanunla, hiçbir şekilde, bahsettiğimiz şekilde cinsel suçlardan cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar, uyuşturucu imal ve ticaretine ilişkin suçlar, terör suçları ve devlet aleyhine ve anayasal düzenin aleyhine işlenen suçlar hiçbir şekilde infaz indirimine tabi değildir ve aynı zamanda denetimli serbestlik sürelerinin üç yıla çıkması imkânından faydalanamayacaklardır. Bunun dışında yapılan her açıklama, bu kanun teklifine aykırıdır, kanun teklifine âdeta iftira atılır nitelikte ifadeler olacaktır.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifinin 50'nci maddesinde, özel infaz usullerine ilişkin düzenlemeler yer almaktadır. Kanun teklifiyle özel infaz usullerinin kapsamı genişletilmekte ve geceleyin infaz ile hafta sonu infaz bakımından geçerli altı aylık sınır, kasten işlenen suçlarda bir yıl altı ay, taksirle öldürme suçu hariç olmak üzere, taksirle işlenen suçlarda ise üç yıl olarak belirlenmektedir. Özel infaz usullerine karar verme yetkisi infaz hâkimine verilmektedir. Konutta infaz usulünün kapsamı genişletilmekte ve çocuk hükümlüler de bu kapsama alınmaktadır. Kadın, çocuk ve 65 yaşını geçmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam bir yıl, 70 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam iki yıl, 75 yaşını bitirmiş kişilerin mahkûm oldukları toplam dört yıl veya daha az süreli hapis cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilecektir. Ancak terör suçları ile örgüt kurmak ve yönetmek ve örgüte üye olmak suçlarından ya da örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan mahkûm olanlar, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm olanlar, adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilenler, koşullu salıverme kararının geri alınması nedeniyle cezası aynen infaz edilenler hakkında yukarıda sayılı özel infaz usulleri uygulanmayacaktır.

Toplam beş yıl veya daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan veya adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlülerden maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilenlerin cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilmesine imkân tanınmaktadır. Maruz kaldığı ağır hastalık veya engellilik durumu, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığınca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adli Tıp Kurumunca onaylanan rapor kapsamında tespit edilmektedir.

Doğum yaptığı tarihten itibaren altı ayı geçen ve toplam üç yıl ve daha az süreli hapis cezasına mahkûm olan ya da adli para cezası infaz sürecinde hapis cezasına çevrilen hükümlü kadınların cezasının konutunda çektirilmesine infaz hâkimi tarafından karar verilebilecektir.

Özel infaz usullerinden yararlanan hükümlüler 105/A maddesi kapsamında denetimli serbestlik hükümlerinden yararlanamayacaklardır.

Covid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle açık ceza infaz kurumlarında bulunanlar ile kapalı ceza infaz kurumunda bulunup da açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler 31/5/2020 tarihine kadar izinli sayılacaklardır. Salgının devam etmesi hâlinde bu süre Sağlık Bakanlığının önerisi üzerine Adalet Bakanlığı tarafından her defasında iki ayı geçmemek üzere 3 kez uzatılabilecektir. Burada, bu şekilde izne ayrılacak olanlarla ilgili olarak da ayrıca bir spekülatif durum söz konusu. Bu noktada şunu bilmek gerektiği kanaatindeyiz: Açık cezaevinde bulunan bu hükümlüler, zaten her üç ayda bir toplamda yedi gün izin hakkına sahip olan kişilerdir. Dolayısıyla bunlar hiçbir şekilde elektronik kelepçe, karakollara gidip imza atma mecburiyeti gibi birtakım yükümlülüklere tabi değillerdir, serbestçe üç ayda bir yedi gün izne çıkarılmaktadırlar yani bir yıl içerisinde toplam bir ay süreyle izin hakkına sahip olan kişilerdir ve bu izin hakkını kullanan kişilerdir yani bunlar, bu manada, topluma karışan kişilerdir. Bunların izin imkânlarının Covid-19 sebebiyle iki aya çıkarılması söz konusudur bu kapsamda. Dolayısıyla kamuoyunda bunların sanki, bu zamana kadar cezaevinde tutulan, hiçbir şekilde izin uygulamasından, izin imkânından faydalanmayan kişilermiş gibi gösterilmesi de ayrıca haksız değerlendirmelere sebep olmaktadır. Bunun da burada altını çizmek gerektiği kanaatindeyiz.

Yine, Covid-19 salgın hastalığı nedeniyle açık cezaevlerinde bulunan hükümlülerin izinli olarak ayrılması sonrasında devlet ve anayasal düzen aleyhine işlenen suçlar, Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar hariç olmak üzere toplam hapis cezası on yıldan az olanlar bir ayını, on yıl ve daha fazla olanlar ise üç ayını kapalı ceza infaz kurumunda geçirmiş olan iyi hâlli hükümlülerden açık ceza infaz kurumlarına ayrılmalarına bir yıl veya daha az süre kalanlar açık ceza infaz kurumunda barındırılacaklardır.

Saymış olduğumuz bu değişikliklerle birlikte 11 ayrı kanunda değişiklik öngören kanun teklifinin spekülasyonlardan ve provokasyonlardan uzak olabilmesi için azami gayret gösterilmiş, millî ve toplumsal hassasiyetler azami ölçüde gözetilmiştir.

Cezaevlerinin mevcut durumu sürdürülebilir değildir. Birçok risk ve birçok tehlikeli senaryodan bahsedebilmek mümkündür. Burada sanki cezaevlerinden bir kısım insan kurtarılacak, geri kalanlar da... Cezaevleri sanki habis bir şekilde virüsün kol gezdiği ve insanların ölüme terk edileceği bir yermiş algısı yaratılmasını da oldukça haksız ve yanlış bulmaktayız. Belki cezaevinden çıkanlar salgın hastalığa yakalanacak ve zarar görecek, belki de bunun tam tersi, cezaevinin seyrelmesi, yoğunluğun azalması sebebiyle cezaevinde kalanlar belki sağlıklı bir şekilde hayatlarına devam edebileceklerdir, bunu bilemeyiz. Bu noktada, sanki cezaevlerinin bu manada bir virüs yuvası gibi gösterilmesi son derece yanlıştır. Burada ihtiyaç olan şey ve acil olan şey, cezaevlerindeki yoğunluğun düşürülmesi ve cezaevindeki temas ihtimalinin azaltılmasıdır. Şu anki siyasi koşullar içerisinde, şu anki durumda, siyasi partilerin bir araya gelerek bütün bu meselelerde bütün talepleri, özellikle CHP'nin ve HDP'nin taleplerini tamamen birlikte, beraber bir şekilde kabul etmesi imkânsızdır. Bu siyasi koşulları görmemek de büyük bir hatadır. Bu şartlar altında bunun kabulünün mümkün olmadığı, ay ile güneş yan yana gelse olmayacak şeylerin üzerinde durup, bunun üzerinde diretip bu görüşmeleri bloke etmek veya akamete uğratmak noktasındaki faaliyetler ancak ve ancak cezaevinde şu an bulunan bütün mahkûm ve tutuklulara zarar vermekten başka bir şeye sebep olmayacaktır; bunu bütün samimiyetimle ifade etmek istiyorum. Bugün, burada geçirdiğimiz her bir saat, fazladan geçirdiğimiz her bir saat mevcut temas ve yoğunluğun had safhada olduğu cezaevleri açısından asıl tehdittir.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Niye bu saate bıraktınız?

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Bu noktada, cezaevinden ayrılacaklar veyahut da cezaevinde kalacaklar noktasında bir ayrım yapmak yanlıştır; önemli olan, sağlıklı koşulların temin edilmesidir. (MHP sıralarından alkışlar, CHP ve HDP sıralarından gürültüler)

GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - O zaman siyasileri çıkaralım, öbürleri kalsın.

BAŞKAN - Sessiz olalım değerli arkadaşlar.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Şu an koşullar sağlıklı değildir, acilen tedbir alınması gerekmektedir.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - İki senedir neredeydiniz?

BAŞKAN - Arkadaşlar, sakin olalım, sessiz olalım.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Küresel ölçekte dünyayı ve ülkemizi etkileyen salgın hastalığın meydana getirmiş olduğu ilave hassasiyetler de göz önüne alındığında Genel Kurul gündemine gelmiş olan infaz paketi yalnızca cezaevinden tahliye olacaklar veya izinli ayrılacaklar açısından değil, cezaevinde kalmaya devam edecekler açısından da son derece önemlidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Veballeri boynunuzdadır.

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Bülbül.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Devamla) - Bu açıdan, kanun teklifinin herhangi bir şekilde siyasi hesaplaşmaya malzeme yapılmadan ivedilikle yasalaşması ülkemiz ve milletimiz açısından hayati önem arz etmektedir.

Son olarak, idrak etmekte olduğumuz Berat Kandili'nin ülkemize, Türk milletine, İslam âlemine ve bütün dünyaya sağlık ve huzur getirmesini temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)