GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:41
Tarih:15.12.2012

MHP GRUBU ADINA CELAL ADAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2013 yılı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 2013 Bakanlar Kurulunun karar ekinde Kalkınma Bakanlığı şu konulara değinmiştir: Sanayinin kredi maliyetlerinin yüksekliği, kayıt dışı ekonomi ve düşük fiyatlı ithalattan kaynaklanan haksız rekabet, bürokrasinin fazlalığı, kamunun sağladığı bazı girdilerin fiyatlarının uluslararası fiyatlara göre yüksekliği, vergi oranlarındaki yükseklik gibi temel sorunlar devam etmektedir. Ayrıca, teknoloji üretiminde yetersizlik, ileri teknoloji kullanımının hızlı yaygınlaştırılmaması, nitelikli iş gücü eksikliği, yüksek katma değerli ürünlerde sınırlı üretim kabiliyeti, tesislerin üretim ve yönetim yapılarında modernizasyon ihtiyacı, sanayinin kapasitesi ve potansiyeli konusunda yatırımcılara çıkan zorluklar gibi genellikle yapısal nitelikteki sorunların çözülmesi gerekmektedir. Yani on yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının 2013'le ilgili önerilerini size okudum. Bir muhalefet partisinin dile getireceğini, Sayın Bakan, sizin Bakanlar Kurulunda dile getirilen bu konuları yüce heyetiniz de paylaşmış oluyor.

Değerli milletvekilleri, dünya son on yıl içerisinde büyük değişimlerden geçti. Buraya gelmeden evvel, İstanbul'da iş güç yapan değerli dostlarla bir araya geldiğimizde, şu rakamları gördük: 2012 yılında dünya gayrisafi millî hasılasından elde ettiğimiz pay ile 2003 yılında dünya gayrisafi millî hasılasından elde ettiğimiz pay aynı orandadır.

Şimdi, bu kalkınmayla ilgili, dün sayın bakanları dinledim ben. Gerçekten çok heyecanlı, çok başarılı bir sunum yaptıklarını gördüm ama ben bunu şuna benzetiyorum değerli milletvekilleri: Geçen dönem, aşağı yukarı bir sene evvel, dış işleriyle ilgili, Sayın Başbakanı, Dışişleri Bakanını dinlediğimizde, "Hepimizin hayalinin ötesinde, gerçekten, dünyayı yöneten bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıya mıyız?" diye, oturduk, düşündük. Bazı, miting alanlarına sığmayan Başbakan iradeleri, Obama'ya ders veren iradeler, bunlar hep söylendi ama sonradan, yanı başımızda, öksürdüğümüzde sesimizin duyulacağı Erbil'e Enerji Bakanının inmediğini gördük. Dolayısıyla bu dış politikadaki çıkmazlar tek tek önümüze çıkıyor. Yani Ermenilerle olan münasebetler, Ermenistan'la olan münasebetler, Kıbrıs, Kuzey Irak, bunlar defalarca anlatıldı. Buradaki oy çokluğu, tekrar birtakım heyecanlar yaratıyor ve laf burada kalıyor ama emin olun dış politikada gerçekten çok ciddi sorgulamalarla karşı karşıyasınız fakat ekonomiyle ilgili bir çıkmaz yarın öbür gün bu milletin önüne gelirse -ki gelecek, o görünüyor- benim şimdi anlatacaklarıma dikkat etmeniz gerekir.

Bugün Türkiye'de ne oluyor? Türkiye'de olup biten hadiseler şunlar: Ucuz ithalat var. Türk parası değerli, alıyor Türk parasıyla, biraz da borçlanabilme imkânı var ve bir hayal âleminde yaşıyor bizim insanlarımız. Çok soru sorulacak. Sorulacak sorulardan bir tanesi şu: Yerli otomobil konusu. Dün İstanbul'dan dostlar bu konuyu dile getirmemi istediler. Türkiye'de yerleşik otomotiv firmalarının tamamı yabancı sermayenin elindeyken, tüm satın alma kararları, yeni model ve tasarımlar merkezî satın alma yapılarak yurt dışından alınırken, yerli yan sanayinin katkısı giderek azalırken Sanayi Bakanlığı hangi önlemleri almıştır?

Yerli yan sanayi, otomotiv bu sıkıntılarla karşı karşıyayken, gümbür gümbür, Başbakan, yerli otomotiv üretecek bir babayiğit arıyordu. Gerçi söylendi, unuttuk. Yerli otomobil hayali peşinde koşacağınıza önce otomotiv sanayinin yerli girdi oranı neden düşüyor, ona bir bakın. Otomobil firmaları, yerli yan sanayinin köküne kibrit suyu döküp ithalata giderek daha fazla ağırlık verirken Sanayi Bakanlığı olarak hangi önlemleri aldınız, yan sanayiye hangi destekleri verdiniz?

Şu soruma cevap verin Sayın Bakan: Ülkemizde üretim yapan 5 markanın, Ford, Renault, Fiat, Hyundai ve Toyota'nın yerlileşme oranlarını bize söyleyebilir misiniz? Konu ithalat oldu mu önünüze gelenle anlaşma yapıp dolaşıyorsunuz, ithalat lobisi istiyor, siz yapıyorsunuz. En son dünya otomotiv sanayisinde, elektronik sanayide, beyaz eşya sanayisinde dev olan Güney Kore ile serbest ticaret anlaşması imzaladınız.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu serbest ticaret anlaşması imzaladığınız Güney Kore'de sadece Samsung firmasının cirosu, bizim 500 sanayi şirketimizden daha yüksek, 270 milyar dolar. 270 milyar dolar işlem hacmi olan bir tek firmaları var.

Şimdi, bu Güney Kore'ye siz ne satıyorsunuz da sıfır gümrükle bir ticaret anlaşması yapıyorsunuz? Bunu mutlaka gelip bize izah etmeniz lazım. Türkiye'nin Serbest Ticaret Anlaşması yaptığı ülkelerle elde ettiği sonuçları burada değerlendirmeniz lazım. Elinizde bir rapor, çalışma var mı, bir analiz var mı? Böyle bir çalışmayı mutlaka Türk milletiyle paylaşmak mecburiyetindesiniz. Şu anda örneğin Rusya, İran, Çin, Hindistan bize yüzde kaç gümrük vergisi uyguluyor, biz kaç gümrük vergisi uyguluyoruz?

Sizin, geçmişte -yine arkadaşlarımızla birlikte çalışırken- açıkladığınız sanayi stratejisi belgeleri ne oldu, bunu da anlatmanız lazım. Hangi sonuçlar aldınız, hayata geçirmek için ne yaptınız? Cari açığı düşürmek için üretimi arttırmak yerine ülkemizin büyümemesi stratejisini benimsediniz, frene bastınız, gaza basamıyorsunuz. Hani, tartışma var ya "Gaz mı yoksa fren mi?"

Şimdi, buraya geldi, bütçede Sayın Başbakan 500 milyar dolar ihracatı hedeflediğini söyledi. Aramızda bütün milletvekillerinin hesabının yapabileceği bir çıplak mantık var, o da şu: Yüzde 3 büyümeyle -ki yüzde 3 rakamını da yakalayıp yakalamayacağımız noktasında endişeler var- siz? On yıl içerisinde, hadi arada sırada yüzde 5'le de büyümeyi sağladığımızı düşünecek olursak 200 milyar doları yakalamak imkânsız gibi gözüküyor.

Sanayi Bakanlığının sanayimiz içindeki rolünü gerçekten merak ediyorum. Ekonomi Bakanlığı var, Kalkınma Bakanlığı var. Misyonunuz, hangi konularda Sanayi Bakanlığı söz sahibidir? Türkiye'nin üretimi, ihracatı, ithalatıyla bir ilginiz var mı, yetkiniz var mı? Devlet olarak sanayimizin rekabet gücünü destekleyecek önlemler alacağınıza, reel sektörün enerji, iş gücü, ham madde maliyetlerini yükseltecek ne var ise yapıyorsunuz.

Bir yandan ülkemizi tüm dünya için sıfır gümrüklü bir ultra liberal pazar hâline dönüştürüyorsunuz, diğer yandan Amerika Birleşik Devletleri'nde 100 dolar, Suudi Arabistan, Mısır, İran'da 40 dolar, Türkiye'de 400 dolara doğal gazı satıyorsunuz.

Şimdi, 400 dolara doğal gazı satıp sıfır gümrükle de Güney Kore'den veya herhangi bir yerden mal ithal ettiğinizde bizim üreticimiz nasıl kendisini ayakta tutacak? İşte, bu gerçeklerle Türkiye bir taşeron ekonomisine doğru süratli bir şekilde gidiyor. Biz işçilik yapıyoruz, ithal ediyoruz ve dışarı satıyoruz.

"BOTAŞ zarar ediyor." diyorsunuz, doğrudur. BOTAŞ'la ilgili anlaşmaların şüpheleriyle dolu bir süreç var önümüzde. Yanlış stratejiler, yanlış ilişkiler, BOTAŞ'ın yani  doğal gazın pahalı olmasına vesile olmuştur. Ama bir ülke düşünün, doğal gaza dayalı -aramızda çok değerli iş adamları var, Lütfü Türkkan Bey burada- işletmelerin tamamı zarar ediyor şu anda. Kömüre dayalı santrallere izin vermiyorsunuz, doğal gaza dayalı santrallere izin veriyorsunuz, bunu hayretle takip ediyoruz.

Değerli Bakan, süremiz yetmiyor ama nükleer enerjiden bahsettiniz; nükleer enerji 5 kuruşa, bizim sattığımız enerji 15 kuruş. 5 kuruşa dayalı bir enerjiye  dayalı üretim yapanla 15 kuruş enerji alarak üretim yapanların bir denge kurması mümkün mü?

Sonuçta, Türkiye'nin şu anda içerisinde bulunduğu manzara: Ülkemiz bir ithalat cenneti olmuştur, sanayimiz rekabet gücünü kaybetmiştir, KOBİ'lerimiz can çekişmektedir, ihracatımız ithale dayalı olarak "Getir, montaj yap sat." şekline dönüşmüştür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CELAL ADAN (Devamla) - Ben bütçenizin milletimize hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Adan.