GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:80
Tarih:09.04.2020

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Diyarbakır'da PKK terör örgütünün saldırısı sonucu hayatını kaybeden orman işçilerimize Allah'tan rahmet, ailelerine baş sağlığı diliyorum. Bu hain terörü bir kez daha lanetliyorum.

İçinde bulunduğumuz Polis Haftası'nda huzur ve güvenliğimiz için özveriyle çalışan Emniyet teşkilatımıza da teşekkür ve minnetimi ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, infaz düzenlemesini getirirken iktidar sözcüleri dediler ki: "Her şeyden önce, bu düzenleme halkın vicdanına sığmalı." Doğru, böyle olmalı ama bu hâliyle hiçbir vicdana sığmıyor çünkü adil değil, eşit değil, denge yok. Ayrımcılık var, hukuksuzluk var. Her şeyden önce salgının boyutunu kavrayan bir düzenleme değil. Cezaevlerinde 12 kişilik koğuşlarda 20 kişi kalıyor. İnsanlar ya aynı yatağı paylaşıyor ya yerde yatıyor. Ama henüz suçlu olup olmadığı dahi belli olmayan 90 bin tutukluyu cezaevinde salgın ve ölüm riskiyle baş başa bırakıyorsunuz. Oysa tutuklular, iddialar kanıtlanana kadar suçsuzdur. Gelin, kapsayıcı kriterleri belirleyelim, tutukluların önemli bölümünü adli kontrolle tutuksuz yargılamaya gönderelim. Mesela, madem 65 yaş üstüne "Evde kal." diyoruz, o zaman derhâl 65 yaş üstü tutukluları evlerine gönderelim.

Değerli arkadaşlarım, ikinci olarak, bu düzenlemeyle yağma, hırsızlık, çete, insan ticareti, yaralama, taksirle adam öldürme, rüşvet, zimmet, irtikap ve daha birçok suçtan hüküm giyen yaklaşık 100 bin kişi serbest kalacak; kimine infaz indirimi, kimine açık cezaevine çıkış, ev izni ve nihayet serbest kalma imkânı ama eline taş dahi almamış, düşüncesi için, yazısı, konuşması için cezaevinde tutulan yüzlerce siyasi tutuklu için hiçbir şey yok. Kimden bahsediyorum? FETÖ kumpaslarında Silivri zindanında haksız, hukuksuz on dokuz ayları çalınmasına rağmen gerçekleri yazmaktan vazgeçmeyen Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'dan, Hülya Kılınç'tan; Murat Ağırel, Ahmet Altan, Mümtazer Türköne, Ferhat Çelik, Aydın Keser ve daha onlarcası yok bu pakette. Gaspçıyı, hırsızı, rüşvetçiyi, adam yaralayanı, adam öldüreni affediyorsunuz ama bunları yazan gazetecileri içeride tutuyorsunuz; işte, vicdana sığmayan bu. Başka kim yok? Muhalif duruşu, konuşması nedeniyle haksızca, hukuksuzca "terör" damgası vurulan siyasetçiler, belediye başkanları, hak savunucuları yok; 2 kez cumhurbaşkanı adayı olan Demirtaş yok, Osman Kavala yok, Selçuk Kozağaçlı yok. Yani bir grup mahpusun yaşam hakkı korunurken bir başka kesimin yaşam hakkı açıkça ihlal edilmekte. Bu, ne hukuk terazisine ne de vicdanlara sığar.

İşin daha vahim bir boyutu da var. Bir yandan, kişilere karşı suç işleyen on binleri bırakarak cezaevlerini boşaltıyorsunuz; öte yandan, boşalan yatakları düşünce suçlularıyla dolduracak adım atıyorsunuz. Tek adam yönetiminde artık, taraflı ve partili bir kimlik taşıyan bir Cumhurbaşkanını eleştirdiği için, sosyal medya mesajı, konuşması nedeniyle yargılanan, basın toplantısına, gösteriye katıldığı için yargılanan binlerce yurttaş düşük ceza dahi alsalar mutlaka cezaevine girecek. İşte, bakın, FOX Haber sunucusu gazeteci Fatih Portakal ironi içeren eleştirel mesaj paylaştı diye, Cumhurbaşkanı suç duyurusunda bulunuyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Hakaret etti.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Yargının bu bağımlı hâli değişmez ve düzenleme yasalaşırsa Fatih Portakal'ı da cezaevine göndereceksiniz.

O zaman, değerli arkadaşlarım, nerede kaldı yaptığımız yargı reformu? Hani, haber, eleştiri, yorum suç olmayacaktı? Yine, bu pakette var; mahpusların dış dünyayla belki de tek bağlantılarını sağlayan gazetelerine hiçbir yargı kararı olmaksızın yasak getiriliyor, haber alma hakkına darbe vuruluyor.

Bugün Evrensel olur, bir gün Cumhuriyet olur, yarın Hürriyet, Milliyet, Sabah olur. Tek adam yönetimi, Basın İlan Kurumunu özgür basını susturmak için sopa gibi kullanmaktan vazgeçmelidir. Soruyorum: Salgında cezaevlerini boşaltacak infaz kanunu ile mahpusun gazetesini yasaklamanın, ne alakası var? Benzer bir başka düzenlemeyi bugün basından okudum. Salgının yurttaşlara ekonomik hasarını hafifletmek için ikinci bir ekonomik paket hazırlanıyor ama içinde fişleme var, sansür var. Youtube'u, Facebook'u, Twitter'ı, Instagram'ı baskı altına almak istiyorsunuz. Onlara vatandaşı fişletmek, yapmazlarsa fişi çekmek, erişimi engellemek yani sansürlemek istiyorsunuz. Soruyorum: Ne alakası var Twitter'ı, Youtube'u sansürlemenin salgınla; ne alakası var, halka yardımla, ekonomik mücadeleyle? Salgınla mücadele adı altında gazetecileri, aydınları zindanda tutmaktan, düşünceyi cezaevine koymaktan, gazeteleri, sosyal medyayı sansürlemekten artık vazgeçin.

Değerli milletvekilleri, bu düzenlemeyle, Gezi eylemleri sırasında Ali İsmail Korkmaz'ın, Berkin Elvan'ın, Abdullah Cömert'in ölümüne neden olan güvenlik görevlilerine; Soma, Ermenek maden cinayetlerinde; Çorlu, Ankara YHT cinayetlerinde; Aladağ yurt cinayetinde ihmali, sorumluluğu bulunanlara cezasızlık var. "Kapsam dışı." dendi ama...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın.

UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - ...kadını döven, yaralayan ve ölüme iten erkekler cezaevinden çıkacak. Gençlerimizi zehirleyen torbacılar, masumların canına kastedenler, çocukların geleceğini karartanlar çıkacak. Öte yandan, Gezi Parkı direnişini organize etti diye hukuksuz biçimde iki buçuk yıldır tutuklu olan, 1 beraat, 2 tahliye kararına rağmen, bugün 891 gündür Silivri zindanında tutulan Osman Kavala içeride kalmaya devam edecek. Bunu hiçbir vicdana kabul ettiremezsiniz.

Bu vesileyle özveriyle görev yapan yaklaşık 70 bin infaz koruma ve diğer cezaevi çalışanımızı da hatırlatmak isterim. İnfaz kapsamının genişlemesi onların salgından etkilenme riskini de azaltacaktır. İnfaz koruma görevlilerimizin özlük haklarını da en kısa sürede iyileştirmeliyiz.

Değerli arkadaşlarım, iki hafta sonra Türkiye Büyük Millet Meclisimizin 100'üncü yıl dönümünü kutlayacağız. Eğer "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." Diyorsak o zaman, 100'üncü yıl dönümünde bu Meclisten bu milletin gerçekten vicdanını sızlatmayacak eşit, adil ve hakkaniyetli bir düzenlemeyi çıkarmak zorundayız.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)