GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:81
Tarih:10.04.2020

HDP GRUBU ADINA RIDVAN TURAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

2000'li yıllar öncesinde devlet, üç ana başlıkta ifade edilebilecek desteklemeleri görece daha sistematik biçimde sunuyordu. Bunlardan bir tanesi alım desteğiydi, biri girdi desteği, biri de kredi desteği. Şimdi bir biçimiyle bunlar yine devam ediyor. Fakat, neoliberal tarım anlayışının ülkemizde 2000'li yıllardan bu yana egemen olmasıyla birlikte bunlar sürekli ve sistematik biçimde devam eden desteklemeler olmaktan çıktı ve piyasanın ya da uluslararası tarım tekellerinin o dönemde geçer akçe olan yaklaşımları ve anlayışları her neyse buna göre şekillenmeye başladı. Bu üç desteklemenin bir tanesi bugün konuşuyor olduğumuz kredi desteklemeleri.

Değerli arkadaşlar, Ziraat Bankası ve kredi kooperatifleri esasen çiftçiye kredi desteği sunmak için kuruldu. Nasıl Halk Bankası esnafı desteklemek için kurulduysa zamanında, Ziraat Bankasının temel amacı da çiftçiyi desteklemekti. Keynesçi dönemde, yani en azından 80'lerden bu tarafa doğru bakacak olursak, 2000'li yıllara kadar gerçekten bu desteklemelerde, kredi desteklemelerinde hiçbir zaman mükemmel yakalanamadı ama yine piyasa dalgalanmaları karşısında üreticinin çeşitli noktalarda sübvanse edileceği, kredi faizlerinin ortalamaya göre daha düşük olduğu bir seyir takip edildi. Fakat, 2000'li yıllardan sonra hem Türkiye'de hem dünyada çarşı pazar karıştı. Şimdi, Ziraat Bankası -esas vazifesi çiftçiye kredi vermek olan banka- Demirören Doğan grubunu alsın diye kredi arar hâle geldi ya da yerellerdeki kredi kooperatifleri uluslararası tarım tekellerinin yerel şubesi gibi çalışmaya başladılar. Oysa bu tür faaliyetlerde kâr amacı güdülmemeliydi, dünyada en azından yaklaşım genel olarak önemli bir süre boyunca bu oldu. Sebebi de şu: Yani siz piyasa dalgalanmalarından eğer üreticiyi korursanız üretimin daha fazla olmasını sağlarsınız, girdinin daha fazla artmasını önlersiniz, bununla da toplamda, ilk etapta devlet zarar ediyor gibi görünmüş olsa da, son noktada gıda egemenliği, gıda güvencesi ve gıda güvenliğini sağlamış olmaktan kaynaklı -örneğin bu kriz dönemi gibi dönemlerde- muazzam kâr edersiniz aslında. Şimdi gelinen noktada, Ziraat Bankası bu fonksiyonunu yeterince yerine getiremediğinden dolayı gariban çiftçi başka özel bankalara, mesela Denizbank gibi bankalara mecbur kaldı.

Arkadaşlar, 40 milyon dönüm arazi ipotek altında. Korkunç bir durum yani gıda egemenliği açısından korkunç bir durum. Bu bankaların elinde araziler toplanmaya başladı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın Sayın Turan.

RIDVAN TURAN (Devamla) - Şundan daha vahim bir durum olabilir mi: Adamcağızın traktörüne haciz gelmiş, yedieminde traktör duruyor, kendisi traktörü elinde olsa gidecek üretim yapacak, borcunu ödeyecek ama bu mümkün değil. Bir defa, şu yapılmalı: Her koşulda, sermaye tarafından üretim araçlarına el konulmasının önüne geçmek gerekir; traktörün ya da toprağın. Küçük çiftçilik daha fazla desteklenmeli; elektrik, su ücretsiz hâle getirilmeli; krediler -özellikle geçimlik tarım için söylüyorum- kamu borcu hâline dönüştürülmeli; bunları devlet ödemeli arkadaşlar, çiftçi ayakta kalsın istiyorsak. Devlet nasıl sermayedarların milyonlarca lira borcunu ortadan kaldırıyorsa aynı biçimde küçük çiftçi için de bu yapılmalıdır. Bu yapıldığı zaman olacak şey şudur: Giderek küçük çiftçi, kırsal kalkınmaya başlar, üretim artmaya başlar, bunun da faydasını işte bu virüs krizi gibi krizlerin yoğun bir biçimde sürdüğü bugünlerde görürüz.

Buradan iktidara söyleyeceğim şey, bu konuda ivedilikle bir tedbir almasıdır, bir acil eylem planını derhal gündeme getirmesidir.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)