| Konu: | Coronavirüs salgınının yaşandığı süreçte toplumsal dayanışmanın önemine ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 11.04.2020 |
HÜDA KAYA (İstanbul) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; corona virüsü nedeniyle sadece ülkemizde değil tüm dünyada olağanüstü bir hâl var ama ülkemizin olağanüstü ve dramatik hâlleri ise ibretlik olmaya devam ediyor. Dün gece ibretiâlem bir manzara yaşadı ülkemiz. Günler öncesinden, daha doğrusu daha önceden sokağa çıkma yasağıyla ilgili karar alınmasına rağmen yerel yönetimleri, o halkın seçtiği belediye başkanlarını haberdar etmeyen yönetim büyük bir basiretsizliğe imza attı ve dün coronanın, virüsün ülkenin dört bir yanında nasıl kol gezdiğini bütün dünya âlem ve bizler, içimiz burkularak görmek zorunda kaldık.
Fakat şunu da belirtmeden geçmek istemiyorum: Yerel yönetimleri, milyonlarca insanın temsiliyetini ifade eden yerel yönetimleri bilgilendirmeden, haberdar etmeden sokağa çıkma yasağı kararını açıklamak bir yönetim basiretsizliği değildir, bu halka bir ihanettir. Bir yandan ise baskılar, yasaklar, baskınlar, tutuklamalar, insan hakları ihlalleri, kentlerde zulüm, doğada zulüm her yerde kol gezmeye devam ediyor. Zulüm, corona virüsünden daha beter; çalmadığı kapı bırakmıyor. Zulüm öyle bir virüs ki şu anda ülkemizde saraya biat etmeyen, iktidarı eleştiren herkese bir şekilde uğruyor, kırıyor, hayatları tarumar ediyor. Üstelik bu zulüm insanlarla da kentlerle de bitmiyor; doğa da toprak da su da ağaç da Hasankeyf de Kaz Dağları da tarih de nasibini almaya devam ediyor. Savaşlar, çatışmalar durma noktasına geldi, sönmeyen ateşler söndü, Kâbe'de tavaflar durdu ama Türkiye'de zulüm, corona bile dinlemiyor. Kayyumlar atanmaya, yandaşlara peşkeş çekilmeye devam ediliyor. On binlerce masum çoluk çocuk cezaevlerinde, çıkarmak şöyle dursun, daha onlarca masum zindanlara doldurulmaya devam ediliyor. Zenginden yana, yoksula karşı yapılması gereken ne varsa bu yapılıyor. Doğa talanı durmak bir yana tam gaz, hâlâ nerede ne varsa doğa düşmanı gibi âdeta, özgür akan su kâbusları olmuş, sabah akşam delik deşik edilmedik bir doğa parçası bırakmamak için seferberlik başlamış gibi.
Saray ve iktidarı, ülkemizde toplumsal dayanışma için değil, ülkemizin kalan zenginliğini de talan etmek için seferberlik başlatmış görünüyor. Toplumsal dayanışma diye bu halkın sorunlarına çözüm bulmak, açlık korkusu yaşayanlara geçim güvencesi vermek değil dertleri; sarayın ve iktidarın aklına toplumsal dayanışma diye bir şey gelince bilin ki vermek için değil almak için gelmiştir. Bu ülkenin yöneticileri hiç yüzleri kızarmadan televizyona çıkıp, halk ciddiyetle "Bir tedbir mi açıklanacak acaba?" diye beklerken ekmek bulamayan işsiz, yoksul halka IBAN numarası verebiliyor. Bir gazeteci de çıkıp IBAN'a ironi yaparak "Ey IBAN edenler." dedi, Hakan Aygün diye bir gazeteci ama IBAN sahipleri kendi yüzsüzlüklerini örtmek için gazeteciyi de tutukladılar. Bunun için bu gibi komedilerle içerisi gazeteci doldurulmaya, düşünenleri doldurmaya, eleştirenlerle doldurulmaya devam ediliyor. Maske üretenler de "kaçak" diye baskın yiyor, halka bedava maske dağıtanlar da baskın yiyor. Halkın ekmeğiyle, iradesiyle seçtikleri belediyelere de el konuluyor, yoksula aş dağıtan hesaplara da el konuluyor. Böylesine iyilik düşmanı ve örgütlü bir kötülüğü tarih bugün burada yazıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.
HÜDA KAYA (Devamla) - Hemen tamamlıyorum, teşekkür ediyorum.
Halkımız umudunu kaybetmesin, hiçbir kötülük sonsuza kadar güçlü kalmamıştır; yeter ki bizler iyiliğe sahip çıkalım; adalete, özgürlüğe, hakikate sahip çıkalım, yeter ki bizler yoksula, köylüye, emekçiye, işsize sahip çıkalım.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)