| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 15.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA DURDU ÖZBOLAT (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Enerji Bakanlığının 2013 yılı bütçesi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkelerin toplumsal gelişimlerinin sürükleyici unsurlarının başında enerji tüketimi gelmektedir. Enerji, günlük yaşamımızın ve üretimimizin en önemli girdilerinden biridir. Bu nedenle, enerji sektörünün yönetimini üstlenenler, toplumun ve ekonominin gereksinim duyduğu enerjiyi yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevre ile uyumlu bir şekilde sunmak yükümlülüğündedir. Ayrıca, ülkenin enerji arz güvenliği açısından da bu kaynakları çeşitlendirmek zorundadır.
Enerji, stratejik özelliği olan bir olgudur. Ülkemizde enerji konusu ve politikaları incelendiğinde, enerji arzı öncelikli olarak gündeme gelmektedir. Hızlı bir gelişme sürecinin içinde bulunan ülkemizde, uzun dönemli ve kararlı enerji politikaları oluşturulmasında eksiklikler görülmektedir. Hükûmetlere bağlı olarak değişen enerji politikaları, dünyadaki gelişmeleri takip eden ve uzun dönemli politikaları gözeten, ülkesinin enerji potansiyelini değerlendiren, teknolojik ve araştırma geliştirme faaliyetlerini destekleyen politikalar olmaktan uzakta kalmaya mahkûmdur.
Ülkemizdeki enerji durumu birçok ülkeye göre daha sorunludur. Tüketilen enerjinin yaklaşık dörtte 3'ünü yani 40 milyar dolar civarındaki bir kaynakla ithal etmek zorunda olan ülkemizde dışa bağımlılık çok önemli bir sorun olarak enerji güvenliğini tehdit etmektedir. Enerji kaynaklarında dışa bağımlılık, en fazla tükettiğimiz enerji kaynakları olan petrol ve doğal gazda yüzde 90'ların üzerindedir. Böyle bir enerji sisteminin 21'inci yüzyıldaki sürdürülebilirliği ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Enerji politikalarındaki yetersizliklerin vebalini otuz yıldır, ne yazık ki, halkımız ve sanayicilerimiz çekmektedir.
Dünyanın en pahalı doğal gazını ve elektriğini kullanıyoruz. Kaynaklarımızı etkin kullanma konusunda hep teoriler üretiliyor, planlamalar yapılıyor ancak ne yazık ki ortada somut hiçbir şey yok. Enerji politikalarımızı incelediğimizde, bir türlü hayata geçmeyen, hatta bazısı hayal olmaktan öteye gidemeyen ama her biri bizi kurtarma iddiasında olan binlerce projeyle dolu olduğunu görüyoruz. Tam yirmi dört yıl önce temeli atılmış olan Deriner Barajı'nın açılışını yapmak, bu ülkeye ne sağlar? Yirmi dört yılın on yılınıda da AK PARTİ'nin iktidarda olduğunun da herkes tarafından bilinmesini istiyorum. Bu, bir başarı öyküsü değildir; bu, bir müteahhidin zenginleşme hikâyesidir.
Değerli arkadaşlar, "Türkiye enerji fakiri bir ülkedir." söylemini kabullenmek, bu ülkenin ne yazık ki kaderi olmuştur. Bizler, enerji politikalarına yön vermesi gereken insanlarız. Bunun vebali de çok ağırdır.
Bakınız, Avrupa'da doğru düzgün güneş yok ama 10 bin, 20 bine yakın megavat gücünde kurulu enerji santralleri var. Yıllar önce rüzgârlarını bitirdiler, şimdi yeni nesil teknolojilerle verimlerini ve güçlerini artırıyorlar. Biz daha 2 bin megavatlar civarındayız ve buna seviniyoruz, ortada ciddi bir sorun var demektir.
Bütün bunlar olurken, yatırımcı her türlü sorunla boğuşuyor ama bir türlü sonuç alamıyor. Hükûmetin, bir an evvel, yatırımı gerçekten teşvik edecek, yatırımın önündeki engelleri kaldıracak, yatırımcıyı destekleyecek adımlar atması gerekmektedir.
Enerjide durum, bakanlığın sunduğu rakamlar ve istatistiklerle belirtildiği şekilde değildir. Rakamlar ve istatistiki değerler, bakanlığımızın iyi temennilerini ifade etmektedir. Ancak, realite, enerji arzı güvenliği açısından Türkiye son derece tehlikeli bir sürece doğru gitmektedir.
Bakınız, hep hesaplar kitaplar yapılıyor ancak geçen sene ocak, şubat ayında sanayi durdu, doğal gaz kesildi, elektrik fiyatları 2 TL'ye çıktı, 3 katı fiyata sıvılaştırılmış doğal gaz kullanıldı. Sıcaklık mevsim normallerinin 3-5 derece altına düşünce, gaz şebekesinde sistem çöktü. Bunun nedeni de izahı da mücbir sebep olarak tanımlanmamalıdır. İki yıl içerisinde mevcut gaz şebekesine ilaveten yeni bir boru hattı döşenmezse geçen sene yaşanan kriz ne yazık ki her kış tekrar edecektir.
Değerli arkadaşlar, enerji hep sorun yumağı hâline dönüştü, Hükûmetimiz de hep günü kurtarma derdinde. Doğal gaza yüzde 40'a yakın zam geldi, elektrik yüzde 40 zamlandı. Şimdi Hükûmet enerji politikalarındaki başarılardan bahsediyor. Halkımızın ve sanayinin en temel tüketim değeri olan gaz ve elektrik yüzde 40 zamlandı. Şimdi enflasyonun tek haneli olduğunu söylemek inandırıcı olabilir mi?
Dünyadaki ülkeler enerji stratejilerini otuz ile elli yıllık planlamalara göre yapıyorlar; biz ise ne garip ki Sayın Başbakanın ve AKP Hükûmetinin dillerden düşürmediği 2023 yılına göre yapıyoruz. Geçmiş hükûmetler de aynı hataları yaptılar, farklı olmayan bir şekilde.
Türkiye dünyanın en pahalı petrolünü kullanıyor, bu unvan bizde. Hükûmetin ÖTV ve KDV üzerinde kurduğu düzen nedeniyle fevkalade tehlikeli bir duruma doğru sürükleniyoruz. Akaryakıttaki devlet sömürüsünün bir an önce sona erdirilmesi gerekiyor. Petrolümüzün olması olmaması çok önemli değil, rafineri fiyatları gerçekten son derece makul seviyede. Ancak, Hükûmet bırakın vergide indirim yapmayı, her geçen gün çaktırmadan vergi artırıyor.
Akaryakıt fiyatları yüzünden insanlar önce benzinden dizele, dizelden LPG'ye yöneldi. Şu an 5 milyon ton LPG tüketiyoruz, dünyanın en büyük pazarı hâline geldik. Niye? Hükûmetin yanlış vergi politikası yüzünden.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin bu doğal gazda en pahalı, akaryakıtta en pahalı, elektrikte en pahalı unvanları sizlere hiçbir şey kazandırmaz. Bu işte olması gereken, enerjide en ucuzu ve en ekonomiği halkımıza sunmaktır. Dünya, enerji politikasında enerji verimliliği devrimi yaşıyor, biz hâlâ enerji santrallerimizin verimliliğini artırıcı yatırımlar yapamıyoruz.
Cumhuriyet tarihî boyunca yapılan dev projeler şimdilerde komik bedellerle satılıyor. Geçenlerde küçük HES'lerin özelleştirilmesi yapıldı, çoğu üç beş yıllık gerilerde satıldı. Bu özelleştirmelerin adı haraç mezat satmaktır.
Niye satıyoruz bu santralleri? Bu santraller elektrik üretmiyor mu? Özel sektör her gün dağı taşı devirip milyonlarca dolara santraller inşa ederken devlet niye bunlardan kurtulmak istiyor hâlâ anlamadım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özbolat, teşekkür ediyorum.
DURDU ÖZBOLAT (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum.
Söyleyeceğim birçok şeyi bitiremedim ama söylenmesi gereken en önemli şeylerden birisi, şu an içinde bulunduğumuz enerji politikamızın, elektrik ve enerjide olan yabancılara bağımlılığımızın bir an önce bitmesi, yenilenebilir enerji kaynaklarına bir an önce uygulanabilir, yapılabilir birtakım düzenlemelerin getirilmesi gerekiyor.
Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler.