GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:83
Tarih:12.04.2020

HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında konuşmamın içeriğinin tümü maddeyle ilgiliydi, yalnız demin gördüğüm bir "tweet"i sizinle paylaşmak istiyorum: Süleyman Türkaslan, KHK'li bir hâkim, bir Grup Başkan Vekili'ne ithafen yazmış, onun "tweet"ini ekleyerek: "Partinizin emri altındaki yargı tarafından terörle suçlanan insanlar arasında ben de varım, delillerden biri yurt dışında eğitim programına katılmış olmak. İşin garip tarafı ne biliyor musunuz? O programda bir ay siz de benimle beraberdiniz." Yani sadece bu "tweet"te bile AKP iktidarı döneminde kişiye göre hukuk, kişiye göre yargı olduğu net şekilde ortaya çıkmaktadır. Bankaya para yatıran insan AKP'li olunca sorun yok ama AKP'li olmayınca yedi yıl altı ay cezayla karşılaşabiliyor.

İlgili kanun maddesine gelince, 32'nci maddede sadece yandaş medyanın cezaevlerine girmesi olanağı tanınıyor. Zaten neredeyse tüm cezaevlerine muhalif basının, muhalif medyanın yayınlarının ulaşamadığını hepimiz biliyoruz. Zaten bir keyfiyet ve bir hukuksuzluk söz konusuydu, bu kanunla bunun kanuni bir kılıfı uyduruluyor.

Ne getiriliyor? Yayınların cezaevine alınabilmesi için -süreli ve süresiz yayınların- Basın İlan Kurumuna ilan ve reklam verme hakkının olması gerekiyor. Ama biliyoruz ki, Basın İlan Kurumunun Genel Kurulunu incelediğimizde üçte 1'ini Cumhurbaşkanı atıyor, diğerleri de yine yandaş medyanın patronları ve yine tarafsızlar grubuna baktığımızda AKP'li milletvekilinin eski danışmanının olduğunu görüyoruz. Bu şekliyle, muhalif medyaya tarafsız ve bağımsız bir şekilde yaklaşılmayacağını, ki pratikte de bu durumun böyle olduğunu hepimiz biliyoruz. Aslında bunun altında yatan -bu kanun maddesinin altında yatan- cezaevlerine muhalif yayınların ulaşmasını engellemeye çalışmanın altında yatan, bedenlerini mahpus ettiğiniz, hukuksuz bir şekilde tutukladığınız mahpusların zihnini de ele geçirme gayesi olduğunun, bedenleri dışında zihnin de teslim alınmak istendiğinin göstergesidir.

Değerli arkadaşlar, biz hukukçular mahpusları siyasi ve adi diye ayırırız. Siyasilerin kim olduğunu herkes biliyor: Gazeteciler, siyasetçiler, düşünürler, aydınlar, öğrenciler. Ve bir de adi suçlar var: Hırsızlar, kalpazanlar, rüşvetçiler, çeteciler vesaire. Osmanlı Dönemi'nden beri mahpusların, cezaevlerinin müdavimi olan bir kesim vardır: Siyasi mahpuslar, her zaman siyasi mahpuslar olagelmiştir. Ama şu bilinirdi: Türkiye Cumhuriyeti tarihinde de darbe dönemlerinde sürekli siyasi mahpuslar olur, ülke normalleşince, darbe süreci atlatılınca bu siyasi mahpuslar bırakılır ve bununla birlikte Anayasa'nın amir hükmü gereğince eşitlik ilkesi kapsamında adi suçlular da bırakılırdı. Ancak sizler bu dönemde bunun tam aksini yapıyorsunuz. Dünyanın her yerinde her zaman suç olan fiillerin faillerini bırakıyorsunuz ama düşünenleri, yazanları, size muhalefet edenleri içeride bu salgın döneminde ölüm evine dönüşebilecek olan cezaevlerinde gizli bir şekilde idama mahkûm ediyorsunuz.

Evet, belki de Türkiye hiçbir zaman bir hukuk devleti olamamıştır istenildiği şekliyle, sürekli göstermelik bazı düzenlemelerle en fazla "kanun devleti" diyebileceğimiz bir izlenim verecek ölçekte olmuştur. Elhamdülillah, sizlerin de hiçbir zaman hukuk devleti olma gibi bir derdi olmamıştır diye düşünüyoruz. Sosyal mücadeleler tarihi, sivil toplumu lümpen çetelerle kuşatıp boyun eğdirmeye çalışmamış bir tek diktatörlüğün olmadığını yazar. İpleri rejime bağlanarak kontrollü bir biçimde salıverilmiş ve gayrimeşru âlem evladının yükselen toplumsal mücadele evrakımetrukesi içindedir. Burada yapılan düzenleme tam da budur. Gayrimeşru âlemin evlatları bırakılmak istenmekte. Hâlbuki böyle özel bir dönemde yapılacak olan düzenleme salgınla mücadeleye yönelik olmalıydı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN - Sayın Kaçmaz, tamamlayın sözlerinizi.

HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Çıkartmak istediğiniz yasayla birlikte; Soma faciasının failleri yararlanacak ama gazeteciler yararlanamayacak; Adana Aladağ'da yanarak ölenlere sebep olanlar, yurt yöneticileri çıkacak, ancak beraat kararlarına ve AİHM'in hak ihlali var kararına rağmen Osman Kavala, Selahattin Demirtaş, hileyle başka dosyalardan tutuklama kararı verildiği için tutsak olarak cezaevinde yatmaya devam edecekler; Abdullah Cömert'i katledenler çıkacak, ÇHD'li, ÖHD'li avukatlar, İdris Baluken, Selçuk Mızraklı, Grup Yorum üyeleri cezaevinden çıkamayacak. Hesaplamadığınız bir şey var arkadaşlar; kibrin olduğu, sağduyunun olmadığı yerde her zaman kıyım vardır, felaket vardır. Bu sebeple, kıyım ve felaketin önüne geçmek için infazda adalet diyoruz.

Genel kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)