GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:83
Tarih:12.04.2020

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Ben de herkesi selamlıyorum.

Şimdi, bu teklifle 5275 sayılı Kanun'un 89'uncu maddesi değiştiriliyor. Tabii ki burada iyi hâl ve iyi hâlin nasıl değerlendirileceği şeklinde madde düzenlenmiş ve genişletilmiş. Tabii, bu maddeyi tek başına değerlendirmemek gerekiyor. Biz, bir kaç gündür aslında bu kanun teklifinin tümünün yarattığı etkiden söz ediyoruz. Aslında bu madde de kanunun teklifinin belli maddeleriyle beraber düşünüldüğünde, cezaevinde bazı insanlar açısından, cezaevindeki tutsaklar ve mahpuslar açısından nasıl yaşanılamaz bir hâle geleceği, yine, iyi hâlin, nasıl, tıpkı terör tanımında olduğu gibi, işte, ucu bucağı olmayan, bambaşka yerlere çekilebilecek bir tanımlama olarak değerlendirilebileceğini görüyoruz.

Şimdi, niye bunu diğer maddelerle değerlendirelim diye söylüyorum arkadaşlar? Şimdi, bu maddenin kendisinde zaten iyi hâl çok geniş bir yorumla, aslında bir çerçevesi olmayacak bir biçimde tanımlanmış. Şimdi, bu iyi hâl, bu düzenleme gelmeden önceki birkaç örneği söyleyeyim ve bunun iyi hâle nasıl engel olduğu, siyasi tutsaklara -özellikle düşünceleri nedeniyle cezaevinde tutulan, sizin "terör" diye tanımladığınız ama aslında muhalifleriniz olan ve cezaevinde rehin tuttuğunuz insanlara- nasıl uygulandığının birkaç örneğini söyleyeyim arkadaşlar.

Şimdi, Kırşehir'de tutuklu -bizim de il yöneticimizmiş- yargılandığı dosyada iddianamesinin bir kısmını Kürtçeye çevirdiği için, tuttuğu not örgütsel doküman kabul edilmiş, disiplin cezası almış, yetmemiş -bakın sizin "terör" tanımı dediğiniz şey- örgüt propagandasından dava açılmış, iki yılın üzerinde ceza verilmiş. İşte, "terör" dediğiniz mesele bu. Yani, kendisi iddianamesinin bir kısmını Kürtçeye çeviriyor, bu propaganda kabul ediliyor, disiplin cezası alıyor; yetmiyor, propagandadan iki yıldan fazla ceza alıyor. Yine, Bursa H Tipinde bir siyasi tutsak kitap alıyor kütüphaneden -bunların hepsi disiplin cezası, sonra da iyi hâli etkileyen nedenler- kitaptan özetler çıkartıyor, bu tuttuğu notlar yine örgütsel doküman kabul ediliyor, disiplin cezası alıyor. Kırşehir'de gençler vardı, hukuksuz bir biçimde uzun bir süre cezaevinde tutuldular, hâlâ tutuklu olarak yargılanıyorlar. Bunlara ısrarlı bir biçimde ayakta sayım dayatıldı. Ayakta sayım dayatmasını kabul etmedikleri için darbedildiler, darbedildikleri yetmezmiş gibi bir de üstüne disiplin soruşturması başlatıldı. Bakın, Bursa H Tipinde, yine, az önceki kişi hastaneye gidiyor, kelepçeli muayene dayatılıyor, kelepçeli muayeneyi kabul etmiyor; darbediliyor, doktor darp raporu veriyor ama onunla beraber giden kolluk rapor tutuyor. Kolluğun tuttuğu rapor üzerine, henüz kanunda olmamasına rağmen -yani cezaevinin dışındaki fiiller şu anda disiplin cezası konusu değil, bu kanun teklifiyle getiriyorsunuz- kolluğun tuttuğu raporla bu kişi hakkında soruşturma başlatılıyor, üç ay iletişim cezası veriliyor.

Şimdi, arkadaşlar bu kadar disiplin cezalarının keyfî bir biçimde... Özellikle cezaevinde tutsak tutulan yani siyasi düşünceleri nedeniyle, gazetecilik yaptıkları için, akademisyenler görevlerini bu ülkede özgür bir biçimde yapmak istedikleri için, öğrenci faaliyetlerinde özgür, özerk üniversiteyi savunup mücadele yürüttükleri için cezaevinde olanlar bu şekilde disiplin soruşturmalarıyla yüz yüze kalıyor. Bu disiplin soruşturmaları da -işte tam kurduğunuz- sizin memurlarınızdan oluşan idari gözlem kurulları tarafından iyi hâlli olmadığına karar veriliyor ve bu insanların birçoğunun bırakın yattıkları süre, infazları yakılarak aldıkları cezanın tümü yatırılıyor. İşte, siz, bununla aslında fiilî olarak uyguladığınız fiilleri bu kanun teklifiyle yine uygulamaya koydunuz.

Şimdi, bu idari gözlem kurullarının yetkileri o kadar geniş ki cezaevindeki hâl, hareketleri yetmiyor -yani cezaevindeki disiplin soruşturmalarını zaten genişlettiniz- bu cezaevindeki süreç içerisinde yaptıkları fiiller de yetmiyor, bunların iyi hâlli olup olmadıklarını tespit edebilmek için, bir de gerektiğinde hükümlünün ceza infaz kurumuna girmeden önce yaşamına ilişkin bilgi ve belge istenebilir. Hangi bilgi ve belgelerden söz ediliyor? Yani kişi cezaevine girdikten sonra, önceki yaşamlarıyla ilgili hangi bilgi ve belgeyi istiyorsunuz ki hangi kıyası yapacaksınız?

Az önce de arkadaşlar söyledi bu kürsüden. Bu, özel hayatın gizliliğini ihlal anlamına gelen bir düzenlemedir ama siz zaten Anayasa'yı da yerle bir ederek, ayaklarınızın altına alarak kanunlar yapıyorsunuz.

Bir de "Bu, kanunlarda var." diyorsunuz. Kanun devleti olunabilir. Evet, ama Türkiye Cumhuriyeti...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Başkan, bir dakikayla toparlayayım.

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Kanunları düzenleyebilirsiniz çoğunluğunuz var. İsterseniz "Ayşe yasak" diye bir kanun da getirebilirsiniz ama bu hukuki olmaz. Bu kanun teklifi de hukuki değil, Anayasa'ya uygun değil. Bu kanun teklifi, temel insan haklarını yüzde yüz ihlal eden bir kanun teklifi. Bu kanun teklifi, içeride özgürlüğünden kısıtlama cezası verdiğiniz insanların temel bütün haklarını ellerinden alma teklifidir. Bu kanun teklifi, rehin hukukunu Türk hukuk sistemine koyma kanunudur çünkü dediğim gibi, özgürlüğünden kısıtlayabilirsiniz hukuk devletlerinde ama kişinin özel hayatının gizliliğine dokunamazsınız. Kişinin düşünme özgürlüğünü kısıtlayamazsınız. Kişinin sağlık hakkını kısıtlayamazsınız. Kişinin yaşam hakkını elinden alamazsınız ama bu teklifin bütününe baktığınızda haberleşme hakkı, bilgi edinme hakkı, yaşam hakkı, sağlık hakkı yani Anayasa'daki en temel bütün haklar ihlal ediliyor ve siz de buna "Bu kanun ve uyacaksınız." diye karşımıza çıkıyorsunuz.

Teşekkür ederim.(HDP sıralarından alkışlar)