GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:13.04.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA DURSUN MÜSAVAT DERVİŞOĞLU (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili Sayın Muhammed Levent Bülbül ve Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili, Denizli Milletvekili Cahit Özkan'la birlikte 63 milletvekilinin imzasıyla Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 31/3/2020 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulmuştur. Meclis Başkanlığı, kanun teklifini, 3-4 Nisanda Adalet Komisyonunda görüşülmek üzere Komisyona göndermiş ve teklif çok sınırlı değişikliklerle kabul edilerek Komisyondan geçmiştir. Bugün itibarıyla da Genel Kuruldaki görüşmeleri tamamlanarak kanunlaşması beklenmektedir.

Yüce Meclisin muhtemelen kabul edeceği düzenlemelerin milletimize ve devletimize hayırlı olmasını şimdiden temenni ediyorum.

Gerek Adalet Komisyonunda ve gerekse Genel Kurul müzakereleri sırasında bu düzenlemeye ilişkin görüş ve kanaatlerimizi dile getirdik, teklifin sakıncalı yönlerini de dikkatlere sunduk. Ancak, bunların neredeyse hiçbirinin nazarıitibara alınmadığını üzülerek belirtmeliyim. Şimdi, kanunun geneli üzerinde bir değerlendirme yapmayı uygun buluyorum, düşüncelerimizi, İYİ PARTİ'nin görüşlerini yüce Meclise arz edeceğim.

Sayın milletvekilleri, öncelikle şunu gördük ki kanunun genel gerekçesinde, bu değişikliklerin yapılmasında hangi ceza siyasetinin güdüldüğüne ve buna neden ihtiyaç duyulduğuna ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiştir. Genel gerekçenin büyük bir kısmı infaz hâkimliği müessesesine duyulan ihtiyaç ve bunun sağlayacağı faydalara ayrılmıştır, bunun dışındaki değişikliklerin yapılmasını gerektiren koşulların neler olduğunun üzerindeyse durulmamıştır. Öte yandan, düzenlemelerde kullanılan ifadeler dil ve anlam bakımından çok sayıda problem içermektedir. Mevcut mevzuat maddelerine yapılan müdahalelerde tercih edilen ifadelerin uyumsuzluk barındırdığını, yine, düzenlemelerin oldukça karışık olduğunu, getirilen her kurala çok sayıda istisna getirildiğini, hatta bazı istisnaların da istisnalarına yer verildiğini belirtmemiz gerekir. Hâlbuki, infaz kanunu kişilerin özgürlüğüyle çok yakından ilgilidir ve bu nedenle herhangi bir hatalı uygulamaya sebebiyet vermemek için son derece açık ve anlaşılabilir bir dille yazılmalıdır. Kabul edilmesi beklenen kanunla oluşturulan karmaşanın uygulamada önemli sorunlara yer açacağını şimdiden söylemek kehanet olmasa gerek. Hemen belirtmeliyim ki uygulamada doğacak sorunları gidermek için yakın zamanda yine yasal düzenleme yapma ihtiyacı doğacaktır.

İnfaz kanununa yönelik değişiklik talepleri uzun zamandır Türkiye'nin gündemini meşgul etmekteydi. Bu konuda toplumda ve özellikle tutuklu ve hükümlüler ve onların yakınları arasında büyük bir beklenti oluşmuş idi. İnfaz kurumlarındaki doluluk oranıyla ilgili büyük bir sıkıntı var ve bu durum artık kurumların yönetimini de işlemez hâle getirmiş durumda.

Sayın vekiller, elimizdeki verilere göre Türkiye'de toplam 355 ceza infaz kurumu bulunmakta ve bu kurumlarda toplam 300 bin civarında tutuklu ve hükümlü barınmaktadır. Cezaevi nüfusunun yüzde 70'ini hükümlüler, geri kalan kısmını da tutuklular oluşturmaktadır. Nüfusu bizimle aynı olan Almanya'da ise cezaevindeki tutuklu ve hükümlü sayısı 62 bin civarındadır. Ülkemizdeki tutuklu ve hükümlü sayısının genel nüfusa oranı Avrupa ülkelerinin neredeyse 5 katıdır. O hâlde, ceza siyasetiyle güdülen en önemli amaçlardan birisi olan suçlunun rehabilitasyonu ve yeniden topluma kazandırılmasını sağlayabilmek için ülkemizdeki bu oranın makul bir seviyeye çekilmesi gerekmektedir. Bunun için yapılması gereken en önemli husus, adı af olmamakla birlikte özü itibarıyla birer özel af niteliğindeki kanunlar marifetiyle cezaevlerindeki nüfusu azaltmak yerine, bu sorunu ortaya çıkaran yasal veya uygulama problemlerini etraflıca araştırarak kalıcı çözümler bulmaktır. Zira, örtülü aflarla sorun çözülmüyor, sadece bir süreliğine ertelenmiş oluyor. Hakeza bu aflarla sosyal barışın zedelendiği, vatandaşlarımızın adalet mekanizmasına karşı güvenlerinin sarsıldığı da aşikâr. Dolayısıyla, şimdi kabul edilmesi beklenen düzenlemelerin ne yazık ki infaz sorunlarını kalıcı şekilde çözmek yerine son derece sınırlı bir rahatlama sağlayan geçici çözümlere odaklanmış durumda olduğunu söyleyebiliriz. Bu tür geçici çözümlerin önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bizi yeniden cezaevi sorunlarını tartışmaya götüreceğini bugünden tahmin etmek zor görünmemektedir. Kabul edilen kanunun en önemli amacı cezaevlerindeki doluluk oranını azaltmaktı ancak bu düzenlemeler arzu edilen amacı sağlamaktan uzaktır ve beklentileri karşılamamaktadır.

Sayın vekiller, kanun maddelerinde, suç ve ceza teorisi açısından birbirine yakın olan suçlardan dolayı farklı uygulamalara yer verilmiştir. Bu durum, hiç kuşkusuz Anayasa'daki eşitlik ve hukuk devleti ilkeleri bakımından sorun teşkil edecektir. Anayasa Mahkemesine yapılacak muhtemel bir başvuruda kanunun yüksek mahkeme tarafından iptal edilebileceği ihtimali söz konusudur. Bu durumda, getirilen düzenlemelerin genişlemesi nedeniyle hiç öngörülemeyen durumlarla karşılaşılabilmesi de mümkün olabilecektir. Bunu önlemek için, kanun koyucunun, cezaların infazına ilişkin yapacağı düzenlemelerde hükümlülerin işledikleri suçlardan hareketle değil, suçların örgütlülük, tehlikelilik, mükerrerlik gibi durumlarını göz önünde bulundurması gerekmekteydi. Amaç, bu kişilerin tekrar suç işleyerek yeniden cezaevi girdabına dâhil olmasını önleyici tedbirleri almak olmalıydı ancak maalesef, AK PARTİ iktidarı, her zaman yaptığı gibi bu kadar önemli bir konuda da yüce Meclisin ortak aklını kullanmak yerine dayatmacı bir üslubu benimsemiş, adalet ve hakkaniyetten uzak bir kanun değişikliğini hayata geçirmeye çalışmıştır.

Biz özetle şunları beyan ediyoruz: Getirilen düzenleme kendi içinde çelişkiler barındıran, dili itibarıyla da ayrımcılık ifade eden, adil olmayan bir düzenlemedir ve bu düzenleme kamuoyu vicdanını yaralayacak niteliktedir.

Değişikliklerle cezaların caydırıcılığı azaltılmış, suç ve suçlulukla mücadele zayıflatılmıştır. Tutuklularla ilgili hiçbir iyileştirme getirmediği için bu hâliyle eksiktir. Cezaevlerinin şartları asgari insan onuruna yakışır standartlarda olmadığı için bu konuda herhangi bir iyileştirme de öngörülmemektedir. Bu yargılamaların mümkün olduğunca tutuksuz olarak devam ettirilmesine yönelik geçici de olsa bir düzenleme yapılmamıştır. Bu yönüyle Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı büyük bir fırsatı kaçırmıştır.

Virüs nedeniyle evlerimizden çıkamadığımız bugünlerde çok sıkıntılı zamanlar geçiriyoruz. Bu vesileyle Cenab-ı Hakk'ın bize bahşettiği sağlık ve özgür yaşama nimetinin kadrini de anlamış bulunuyoruz. Bunlar ve daha nice sayısız lütuflarından ötürü Cenab-ı Hakk'a hamdolsun. Kendi gecesinin karanlığından çıkamayan her canlıya da Rabb'im en kısa zamanda kurtuluş, hürriyet ve esenlik versin, tez zamanda barış ve huzur iklimini ülkemize ve insanlığa lütfetsin.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)