GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:84
Tarih:13.04.2020

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Değerli arkadaşlar, herkese merhaba.

Günlerdir 207 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde konuşuyoruz; on sekiz saat komisyonda konuştuk. Günlerdir de bu Mecliste, bu koşullar altında, bu corona günlerinde bir yargı paketini konuşuyoruz. Şimdi ben kısaca buraya nereden geldik, onu söyleyeyim çünkü çok şey ifade ettik. Günlerdir anlatıyoruz, hani bir düzenleme olur, bir düzeltme olur ufacık bir yerinde. Ya bu iktidar "Yanlış yaptık, böyle olmaz bu iş." diye bir düzeltir dedik, yok. Ama nereden buraya geldik, ben kısaca anlatayım. Hatırlarsanız, bir süre önce Adalet Bakanı, Cumhurbaşkanı çıktı dedi ki: "Türkiye'de yargıya güven azaldı, problem var, onun için biz reform yapacağız." Yargıda reform, böyle anlattılar bir salon toplantısında. Sonra ilk paket geldi. Yargıda reform dedikleri, yargıyı daha berbat bir hâle getiren bir paketti. Biz hep dedik belki sonrasında olur, sonrası işte bu kanun teklifi, 207 sayılı Kanun Teklifi. Corona günlerinde, aslında ülkenin bambaşka şeyleri konuşacağı bir dönemde, 11 kanunda değişiklik üzerinde günlerdir konuşuyoruz günlerdir; pardon, tabii, biz konuşuyoruz muhalefet olarak, siz okumuyorsunuz, konuşmuyorsunuz, sadece el kaldırıp indiriyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Biz bir yıl okuduk, bir yıl çalıştık, şimdi sıra sizde.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Buraya da gelip oturmuyorsunuz, oy verme zamanı koştur koştur bir geliyorsunuz, işte, gelip burada oy vermek için yetişmeye çalışıyorsunuz.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Biz bir yıldır çalışıyoruz.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Çünkü zaten sizin derdiniz değil. "Binlerce insan cezaevinde ne yaşıyor? Binlerce insan şu anda cezaevlerinde sağlıksız koşullarda ölümle yüz yüze mi?" diye bir derdiniz olmadığı için, buraya gelip dinleme zahmetinde bile bulunmuyorsunuz.

SALİH CORA (Trabzon) - Bize niye sataşıyorsunuz? Bize sataşmayın.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Ama arkadaşlar, bugün Adalet Bakanı açıklama yaptı, 75 infaz memurunda corona hastalığı çıkmış, 75. Bu, kabul ettiği sayı. 3 mahpus açık cezaevinde yaşamını yitirmiş; bu da kabul edilen sayı ama bu sayının daha fazla olduğunu biliyoruz. Ama bu, sizin derdiniz olmadığı için, burada zahmet edip oy kullanmaya geldiğinizde bile bin türlü laf söylüyorsunuz muhalefete "Bizi niye buraya getiriyorsunuz?" diye. Ya, bu bile derdiniz değil.

SALİH CORA (Trabzon) - Niye sataşıyorsunuz bize ya?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Genel Kurula kadar alt komisyonda, komisyonda gerekli çalışmayı yaptık, az biraz da siz oyalanın.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Arkadaşlar, 11 kanunda düzenleme var bunda, 11. Ben hatırlatayım, tarihe not düşelim, bunu yapıyoruz artık. Tabii, bu tarih sizin için nasıl bir tarih olacak, dönüp baktığınızda ne hissedeceksiniz, ben bilemem. "Çocuklarınız" dediğimizde "çocuklarınız" demeyin diyorsunuz ama vallahi 80 darbesi döneminde Anayasa'ya "Evet." diyenin kendisi de çocukları da sahip çıkamadı aldığı karara.

Şimdi, bu kanun şöyle lanse edildi...

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sizin darbe seviciliğiniz var. İllaki demokratik düzeni darbecilerle beraber kıyaslıyorsunuz.

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Söz alın, cevap verin.

OYA ERSOY (İstanbul) - Dinle, dinle!

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Grup Başkan Vekili bu şekilde sataşmaz. Eğer size bir sataşmam olduğunu düşünüyorsanız kürsüden söz alırsınız. Bu da yeni bir usul olarak karşımıza çıkıyor.

Şimdi, 11 kanun; bunlardan iyiye giden bir tane düzenleme yok, tek bir reform sayılabilecek bir adım yok, demokratikleşmeyle ilgili tek bir adım yok. Ne yapıyorsunuz? Kendinize bağlı infaz hâkimlerini iyice kalıcılaştırıyorsunuz. Koşullu salıvermeyle ilgili düzenleme yapıyorsunuz, denetimli serbestlikle ilgili düzenleme yapıyorsunuz ama taraflı ve kendinize göre, işte terörist, size göre terörist, bize göre siyasi tutsak dediğimiz insanları bir şekilde cezaevinde ölüme terk edip diğerlerini kayırarak yapıyorsunuz bunu. Cezaevindeki koşulları iyice ağırlaştırıyorsunuz, bu kanun teklifinin tümünde, gazete kısıtlaması getiriyorsunuz, basın yayın her türlü içeriye girişi engelleme, şu ana kadar fiilî engellemeyi kalıcılaştırıyorsunuz. Yakalama kararını öyle bir hâle getiriyorsunuz ki yakalanacak kişinin, belki etrafında bütün tanıdıklarının, bütün herkesin evine gidip arama yapma yetkisini tanıyorsunuz kendinize, bunu niye yaptığınız çok belli.

Yine idare ve gözlem kurulları kuruyorsunuz, idare ve gözlem kurullarını kendinize bağlı bir biçimde kuruyorsunuz, hepsi sizin memurlarınızdan oluşan kişiler ve buna göre karar alacaklar.

Disiplin cezalarını daha da genişletiyorsunuz, kurumun dışındaki savunma hakkını bile kapsayacak söylem ve eylemleri disiplin kararı hâline getiriyorsunuz, yine hastanede yapılan herhangi bir eylem ve söyleme disiplin cezası verilmesi konusu yapıyorsunuz. Şimdi, corona günlerinde, işte, tam bunu tartışıyorsunuz, tıpkı corona günlerinde aldığınız bütün kötü kararlar gibi bu kötü karar da sizin sicilinize işlenecek. Ama keşke, sizin sicilinize işlemekle kalsaydı, binlerce insan, aileleriyle beraber milyonlarca insan tedirginlikle, kaygıyla şu Meclisi dinliyor kaç gündür?

Başkan, rica etsem, bir dakikayla toparlıyorum, son konuşmalar zaten.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Milyonlarca insanın gözü burada, bu Mecliste, "Bir düzenleme çıkar mı, bu Meclis üstüne düşen sorumluluğu yerine getirir mi" diye beklenti içerisindeyken, siz, dün de günlerdir ifade ettiğimiz gibi, belli suçları kendinize göre toplumsal olarak bir tehlike görmeyip dışarıya salıyorsunuz ama size göre tehlikeli olanları, size göre, bakın, sizin iktidarınıza göre tehlikeli olanları, söz söyleyenleri, sizin yaptığınız suçları gazetelerde yazanları, size muhalif olanları, kadınları, akademisyenleri içeride ölüme terk ediyorsunuz, işte, bu siciliniz, maalesef, sadece sizin için değil, bu toplum için de büyük bir tehlike, toplumsal barış açısından büyük bir tehlike. Bakın, bu insanlardan, aileleriyle beraber milyonlarca insandan söz ediyorum ve siz, bu toplumun belki onlarca belki yüzlerce yıllık barışının altına, temellerine bir dinamit koyuyorsunuz bu teklifle ve buraya gelip oy verirken bile bin türlü hakaret ediyorsunuz bizlere. Artık ben vicdan demiyorum, artık ben izan demiyorum, artık ben tarihiniz demiyorum; sizin kararınız ama son kez sizi bu insanların sesini duymaya çağırıyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)