| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 14.04.2020 |
HDP GRUBU ADINA MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Van) - Genel Kurulu ve tüm halkımızı saygıyla selamlıyorum.
YÖK Kanunu'nun bazı maddeleri üzerinde burada görüşüyoruz ancak YÖK Kanunu, faşist 12 Eylül darbesinin bu ülkenin akademisine vurduğu bir kelepçedir. 12 Eylül uzantısı olan bu yapının imkânlarını AKP iktidarı, Allah'ın lütfu olarak gördüğü darbe girişiminden sonra OHAL hukuksuzluğuyla genişletmiştir. Akademisyeni Hükûmetin memuruna, üniversiteyi herhangi bir kamu kurumuna, bilimsel özerkliği ise yandaşlığa dönüştürmeyi hedefleyen bu yasa, 12 Eylül faşist darbecilerinin düzenlediğinden de daha geri bir durumdadır. Eğitim sistemi, çağa uygun olmayan müfredatla, eksik kadrolarla, hijyen başta olmak üzere birçok eksikle ortada duruyor.
Eğitim sistemi bir sorunlar yumağı hâlindedir. Şu soruya yanıt verebilir misiniz: 40 öğrenciden fazla olan kaç sınıf vardır? 40 kişilik sınıflardaki eğitim ne kadar verimli bir eğitimdir? Ve bu sınıflarda hiçbir güvence sağlamadığınız, sözleşmeli ve ücretli hâle getirdiğiniz, yoksulluk sınırı altında maaş verdiğiniz öğretmenler nasıl ders verecek?
Türkiye'deki yaklaşık 10 milyon engelli ve aileleri adına soruyorum: Kaç okul erişilebilir durumda ve kaçında işaret dili bilen öğretmen veya idareci var? Bir görme engelli, bağımsız hareket ederek okullarınıza erişebiliyor mu? Yine, engellilerin eğitimiyle ilgili şu corona günlerinde kaç rehabilitasyon öğretmeni işsiz kaldı? Güvencesiz, yoksul ve işsiz bıraktığınız bu insanlar hangi ruh hâliyle hizmet vermeye devam edecek?
Şimdi corona nedeniyle okullar kapalı. Öyle değerlendirmeler yapıyorsunuz ki insan şaşıyor; sanki bu ülkede yaşamıyor gibi konuşuyorsunuz, sanki her evde limitsiz ve ücretsiz internet varmış gibi sanal ortamda eğitimin ne kadar mükemmel olduğundan, yürütüldüğünden bahsediyorsunuz. Ne on dakikalık ders içeriğiniz ne altyapınız ne de kadronuz bir elektronik eğitime uygun değil maalesef. Milyonlarca öğrenci ve veli EBA'nızdan bile habersiz. Akıllı telefonu olmayan öğrenci ve hane sayısından haberdar bile değilsiniz. Bölgede ve köylerinden zorla göç ettirdiğiniz yoksulların ne internet altyapısı ne de EBA'nıza erişebilecek bir durumu var. İlkokul çocukları görmek istemediğiniz bir dille konuşuyor, ana dili Kürtçe olan yüz binlerce çocuk, okullarda eğitim sisteminiz tarafından dışlanıyorken şimdi bu sanal ortamda mı erişebileceksiniz? Hangi dil ve hangi söylemle? Kürtçe bilse dahi konuşması yasaklanan, konuşmuşsa sürgün edilen, ihraç edilen öğretmenlerle mi? Sizler dil ve eğitim arasındaki bağı görmedikçe ana dilinde her türlü eğitimi engelledikçe eğitimde olumlu bir adım atamazsınız, zaten amacınız da bu değil.
Özellikle bölgede, Türkiye'nin birçok yerinde, birçok okulda öğrencilerin velileri yoksul, işsiz ve güvencesiz. Van'da bir okulda, öğrencilerin yüzde 80'inin velilerinin cezaevinde olduğu geçen ay kamuoyuna yansıdı. Sizin idare ettiğiniz bu adaletsiz rejim, öğrenciyi, veliyi ve öğretmeni bir bütün olarak mağdur ediyor. Şimdi, bu okullardaki öğrenci ve öğretmenleri anlayabilecek misiniz? Hayır çünkü önceliğiniz ve amacınız ne insan yaşamı ne de eğitim. Amacınız çok net: Piyasanın ihtiyacına uygun, düşünme ve sorgulama yeteneği engellenmiş kitleler inşa etmek. Bir yandan üniversite öğrencilerine yüksek faizle kredi veriyorsunuz, öte yandan ilkokul öğrencilerine din eğitimi adı altında ne olduğu belli olmayan, denetimsiz, içeriksiz, çağ dışı bir müfredat dayatıyorsunuz. Tüm okulları imam-hatipleştirerek imam-hatiplerin de içini boşalttınız. Toplumsal cinsiyet rollerini pekiştiren eril anlayışınızı okul öncesine kadar indirdiniz. Yaptığınız her müdahaleyle kamusal, bilimsel, laik, ana dilinde, ücretsiz olması gereken eğitim sistemini baltaladınız. Yapılan şey dinî eğitim değil, bu iktidarın çokça nemalandığı din istismarıdır. Dinden de eğitimden de AKP elini çekerse toplum da rahat bir nefes alacak.
Şimdi, bu pandemi günlerinde, hiçbir fırsatı kaçırmadan, kamuoyuna sormadan ilgili sivil toplumun ve sendikaların görüşlerini dikkate almadan bu değişikliği getirdiniz. Üniversitelerden söz ediyorsunuz ama maalesef, onların da içini boşalttınız. Şöyle bakın, dünya üniversiteler listesinde kaç tane üniversitemiz ilk bin içerisinde yer alıyor? Uluslararası alanda tek yayını olmayan yandaşlarınıza özel bölümler, üniversiteler açtınız; onları bölüm başkanı, dekan, rektör yaptınız ama akademik hırsızlıkta çığır açtınız, tıpkı belediyelerimizde tecelli eden halk iradesini gasbetmek için atadığınız kayyumlar gibi. Her üniversitenin başına bir atanmış yandaş yerleştirdiniz. Demokrasi karşıtlığınız, hiçbir yerde halkın ve bilimin iradesine tahammül edemiyor.
AKP'nin bu ülkeye yaptığı en büyük kötülüklerin başında, bilim dışılaştırılmış, özerkliği gasbedilmiş üniversiteler gelmektedir. Akademisyen ihraçları, çok ciddi bir sorun olan beyin göçünü hızlandırmıştır. Bakın, sadece KHK ihraçları kapsamında 185 üniversitenin 117'sinde 5.247 akademisyen işten çıkartıldı. YÖK istatistik verilerine göre Türkiye'de ilk defa öğretim elemanı sayısı azalmıştır. 81 ilde üniversite açmakla iftihar eden iktidar, ortada bir yargı kararı olmadan iftirayla, fişlemeyle akademisyenleri ve 33 binden fazla öğretmeni KHK'yle ihraç etti. İhraç edilmeyen birçok akademisyen ise bir tür baskı ve otosansür altında ücretli memurlara dönüştürüldü. Bu koşullarda her şey konuşulabilir ama bilimsel üretim ve akademi tartışılamaz.
Coronavirüs günlerinde tüm dünyanın gördüğü bilimin öncülüğü, özerkliği ve önemi, maalesef, AKP ve MHP koalisyonu tarafından ısrarla görülmemektedir. Bu yasa değişikliği de bu görünmeme durumunu pekiştirmektedir. Akademisyenler AKP'nin memuru değildir. Akademik faaliyet sırf binalar içerisinde ve bir hiyerarşiye mahkûm bırakılarak yürütülemez. Dünyanın dogma, ırkçılık ve ulusalcılık gölgesinde kalan öğretimin anlamsızlığını kavradığı bugünlerde, sizin fırsatçılık yapıp akademik özgürlüğün son kırıntılarına da tırpan atma girişiminizin faturasını toplum ödüyor maalesef.
Türkiye'de üniversite terk sayıları artık 500 bin civarındadır. Araştıran, sorgulayan, eleştiren özgür düşünceye yaptığınız baskılar ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle öğrencilerin büyük bir çoğunluğu okullarını bırakmak zorunda kalmaktadır.
Bakın, kanun teklifi verdim, Komisyonda bekliyor hâlâ. Hani sizler faiz karşıtıydınız? Öğrencilerden faiz almayın, işsizlikten haciz uygulamayın diyor bu teklifimiz. Üniversite okurken borçlandırdığınız, geleceğine ipotek koyduğunuz KYK borçlusu öğrenci sayısı 500 binin üzerinde, haciz koyduğunuz öğrenci sayısı yarım milyonu geçti.
Eğitim sisteminin de müfredatın da içini boşalttınız. Türkiye'de milyonlarca çocuk ve gencin eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanmasını engelleyen, eğitimi kendi siyasal, ideolojik hedefleriniz doğrultusunda altüst ederek ülkeyi ve eğitim sistemini getirdiğiniz nokta içler acısıdır.
Üniversite mezunu olan gençlere çağın gerektirdiği bilişim, dil ve iletişim yetkinliklerini kazandıran bir üniversite yok ortada. Ne var dersiniz? Yandaşların ticarethaneleri var. Yurtların yemekhaneleri, paralı olan öğrenciyi müşteri gibi gören tüccarlar tarafından yönetiliyor. Bu ülkede paralı eğitimi okul öncesine kadar indirdiniz. Ebeveynler tüm yaşamlarından kısarak evlatlarını okullara gönderiyor ama üniversitelerden evlerine diplomalı işsizler dönüyor. AKP işsizlik ve yoksulluk üreten bir makine gibi çalışıyor aslında. Bakın, siz iktidara gelmeden önceki işsizlik oranları yüzde 8'di, en son 13,7 olarak açıklandı yıllık veri. Son on beş yıl içerisinde üniversiteli işsiz sayısı 4 kat arttı. Politikalarınız sonucunda artık milyonlarca genç üniversiteli işsiz var. Bu yasa değişikliği de üniversitelerde eğitim kalitesini artırmayacaktır, bilimsel özerkliğin koşullarını iyileştirmeyecektir, üniversitelerde taciz, mobbing ve hatta tecavüz girişimlerini azaltmayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim efendim.
MUAZZEZ ORHAN IŞIK (Devamla) - Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanı olarak atadığınız kişinin taciz girişimleri şu anda yargıda. Ankara Üniversitesinde yaşanan tecavüz vakasını zaten biliyorsunuz. Maalesef, bunlar, hep ifade ettiğiniz gibi "münferit vakalar" değil, bir eril sistemin olağan sonuçlarıdır. Dünkü infaz yasasıyla serbest bıraktığınız tacizciler arasında yarının teşvik ettiğiniz tecavüzcüleri de olacaktır.
Bu yasa değişikliği dâhil tüm politikalarınız halk sağlığına zararlıdır. Üniversitelerde bıraktığınız enkaz sizden sonra bile yıllarca temizlenemeyecek. Bu topluma en büyük kötülüğü yaptınız, bilimi ve akademiyi susturdunuz.
Yine muhalefeti dikkate almayacaksınız, biliyoruz ama günü geldiğinde toplum da sizi dikkate almayacak ve o günler çok yakın. Bu devran böyle gider sanıyorsanız yanılıyorsunuz çünkü böyle gitmeyecek.
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)