GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:85
Tarih:14.04.2020

TUMA ÇELİK (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; YÖK, Türkiye'de 12 Eylül darbesinin bir ürünüdür, 15 Temmuz FETÖ kalkışması sonrasında daha da baskıcı bir hâl alan bir kurumudur. Ben bu konuda daha fazla bir şey söylemek istemiyorum çünkü birçok arkadaş değişik şeyler söyledi ama şunu da söylememiz gerekiyor: Bu ülkenin yüz akı olan barış akademisyenlerine karşı gösterilen tutum, akademiyi yıllarca geriye götürdü. Bunun sonucunda da birçok akademisyenimiz dünyanın dört bir yanına dağılmak zorunda kaldı. Bu tavrınız asla unutulmayacak. Unutmayın, akademiyi biat edenlerle doldurmak, "Ben yaptım oldu." anlayışını sürdürmek ne akademiye ne de memleketin dertlerine derman olmaz diyor ve başka bir konuya geçmek istiyorum.

Değerli milletvekilleri, eğitim ve öğretim hakkı yurttaşların en temel haklarından birisidir. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmıştır. Buna rağmen Süryaniler doksan yıl boyunca hak ihlaliyle karşı karşıya kaldılar. Bildiğiniz gibi, Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılında uluslararası bir sözleşmeye, Lozan Antlaşması'na imza atmıştır. Bu antlaşmanın 37'nci ile 44'üncü maddeleri arasında Türkiye'de yaşayan farklılıkların hakları düzenlenmiştir. Bunlardan 41'inci madde aynen şöyle der: "Genel kamusal eğitim konusunda Türk Hükûmeti Müslüman olmayan vatandaşların önemli bir oranda oturdukları il ve ilçelerde bu vatandaşların çocuklarına ilkokullarda ana dilde eğitim konusunda uygun kolaylıklar göstermelidir."

Evet, Lozan'ın bu açık hükmüne rağmen Süryanilere kendi ana dilinde eğitim yapma imkânı sunulmadı. Daha da kötüsü Süryanilerin sahip olduğu okullar, Mardin ve Diyarbakır'daki son okulları 1928 yılında devlet tarafından kapatıldı. Daha sonraki süreçte yaşananları hepimiz biliyoruz. Türkiye'deki on binlerce Süryani yaşadığı, gördüğü baskılar neticesinde göç etmek zorunda kaldı ama Türkiye'deki hak mücadelesine her ortamda da devam ettiler. Bunun sonucunda da 2013 yılında Ankara 13. İdare Mahkemesi, Lozan'ın varlığını fark etti ve Süryanilerin okul açmasına onay verdi ancak bu sefer de Süryanilerin içinde bulunduğu koşullar nedeniyle bu haklarını kullanma imkânları ortadan kalktı.

Biliyorsunuz, eğitim pahalı bir iştir ve ne Süryaniler ne de diğer azınlıklar kendi ana dillerinde eğitim yapabilmesi için devlet hiçbir katkıda bulunmuyor. Dolayısıyla da hem insan haklarını hem uluslararası antlaşmaları hem de kendi hukukunu çiğnemiş oluyor. Ayrımsız, bugüne kadar işbaşına gelen bütün iktidarlar Batman'da, Mardin'de, Şırnak'ta, Cizre'nin, İdil'in, Midyat'ın, Nusaybin'in, Dargeçit'in, Gercüş'ün, Savur'un, Yeşilli'nin herhangi bir Süryani köyünde tek kelime bilmeyen çocuklara Türkçe öğretmek için her türlü masrafı göze aldı Türkiye Cumhuriyeti ama Süryanilerin kendi ana dillerinde eğitim yapmaları için ne izin verdi ne de herhangi bir şey yaptı. Oysa, yukarıda okuduğum madde açık. Süryanilerin çoğunlukta olduğu yerlerde devlet, Süryanice eğitim veren okulların açılmasını ve yaşamasını sağlamakla yükümlüdür.

Şimdi, bakın, ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Süryani'yim. Devletin benden talep ettiği bütün yükümlülükleri yerine getiriyorum, vergimi ödüyorum ama devlet bana karşı yükümlülüklerini yerine getirmiyor. Mesela bizim yani azınlıkların ödediği vergilerden imam-hatip okullarına bütçe ayrılıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı bu vergilerimizle kendi bütçesini oluşturuyor. Ama benim okulum, kilisem, din adamım hiçbir şekilde benim ödediğim vergilerden yararlanmıyor. Bize göre bu bir haksızlıktır ve buna bir an önce son verilmesi gerekiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TUMA ÇELİK (Devamla) - Başkan, iki saniye daha istiyorum sizden.

BAŞKAN - Buyurun.

TUMA ÇELİK (Devamla) - Tekrar ediyorum: Bize göre bu bir haksızlıktır ve buna bir an önce son verilmesi gerekiyor. Bunun için de Süryanilerin ve diğer azınlıkların çoğunlukta bulunduğu köy, mahalle ve ilçelerde devletin imkânlarıyla kendi ana dillerinde eğitim yapabilme imkânlarına kavuşturulması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, bizler hiç kimseden bize farklı davranmasını, ayrıcalıklar sağlamasını istemiyor ve beklemiyoruz. Bizler eşit yurttaşlık hukuku çerçevesinde, uluslararası sözleşmelerde ve Anayasa'da yer alan temel insan haklarımızı talep ediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)