| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 14.04.2020 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'nin corona salgınından geçtiği bu süreçte üniversitelerle ilgili bir paketin içinde öğrencilerin kredi borçlarına, ödeyemedikleri harçlarına derman bulmayı beklerdik. Paketin içinde vakıf üniversiteleri var, oralarda okuyan on binlerce öğrenci var, kampanya başlattılar, "Canımızla taksit ödeyemeyiz." diyorlar. Çünkü çoğu çalışıp okuyordu, salgın döneminde işlerinden oldular. Beklerdik ki bu pakette onlara faizsiz ödeme kolaylıkları, taksitlerini salgın sonuna erteleme imkânı getirilsin, hiçbiri yok.
Geçinemediği için intihar eden öğrencilere dikkat çekmek amacıyla basın toplantısı düzenledikleri için kredileri kesilen üniversiteliler ile onlarla dayanışma açıklaması yaptıkları için kredileri kesilen onlarca gencimize destek beklerdik bu pakette, o da yok.
Jet hızıyla Meclis gündemine gelen bu paket, özgür düşünce ve bilim ortamı olması gereken üniversitelere yeni baskılar, yeni tasfiyelerden başka bir şey getirmiyor. Ölçülerini kimin neye göre belirleyeceği belli bile olmayan, propaganda gerekçesiyle, büyük kaynaklarla, büyük emeklerle yetiştirdiğimiz değerli akademisyenlerimizin geleceği bir kalemde yok edilecek. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Türkiye'nin ilerlemesi akıl ve bilimle olur, onun yolu da hür düşüncedir, demokratik tartışma ortamıdır.
Değerli arkadaşlarım, işte, bir bildiriye imza attılar diye üniversitelerden yüzlerce hocamız ihraç edildi, haksız hukuksuz yargılandılar, hatta tutuklananlar oldu. Ama, işte, Anayasa Mahkemesi tüm bunların hukuksuz olduğunu tespit etti. Şimdi yapılması gereken belli, bu akademisyenlerin üniversitelerine dönüşünün yolu açılmalı. Ayrıca, KHK'lerle ihraç edilen ama mahkemelerin suçsuz bulduğu akademisyenlerimiz var. Onlara da bir mağduriyet daha yaşatılarak kendi üniversitelerine değil uzak üniversitelere gönderildiklerini görüyoruz. Bu mağduriyetlerden de derhâl vazgeçilmelidir. YÖK, milletin Meclisine yeni ihraçların önünü açacak madde getirmek yerine, önce, yapılmış olan bu haksızlıkları, adaletsizlikleri gidermelidir.
Değerli arkadaşlarım, paketin görünen amacı vakıf üniversitelerine çekidüzen vermek. Evet, hepimizin özel üniversite diye bildiği vakıf üniversiteleri arasında göğsümüzü kabartan birkaç tanesi var ama birçoğu da kontrolsüzce ve kâr hırsıyla öğrencilerinin üzerine gitmekte, parayla diploma dağıtmakta. Tabii ki bunlara çekidüzen vermeye ihtiyaç var ama bu kanun gerçekten bu amaçla mı geliyor, şüphelerimiz var. Bugün salgının ortasında bunu alelacele getirmenizin sebebi nedir? Yanıtını, aranızdan çıkan iktidarınızın en etkili bakanlıklarını yapan Sayın Ömer Dinçer veriyor. Biliyorsunuz İstanbul Şehir Üniversitesi Marmara Üniversitesine devredildi. Ömer Dinçer diyor ki: "İki yıl sonra iade etmeleri gerekiyordu şimdi bu kanunla kapatacaklar." Düzenlemedeki her fıkra Şehir Üniversitesiyle ilgili adım adım ne yapılacağını tarif ediyor. Biliyorsunuz Şehir Üniversitesine ve kurucu vakfı Bilim ve Sanat Vakfına "Borçları var, yolsuzluk var." diye el kondu. Ama bakın, üniversitenin Yönetim Kurulu Başkanı Dinçer diyor ki: "Mesele borç meselesi değil. Yolsuzluk varsa soruşturma niye yok?" Evet, ben de tekrar edeyim: Yolsuzluk varsa, usulsüzlük varsa YÖK nerede? Savcılar nerede? Niye soruşturma açılmıyor?
Şehir Üniversitesi meselesi çok açık bir biçimde siyasi bir mesele. İşte yine Dinçer açıklıyor: "İki yıl önce Sayın Erdoğan kayyum atanacağını açıklamıştı." Değerli arkadaşlarım, soruyorum: Siyasi mücadele uğruna bir akademi kapatılır mı? Bir bilim yuvası kapatılır mı? Şu salonda sorsam kaçınızın kendisi ya da çocuğu Şehir Üniversitesinde okuyordur ya da okumuştur? Deniyor ki: "Borcunu ödememiş." Bu Mecliste kaç tane kanun çıktı, kaç torba çıktı; kimlere ne vergi afları ne ertelemeler çıktı. Kamu bankalarıyla kaç tane batık şirket kurtarılırken anlı şanlı müteahhitlerin milyarlarca liralık vergi borcunu affederek halka ödettiniz. TELEKOM şirketlerinin tek kalemde 5 milyar liralık borçları silindi. Lübnanlı Hariri ailesinin, Oger Telecom'a borcunu ödemeden milyarlarca dolar kâr payını alarak çekip gitmesine bir şey demediniz. Şimdi, ama mesele Şehir Üniversitesi olunca "Ödeyeceğiz." demelerine rağmen kapılar yüzlerine kapanıyor, iki yıl önce planlanan kayyum gönderiliyor. Bir eğitim kurumu ölüme terk ediliyor. Bu yanlıştır.
Değerli arkadaşlarım, bu kanunla 1982'den bu yana milyonlarca vatandaşın üniversite eğitimi almasını sağlayan açık öğretim sistemimizin de temelini yok etmekteyiz. Şu anda Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanımız olan Profesör Doktor Yılmaz Büyükerşen'in Anadolu Üniversitemize ve Türkiye'ye kazandırdığı açık öğretim modeli, bizim aynı köy enstitüleri gibi aynı halkevleri gibi vatandaşlarımıza eğitimde fırsat eşitliği tanımamızı sağlayan bir modeldir. Şimdi, onun paralarına el koyuyorsunuz. Ayrıca 2 milyon pasif öğrenciyi açık öğretimden çıkararak sistemin özünü yok ediyorsunuz. Bunlar yanlış adımlardır değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, 2009 yılından bu yana açık öğretim fakültesinin tam 1 milyar 750 milyon lirası Anadolu Üniversitesi bütçesinden alınarak önce Maliyeye daha sonra da YÖK'e verildi. Her yıl 40 milyon lira almaktaydılar. Şu anda yapılan, yaptıkları uygulamanın kanuna dökülmüş şekli ama bu doğru değildir. Dünyanın hiçbir yerinde hükûmetler üniversitelerin paralarına bu şekilde el koymazlar.
Şimdi, birkaç şey söyleyeceğim, deniyor ki: "Bu paralar doktora yetiştirmek üzere kullanılacak." Anadolu Üniversitesinin zaten doktora programları var, burada eğitim gören, doktora gören öğrencileri var, ayrıca biz, YÖK'ün yurt dışı -bir bölümünü tabii ki tenzih ediyorum ama- doktora programlarında kimlerin eğitildiğini çok yakından biliyoruz. O yüzden, burada "Doktoralı öğrenci alınacak." gerekçesiyle Anadolu Üniversitesinin açık öğretim parasına el konması kabul edilemez.
İkinci olarak, uzaktan eğitimde aslında açık öğretim bir fırsattı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) - Tam da şu salgın döneminde uzaktan eğitime ne kadar ihtiyacımız olduğu ortaya çıkı. Keşke bu paralar, 1 milyar 750 milyon lira Maliyeye alınarak gereksiz yerlere harcanmak yerine, bunun yerine keşke şu anda ihtiyaç duyulan uzaktan eğitimin altyapısı oluşturulsaydı.
Değerli arkadaşlarım, burada yapılması gereken bellidir: 1980'lerdeki kuruluş dönemindeki, 1990'lardaki modele geri dönülmesi gerekir. Eğer "Bu para fazla." deniyorsa -ki Komisyon görüşmelerinde böyle dendi- o zaman bu parayı öğrencilerden almayalım. Açık öğretim öğrencileri zannetmeyin ki zengin öğrenciler. Birçoğu çalışarak bir taraftan okumaya çalışıyor, birçoğu kolundaki bileziği satıyor, ahırdaki ineği satıyor açık öğretimde okumak için. Madem fazla geliyor bu para, o zaman almayalım ya da madem alıyoruz, bu çocukların, açık öğretimde okuyan gençlerimizin, yaşlılarımızın -beşikten mezara kadar eğitim diyoruz- ihtiyaçları için harcanmasını sağlayalım. Mutlak suretle biz açık öğretimin temelini dinamitlemekten vazgeçelim diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)