GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:85
Tarih:14.04.2020

ÖMER ÖCALAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu ve halkımızı saygıyla selamlıyorum.

Biliyoruz AKP, YÖK'ü kaldırmak için iktidara geldi, on sekiz yıl geçti, bırakın YÖK'ü kaldırmayı, YÖK ile üniversite öğrenciliği kavramı, üniversite hocalığı, yazılan tez, yazılan kitap, makalelerle birlikte eğitime dair bütüncül bir değersizleştirmeyi hepimize yaşattı. Eğitimin, üniversitenin değersizleştirilmesini hafife almayın sakın. Eğitim değersizleşince toplumsal değerler bütünüyle değersiz hâle gelir. Çok uzağa gitmeye de gerek yok. Şu corona günlerinde bir sokağa çıkma yasağı ilan edildi 65 yaşındaki vatandaşlarımıza ve orada, yeni nesil gençlerimiz, maalesef, yaşlı avına çıktılar ve orada çeşitli videolar çektiler. Maalesef, bu, AKP'nin yetiştirdiği genç nesilleri gözler önüne sermektedir. Sadece bu hâl, AKP'yle yetiştirilen gençliğin durumunu da izah etmeye yeterli değil. Asıl korkunç tablo, bu jenerasyonun, on-on beş yıl sonra bu ülkenin yönetiminde ve akademisinde görev almasıyla ön plana çıkacaktır.

Değerli milletvekilleri, AKP, her alanda yaşanan sorunları yapısal bir şekilde çözmek yerine popülist siyasete malzeme olarak kullanmayı âdeta temel bir yaklaşım olarak benimsemiştir. Çözüm sürecinde, Kürtçe eğitimle ilgili -seçmeli Kürtçe derslerin açılması bağlamında- Dicle, Bingöl, Mardin Artuklu ve Muş Alparslan Üniversitesinde Kürdoloji Bölümleri açılmıştır. Buralardan 1.700'ü aşkın öğrenci mezun oldu. Ne yazık ki sonrasında bu bölümü bitiren öğrencilerin ne devlet kurumuna ne de farklı bir alana atamaları yapılmadı. Şu an mevcut olan bölümler, lisans ve lisansüstü, her yıl 100 mezun verirken atamaları neredeyse hiç yapılmamaktadır. Bu bölümlerdeki akademisyenlerin akademik bilgilerinin yer aldığı YÖKSİS'te, diller arasında Kürtçe olmadığından kaynaklı, akademisyenler yazdıkları Kürtçe makaleleri YÖKSİS'e Türkçe olarak girmek zorundalar. Yani şimdi, Kürtçenin Kurmanci ve Zazaki lehçesinde yılda kaç tane tez yazılıyor, makale yazılıyor, maalesef bilmiyoruz. Bir başka örnek ise TÜBİTAK'tan Kurmanci ve Zazaki dillerindeki projelere de destek yok çünkü dil seçeneklerinde Kurmanci ve Zazaki de yoktur.

Bilindiği gibi, Ocak 2020'de bir atama yapıldı arkadaşlar. Bu atamada, Kürtçe dilinden 2 kişinin ataması gerçekleşti, 1'i Zazakice, 1'i Kurmanci bölümünden. Türkçe ve Türk Dili Edebiyatı için de toplam 1.677 atama yaşanmıştır. Buyurun size, bu Türkiye'deki Kürt ve Türk kardeşliğinin bir başka hikâyesi.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de 2002'de 93 tane olan üniversite sayımız 2019'da 202'ye çıkmıştır. Sadece on yedi yılda 109 adet üniversite kurulmuştur. Baktığı her şeyi ve her yeri inşaat olarak gören AKP, yeni kurulan bu üniversitelerle, güzel ve süslü binalar inşa etti. Ancak ne var ki bu binaların içini akademik ve bilimsel değerlerden de mahrum bıraktı.

Değerli milletvekilleri, YÖK ve AKP'yle yok olmuş üniversitelerin hâline bir de kütüphane ve kitap bağlamında bakalım. YÖK'ün kendi raporuna göre, Türkiye'de 104 üniversitede öğrenci başına basılı kitap sayısı 5'in altındadır; 4 üniversitedeyse öğrenci başına 1 kitap dahi düşmemektedir. Yani bu üniversitelerde kitaptan çok öğrenci sayısı vardır. Bir örnek verelim: Türkiye'nin 4'üncü büyük şehrinde bulunan 1975 yılında kurulmuş Bursa Uludağ Üniversitesinin bütün kütüphanelerinde bulunan basılı kitap sayısı 225.030, öğrenci sayısı ise yaklaşık 79 bin yani öğrenci başına düşen kitap sayısı 2,8.

Değerli arkadaşlar, öğretim üyeleri ve üretilen akademik çalışmalar bağlamında duruma bakıldığında tablonun korkunçluğu daha net ortaya çıkmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.

ÖMER ÖCALAN (Devamla) - On yedi yılda Türkiye'de profesör sayısı 2,9 kat, doçent sayısı 2,9 kat, yardımcı doçent sayısı 3,5 kat, öğretim görevlisi sayısı 3,4 kat, araştırma görevlisi sayısı 1,9 kat artmıştır. Buna karşın, bilimsel ve kabul edilebilir akademik yazım değeriyse gittikçe azalmaktadır. Bildiğiniz gibi, akademide yabancı dil ölçüsü de önemli bir parametredir. 1973 doçentlik sınavında bir dilden, profesörlük sınavındaysa başka bir dilden girilirken artık, 22 Şubat 2018 tarihinde doçentlik için yabancı dil barajı 55 puana düşürülmüştür.

Bir de barış akademisyenleri durumu vardır arkadaşlar. Barış akademisyenleri, bu ülkede barış olsun, savaş olmasın, çatışma olmasın diye bir bildiriye imza attılar; maalesef, analarından emdikleri sütleri burunlarından getirdiler ama onlar bu tarihe barış yanlıları olarak geçti.

Herkese başarılar. (HDP sıralarından alkışlar)