| Konu: | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 85 |
| Tarih: | 14.04.2020 |
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 13'üncü madde adrese teslim bir madde. Bilim ve Sanat Vakfına ait olan İstanbul Şehir Üniversitesine Halk Bankası aracılığıyla yapılan müdahaleye bir yasal kılıf bulmak ve bunu bir gelenek hâline getirmek... Ve deniyor ki bu maddede: Vakıf yükseköğretim kurumunun faaliyet izninin kaldırılması hâlinde, öğrencilere verilen bursların garantör üniversitelere ödenmeye devam etmesi yani burada öğrenciye değil, yine sermayeye ödeme yapılması... Burada korunmak istenen yine öğrenci değil, burada yine sermaye korunmaktadır.
Bakın, coronavirüsle mücadele ederken açıklanan ekonomik önlem paketinde yine sermayeyi kurtarmak hedeflendi. Öğrencilerin uzunca bir zamandan beri başlattığı bir kampanya vardı, KYK borçlarının silinmesi. Hele şimdi bu coronavirüs günlerinde elzem olan konulardan biri buyken bu hiçbir şekilde iktidar tarafından gündeme alınmadı.
Evet, buraya gelmesi gereken esasen YÖK'ün kaldırılması yasası. Çünkü YÖK, 12 Eylül darbesinin ürünüdür ve bugün AKP'de aktif mücadele edenler bundan çok çektiği için mücadele etti ve bu anlamda ilerici, demokrat, aydın kesimlerin de desteğini aldı. Oysaki güç ele geçirildikten sonra aynı şey devam etti.
Bakın, YÖK, üniversitelerin bilim, özgür bir akademi ve özerk bir bilim üretmelerinin önünde bir engel; askerî cunta mantığının, militarist zihniyetin bilimi, akademiyi belirlemesini ve kuşatmasını sağlamaktadır.
YÖK, akademisyeni, öğrenciyi kuşatıyor ve otoriterlik kurmaktadır üstünde. Oysaki şimdi, şu anda görüştüğümüz bu 212 sıra sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda değişiklik yapan Teklif buna dair bir değişiklik yapmak yerine bunu biraz daha katmerleyerek ileri taşımaktadır.
"Demokratik açılım" diye iktidara geldiniz. İktidarda değilken tabii ki YÖK eleştiri konusuydu sizin için. Şimdi ise baktığımızda onu aşmak için elinizden geleni yapıyorsunuz yani daha da otoriterleşme...
İtaatkâr bir nesil yetiştirmek için, ana sınıfından itibaren defaatle eğitimi değiştiren işler yaptınız. Defalarca, defalarca müfredat değişti, defalarca eğitim sistemi değişti, sınav sistemi değişti ama bir türlü kafanızdakini de oturtamadığınız için bu değişime ve aslında bilimle, akılla oynamaya devam ediyorsunuz. Âdeta bilimle uğraşıyorsunuz; biyoloji, kimya, matematik neredeyse düşmanınız hâline gelmiş, evrim teorisiyle uğraşıyorsunuz, hacamatçıların önünü açan işler yapıyorsunuz.
Bakın, bu ülkenin onurlu, bu ülkenin demokrat akademisyenleri, araştırmacıları bir kampanyaya dâhil oldular ve savaşın devam ettiği, şiddetin devam ettiği bir dönemde dediler ki: "Biz, bu suça ortak olmayacağız." Bir cümle okumak isterim imzaladıkları metinden: "Kürt vatandaşlara ve oradaki tüm halklar için, Sur'da, Cizre'de, Silopi'de, Nusaybin'de ağır silah kullanılarak şiddet uygulanmasına karşıyız." dediler, "Barış istiyoruz." dediler. Fakat ne yapıldı? Bunlar KHK'yle ihraç edildi. Ağzını açıp konuşan KHK'lerle ihraç edildi ve böylece akademi, bilim emekçileri açlıkla, yoksullukla, işsizlikle, itibarsızlaştırmakla biat etmeye zorlandılar fakat biat etmediler, direnmeye de devam ettiler. Evet, 21'inci yüzyılda bilime bu tür müdahaleler gerçekleşirken benim aklıma filmini de izlediğim Hypatia geliyor. 4'üncü yüzyılda İskenderiye'de matematik çalışmaları yapan, felsefe çalışmaları yapan Hypatia, bütün baskılara rağmen fikirlerini en açık bir biçimde ifade etmekten hiç çekinmedi. Büyük İskender'in generali Soter, İskenderiye'ye gelip kendini Firavun ilan ediyor ve dini, siyasal amaçları için kullanarak neredeyse "Tanrının yeryüzündeki halifesiyim." diyerek müdahale etmeye başlıyor İskenderiye'deki ilerici akımlara ve İskenderiye okuluna.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Şunu söylüyorlar: "Kadın sessizliği ve uysallığı öğrenmelidir. Kadının ne ders vermesine ne erkeğin üzerinde ne de hiç kimse üzerinde bir yetki sahibi olmasına asla izin veremeyiz. Kadın sessiz olacak, kadın sessiz kalacak." Hypatia'yı bu açıklamalardan sonra bir güruh işkenceyle katleder.
20'nci yüzyılda Hitler benzerini yapar "Çocuk, kilise, mutfak." der kadına, orayı adres gösterir ve akademi kürsülerini kadınlara yasaklar. Şimdi ise 21'inci yüzyılda AKP bundan farklı bir adım atmamaktadır. Fakat şunu bilmeliyiz ki gerçekten, tarih firavunları, Hitleri yargılamıştır. Aynı şekilde tarih, bilime, özgür düşünceye, ifade özgürlüğüne ket vuranları ve onu esir almaya çalışanları yargılayacaktır. Bu ülkede ve dünyada Hypatialar bitmez. (HDP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Sayın Başkan, hatibin ortaya koymuş olduğu temelsiz iddiaların tümüne itirazımız vardır. Kayda geçirmek istiyorum, reddettiğimizi bildirmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.