| Konu: | Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 86 |
| Tarih: | 15.04.2020 |
HÜSEYİN KAÇMAZ (Şırnak) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, görüşülmekte olan torba yasanın 1'inci maddesi üzerine hazırlığımı yapmıştım, yalnız, siyasi mahpus, tutsak olarak cezaevinde tutulan önceki dönem milletvekilimiz Abdullah Zeydan'ın annesi bu akşamüzeri hayatını kaybetti. Bildiğiniz üzere, Abdullah Zeydan, diğer vekil arkadaşlarımızla birlikte cezaevinde tutsak. Yakın tarihte tahliye edilmesine rağmen -ki önceki sefer de, önceki kez de hukuka aykırı bir şekilde tutsak edilmişti- tahliyesinin hemen sonrasında, cezaevinden çıkışına dahi izin verilmeden milletvekili arkadaşımız tekrardan tutuklandı. Tahliye taleplerinde bulunuldu; ağır hasta, yatalak annesinin durumu bilinmesine rağmen, kine, kibre teslim olanlar tarafından bir türlü tahliye edilmedi ve bugün, Abdullah Zeydan'ın annesi, yıllardır oğlunu göremeyen annesi Hakk'ın rahmetine kavuştu.
Değerli arkadaşlar, dediğim üzere, aslında 1'inci madde üzerinde konuşmak için notlar almıştım ancak bu ülkenin bir Kürt yurttaşı olarak birkaç sitemde bulunmak istiyorum size. Dün arkadaşlarımız değindi, 1986 ila 1989 arasında Baas rejimi Saddam tarafından 182 bin Kürt vahşice katledildi. Sadece Kürt olması önemli değil tabii ki; Sabra ve Şatilla'da da, Ruanda'da da, Bosna-Hersek'te Srebrenitsa katliamında da, Başbağlar'da da katliama maruz kalan insanlıktır. Dün arkadaşlarımız defalarca söyledi, bin yıllık Kürt kardeşinizin bu acısını... Tanıyorum, her partide onlarca Kürt milletvekili var ama her ne hikmetse, bir kişi bile bu katliamı kınayan tek cümlelik bir açıklama yapmadı. Değerli arkadaşlar, bu büyük bir eksiklik. Biz eğer "bin yıllık kardeşlik, ortak gelecek, ortak tarih" diyorsak bu noktadaki eksikliği de görmemiz gerekiyor.
Şu an ülkenin içinde bulunduğu durum cumhuriyet tarihinin başından beri mevcut durumla neredeyse eş değer. Kürtler cumhuriyet tarihinin başından beri "öteki halk" olarak yerini aldı. Çoğu zaman bütçeden Kürt'ün payına düşen, tel örgüler, tanklar, toplar, karakollar, cezaevleri oldu. Eğer ki bu mesele çözülseydi; bu savaş bütçesine ayrılan bütçe gerçekten halkın, halkların ihtiyaçlarına ayrılsaydı bugün belki de çok farklı bir ortamda buluşabilirdik. On sekiz yıllık AKP iktidarları döneminde bugün geldiğimiz nokta, iş yok, aş yok, hukuk yok, Anayasa yok. Yaşamak, sadece bu mu gerçekten? Tek başına, yaşamak mı denir buna? Değerli arkadaşlar, yaşamak, onurlu bir yaşam varsa yaşamaktır, haysiyetli bir yaşam varsa yaşamaktır, adaletli bir yaşam varsa yaşamaktır. Ancak bu salgın döneminde bile infaz paketinde... Ki tarihten de örneklerini verdik; gerek 49'lar davasında, 1960'larda gerekse de 1991 yılındaki infaz paketinde Kürtler nasıl ayrı tutulduysa bugün Kürtlerle birlikte gazeteciler ve diğer muhalif kesimler de ayrı tutuldu. Takdir edersiniz, siyasi partilerdeki her fert bu ülkenin daha iyi yerlere gelmesini ister, ondan şüphemiz yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Değerli Başkanım, müsaade ederseniz...
BAŞKAN - Buyursunlar.
HÜSEYİN KAÇMAZ (Devamla) - Ama şundan emin olun: Bu şekliyle ne hiçbir sorunu çözebilirsiniz ne bu ülkeyi o hepimizin istediği seviyeye getirebiliriz ne de yaşadığımız acıları sonlandırabiliriz. Ülkenin hâline bakın. Helvadan bir hukuk devleti yaratmışsınız, her acıktığınızda yiyorsunuz. Kürt belediyelerine kayyum atıyorsunuz, HDP'nin seçilmişlerini, Kürtlerin temsilcilerini tutukluyorsunuz; o sürekli vurgu yaptığınız, "millî irade" "halk iradesi" dediğiniz durumu her seferinde ayaklar altına alıyorsunuz.
Dolayısıyla, en azından bu salgın döneminde net bir mesaj olarak, virüs için nasıl 1,8 milyon canlı türünden biriysek, adalette, hakkaniyette de o birliği tesis edelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)