GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Yeni Koronavirüs (Covid-19) Salgınının Ekonomik ve Sosyal Hayata Etkilerinin Azaltılması Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:86
Tarih:15.04.2020

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Tabii, gecenin bir hayli ilerlemiş bu saatinde coronavirüs salgınıyla ilgili birtakım düzenlemeler yapıyoruz. Bu şekilde düzenleme yapacağımıza, keşke tek bir maddeyle ilgili bir düzenleme yapmış olsaydık; Cumhurbaşkanının tarafsızlığıyla ilgili bir yasal düzenleme yapmış olsaydık, inanın coronavirüsle daha etkili bir şekilde mücadele etmiş olurduk burada. Gördük ki bu coronavirüs salgını bizlere bir şeyi daha öğretti; Cumhurbaşkanının tarafsız olması gerektiğinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha bu şekilde görmüş olduk.

Bakın, diğer ülkelerde, Fransa'da, İngiltere'de, Almanya'da, evet, iktidardaki Cumhurbaşkanları muhalefet ve iktidarı yan yana getirerek topyekûn bir mücadele verirken, maalesef, ülkemizde Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı, her açıklamasında salgınla ilgili bilgi vereceğine devamlı muhalefeti eleştirerek, muhalefete çatarak hedef şaşırtmaya çalışmaktadır ve başarısızlıklarını gözden kaçırmaya çalışmaktadır. Bakın, daha hafta sonu gördük, sokağa çıkma yasağının nasıl ilan edildiğini hep birlikte yaşadık, hatalarla dolu bir süreci izledik. Başlangıcı başka bir hata doluydu, biterken öyle bir şekildeydi. Başlamadan iki saat önce sokağa çıkma yasağı ilan edildi, tüm vatandaşlar sokağa döküldü. Bitmeden iki saat önce İçişleri Bakanı bir "tweet" attı. Efendim, istifa ettiğini söyledi ve daha sonraki süreçte de efendim, Bakanın çok iyi hizmet yaptığı, 1 milyon "tweet" atıldığı, Cumhurbaşkanının kabul etmediği, efendim, tekrar göreve devam ettiği gibi birtakım devlet yönetimiyle, daha doğrusu devletin ciddiyetiyle ilgili olmayacak bir süreci yaşadık. Yani bir "tweet"le mi biz bu Bakanın istifasını öğreneceğiz? Yani istifa bu şekilde mi olmalı? Yazarsınız, imzanızı atarsınız, takdim edersiniz, makam kabul ederse ondan sonra çıkarsınız topluma açıklarsınız. "Tweet"i atıp da ondan sonra efendim, şu kadar "tweet" aldım, hadi tekrar göreve döneyim diye bir ciddiyetsizliği şahsen kabul etmek mümkün değil. O zaman, aranızda bakın, bakan olmak isteyen arkadaşlar var. Evet, açsınlar bir "tweet" yarışması en fazla "tweet"i kim aldıysa o bakan olabilir. Değil mi yani? Salih bey kardeşimiz de genç bir arkadaşımız o da Trabzonlu bakan olmaya da yakışıyor, olabilir, olabilir tabii ki yani ben kendisine bir yol gösteriyorum burada.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Ne alakası var ya?

FİKRET ŞAHİN (Devamla) - İktidar, muhalefetle mücadele ettiği kadar virüsle mücadele etmiş olsaydı, inanın daha çok başarı sağlamış olurduk. Görüyoruz ki bu mücadelede AKP'nin en üst düzey yöneticisinden belediye başkanına, bürokratına kadar halktan kopmuş bir yönetim anlayışı sergiliyorsunuz.

Bakınız, biraz önce İstanbul Belediyesiyle ilgili bir arkadaşımız burada birtakım şeyler söyledi. Tabii, doğruluğu tartışılır, bilemiyorum ama biz öyle bir bilgi almadık. Şunu ifade etmek istiyorum: Bakınız, "Topyekûn bir mücadele verelim." diyoruz, ilk günden bu yana diyoruz ki: "Merkezî yönetimle yerel yönetimler bir eş güdüm hâlinde çalışsın." Oldu mu bu? Olmadı.

Bakın, belediyelerin yapmış olduğu bağış kampanyasını bloke ettiniz. Neden ettiniz, ne anlamı var? Vatandaşa gidecek yardımı engellemiş oldunuz. Hadi, onu da geçtik, aşevlerine yapılan, yirmi beş yıldır aşevlerine yapılan bağışları engellediniz. Ya, vatandaş oradan bir kap çorba içiyor ya, bunu engellediniz. Hadi onu da geçtik, hafta sonu Muğla'da, efendim, belediyenin ekmek dağıtımını engellediniz. Neden engelliyorsunuz, ben bunu anlamıyorum yani hani, ne var bunun altında yatan? "Bizim başarısızlıklarımız ortaya çıkıyor." diye endişe mi duyuyorsunuz? Bırakın bu dönemde, ya! "Vatandaşa hizmet edelim, hep birlikte bunun yükünü kaldıralım, size yardımcı olalım." diyoruz. Ee, görüyoruz ki bakın, yani bu krizi yönetmekten uzaksınız. Ne var? Bakın, maske dağıtımıyla ilgili sıkıntı... Belediyelerle ortaklaşa yapsanız iyi olmaz mıydı? Ya, bu vatan hepimizin, ülke hepimizin vatandaşımıza hepimiz hizmet etmek istiyoruz. Ya, sizlere yardımcı olmak istiyoruz, engellemek istemiyoruz.

Bakın, buradan bunu ifade etmek istiyoruz. Gelin, hep birlikte bir eş güdüm hâlinde insanımıza yardımcı olalım. Yani şu anda birlikte olmayacağız da ne zaman olacağız, onu söyleyin. İşte, burada, Cumhurbaşkanının tarafsızlığı devreye giriyor. Eğer önceki dönemdeki gibi bir tarafsız Cumhurbaşkanı olmuş olsaydı, bir masa etrafında hepimizi toparlardı ve topyekûn burada mücadele verirdik. Sözde devamlı birlik ve beraberlikten bahsediyorsunuz ama eylemde, maalesef, bunu göremiyoruz biz sizden.

Vatandaş "Açım." diyor ama atadığınız bürokrat "Geber." diyor. Benim kendi seçim bölgem Balıkesir'de vatandaş maske istiyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar.

FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Benim kendi seçim bölgem Balıkesir'de vatandaş diyor ki: "Maske talep ediyoruz." Büyükşehir Belediye Başkanı diyor ki: "İşsiz, güçsüz EYT'lilere maske mi vereceğim?" diyor. Bu şekilde bir yönetim anlayışı sergileniyor, vatandaşa yazık oluyor, onu söylemek istiyorum. Vatandaş sizi, sorunlarını çözmek için iktidara getirdi ama inanın, bakın sevgili arkadaşlar, bizatihi sizler vatandaşa sorun olmaya başladınız, vatandaşın ekmeğine, çorbasına göz koyan bir yönetim anlayışı var. Vatandaşın yardımlarını blokaj yapmanız... Açıkçası vatandaşın yaşam hakkına blokaj yapıyorsunuz, bırakın parayı, vatandaş hayatta kalmaya çalışıyor, vatandaşın yaşam hakkını blokajlıyorsunuz siz burada ve vatandaş bunu inanın not alıyor, not alıyor ve bunun da ilerideki bir seçimde mutlaka hesabını kesecek. Sizler değil misiniz "Biz 3 Y'yle geldik." dediniz. Ne dediniz? "Yoksullukla..." dediniz, bakın 16-17 milyon yoksulumuz vardı şimdi 5-6 milyon daha eklenecek. Belki ülkenin yarısı yoksul hâle gelecek, yani bununla birlikte mücadele vermezsek nasıl başaracağız? "Yasaklar..." Dediniz bakın, ekmek dağıtımı dahi yasaklandı. "Yolsuzluk..." dediniz, zaten ona hiç girmiyorum, ona hiç girmiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Efendim, yani sonuç olarak olağanüstü günleri yaşıyoruz. Gecenin bu saatinde daha da fazla uzatmak istemiyorum, sabrınızı da taşırmak istemiyorum. Bu mücadeleyi hep birlikte, topyekûn verdiğimiz takdirde başarılı oluruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)