GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:97
Tarih:10.06.2020

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biliyorsunuz, Türkiye'nin çok ciddi sorunları var; ekonomiye ilişkin sorunları var, işsizlik sorunu var, dış politika sorunu var, eğitimde onlarca problemi var ama biz, bir türlü Türkiye'nin gerçek sorunlarını gündeme getirmiyoruz, bunları konuşmuyoruz. Beş yıldır milletvekiliyim, beş yıldır sıklıkla bu kürsüde söz alıyorum, çoğu kez "Ya, yaptığınız yanlıştır, böyle olmaz, haksızlıktır, hukuksuzluktur, zulümdür." demekle geçiyor. Şimdi bakın, maalesef, Türkiye sizin yüzünüzden yerinde sayıyor. Yasama dokunulmazlığı meselesinde açıkçası böyle alfabenin a'sını, b'sini, c'sini konuşmak istemiyorum; bu Parlamentoya gelen birinin bunları bilmesi, anlaması lazım. 1790 yılında Fransız İhtilali'nden sonra kurucu meclis yasama dokunulmazlığı meselesini ihdas etmiş o günden bugüne kadar tüm parlamentolarda böyle bir müessese var. Türkiye'de bunu bizim kullanmaya başlamamız 1876 Anayasası'na dayanır, o günden beridir mevzuatımızda var. Asıl çıkma nedeni muhalefet milletvekillerini iktidar baskısından korumak ve özgürce işlerini yapabilmelerini sağlamaktır. Ne zaman ki ülkelerde bağımsız ve tarafsız yargı inşa edilmiş, o zaman dokunulmazlık sınırlandırılmıştır. Biz, dönüyoruz dolaşıyoruz, bu meseledeki mantıksızlıklar üzerine konuşup duruyoruz.

Şimdi bakın, değerli arkadaşlar; ben milletvekili olarak ömür boyu dokunulmazlık sahibi miyim? Değilim. Sizler sahibi misiniz? Değilsiniz. Her seçildiğimizde geçici olarak bunu kazanıyoruz. Öyleyse, her dokunulmazlık kaldırılması da o döneme özgüdür. Ömür boyu dokunulmazlığım olmadığı için, ömür boyu da dokunulmazlığımı kaldıramazsınız. Enis Berberoğlu'nun dokunulmazlığını 26'ncı Dönemde kaldırdınız, 27'nci Dönemde adam dokunulmazlığını elde etti, kaldırmadan vekilliğini düşürdünüz. Ya, bu Parlamentoya bunu nasıl yaptınız, bu kadar basit bir şey!

Hepimizin siyasi görüşleri var, partileri var, liderle ilişkileri var. Anlıyorum, milletvekillerinin kendi partilerinin genel başkanlarına karşı çıkması kolay bir şey değil ama bakın, bu kadar da olmaz. Allah kimseyi şöyle bir duruma düşürmesin... Bakın, kayda düşüyor, ben söylüyorum: Bir gün ki eğer ben sözümü yemek zorunda kalacaksam "Lanet olsun!" derim, siyaset yapmam arkadaş. Bugünkü Meclis Başkanı Anayasa Komisyonu Başkanıyken -tutanağı var ya, ifadesi var- soruyorlar kendisine, diyor ki: "Bu, 26'ncı Dönem için geçerlidir, 27'nci Dönemde seçilirse onunla ilgili işlem yapmak için tekrardan dokunulmazlığın kaldırılmasına bağlı." Tutanak burada ya! Şimdi, bu insan bu sözünü yiyor. Niye? Talimat geliyor. Allah aşkına, sizin vicdanınız buna el veriyor mu yani? Bu mesele, Enis Berberoğlu meselesi ya da A, B, C meselesi değil; Parlamentonun hukukunu koruyun, kendi hukukunuzu koruyun.

Değerli arkadaşlar, dokunulmazlığa ilişkin söylenecek onlarca şey var, zamanı geldikçe konuşmak lazım, dünya örneklerini anlatmak lazım ama emin olun, Türkiye boşuna zaman kaybediyor. Ne yaptığınızı bilmiyorsunuz bence. Her gün uyanıyorsunuz -bir ülke düşünün- bakıyorsunuz, bir gazeteci "ajan" diye gözaltına alınmış. Haber değeri var mı? Var. Siyasetçiler araştırmalı mı, bakmalı mı? Araştırmalı. İnanın, artık kimse içeriğini merak etmiyor; ben o dosyaların çoğunu okuyan bir milletvekiliyim, hepsinde benzer durum, artık insanlar merak etmiyor. Ya, bir ülkede bu kadar ajan olur mu? Bu bütün ajanlar da size muhalifler içinden mi çıkıyor? Devlet sırları ortada geziyor da bu muhalif gazetecilerin elinde mi dolaşıyor bunlar? (CHP sıralarından alkışlar) Ya, bu mantıksızlık, mantıksızlık! Artık bu saçmalığa eyvallah demeyin ya! Rezil oluyorsunuz, bakın biz de sizin yüzünüzden dünyaya rezil oluyoruz. Dünyada basın özgürlüğünde rezil rüsva bir durumdayız, kimse bunlara inanmıyor artık. Bu ayıptan Türkiye'yi kurtarın, böyle bir veri yok.

Değerli arkadaşlar, yargıya ilişkin meseleleri düzeltmeden biz bir şeyi düzeltemiyoruz. Ve ne zamanki konuşulursa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı.)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ZEYNEL EMRE (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Konuşmamızın hepsi şunun üstüne geliyor: Yargı âdeta sizin oyuncağınız olmuş; konjonktüre göre, zamana göre nasıl, hangi şartlarda siz iktidarda kalabilirsiniz diye bir oyun planı yapıyorsunuz; yargı da onu yerine getirmek üzere hareket eden bir organ hâline gelmiş durumda. Bu, sürdürülebilir bir iş değil. Türkiye'ye çok büyük zarar veriyorsunuz. Emin olun bir doyum noktasına ulaştı bu kumpaslar; size siyaseten de faydası yok, eriyorsunuz. Bundan ötürü mutluyuz, Türkiye'ye zarar verdiğiniz için mutsuzuz; bunun için haykırıyoruz.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)