| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 97 |
| Tarih: | 10.06.2020 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın vekiller, hepinize saygılarımı sunuyorum.
Aşağı yukarı, benden sonra konuşacak yok galiba, en son konuşmacı benim ve ben Plan ve Bütçe Komisyonunda olduğum için buradaki toplantıya çok sık katılamadım, onun için de şu soruyu cevaplayamadım ya da belki cevaplamışlardır ama duymadım: Biz niçin bunu yapıyoruz? Niçin mahalle ve çarşı bekçileriyle ilgili bir kanun düzenlemesi yapıyoruz? Doğrusunu isterseniz, ben buna bir cevap buldum, sizlerle paylaşacağım fakat önce şu soruyu sormak lazım galiba: Bekçilik müessesesi nereden geliyor? diye baktığımızda, benim kabaca öğrendiğim, bildiğim kadarıyla, oldukça eskiye giden bir hikâyesi var. Yani İncil'de sözü ediliyor imiş, daha sonra, özellikle Mısır, Osmanlı İmparatorluğu, Yunanistan gibi ülkelerde kullanılmış mahalle bekçileri ama sadece bu coğrafyada değil, aynı zamanda Avrupa'da da kullanılmış. Örneğin İngiltere'de 12'nci, 13'üncü yüzyıldan itibaren kullanılmış, Amerika'da 16'ncı yüzyıldan sonra kullanılmış. Velhasıl eski bir müessese. Şimdi bazı arkadaşlarımızın "Ya, bu müessese, Osmanlı'dan kalmış bir müessesemiz bizim, dolayısıyla bir marka müessese, bunu yaşatalım, o sebeple bu kanunu getirdik." dediklerini öğrendim. Arkadaşlar, ben size şunu önereyim: Eğer gerçekten Osmanlı'dan bir kurum alınacak ve marka değeri olan bir kurum alınacak ve bugün için bir kanunla geçerli hâle getirilecek gibi bir amacımız varsa ben size ahilik teşkilatını öneririm; günümüze de çok uygun doğrusunu isterseniz çünkü ahilik teşkilatı esas itibarıyla üretimle ilişkili hiç olmazsa, güvenlik gibi bir amaçla değil. Ama anladığım kadarıyla, bu değil tabii ki... Yani "Böyle bir marka kurum var; işte, bunu yeniden gündeme getirelim." amacı -bence- benimsediğiniz amaç olamaz gibi geliyor bana.
Şimdi, bu sorunun cevabını ben aradığımda şöyle bir gerçekle karşılaştım, o da şu: Biliyorsunuz, bekçiler gece çalışırlar. Peki, niye gece çalışırlar, niye böyle bir ihtiyaç doğmuş? Çünkü değerli milletvekilleri, bu sorunun cevabını vermek için geriye gittiğimizde, geçmişte, elektriğin icat edilmediği dönemlerde, şehirleşme sürecinde, sokaklar meşale veya gaz lambalarıyla aydınlatılmak durumunda kalınırmış dolayısıyla da karanlıkların, bir anlamda, suç işleme eğiliminde olan insanlar için bir imkân olduğu gözlemi üzerine, bekçilik müessesesi, anladığım kadarıyla bütün dünyada da geçerli olmuş.
Şimdi, benim yine görebildiğim kadarıyla, bu müessese, aslında, bütün dünyada polis teşkilatıyla iç içe geçmiş ve iki ayrı müessese olmaktan çıkmış, tek bir polis teşkilatı içinde eritilmiş; bir tek Amerika'yla ilgili bir örneği var: Florida'da, bildiğim kadarıyla, anladığım kadarıyla bekçilik müessesesi devam ediyor ama diğer Batı ülkelerinin çoğunda, özellikle Amerika'da, artık gece bekçiliği diye bir müessese kalmamış.
Şimdi, arkadaşlar, bu sorular -tahmin edersiniz- beni tatmin etmedi ve şöyle bir yere geldim: Türkiye gerçekliği içinden baktığımızda, mahalle ve çarşılarda kimler yaşıyor? Arkadaşlar, Türkiye'de varlıklı kesim artık mahalle ve çarşılarda yaşamıyor. Bugünün Türkiyesinde, özellikle varlıklı kesimler açısından baktığımızda, varlıklı kesimler artık ya villalarda yaşıyorlar ya sitelerde yaşıyorlar ya da rezidanslarda yaşıyorlar. Dolayısıyla da çarşı ve mahallelerde yaşayanlar genellikle çalışanlar, esnaf ve zanaatkârlar. Peki, niye şimdi bu kanun teklifi geldi ve bu anlamda, çalışan kesime yönelik bir güvenlik tedbiri olarak düşünüldü?
Sayın Başkan, bana bir dakika daha verir misiniz?
BAŞKAN - Buyursunlar efendim.
EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Çünkü sayın vekiller, gerçek şu: Çok ciddi bir ekonomik kriz yaşıyoruz ve bu kriz ne siteleri vuracak ne rezidansları vuracak ne de villaları vuracak; vuracak olduğu yer belli: Küçük esnaf, zanaatkârlar ve genel olarak, çalışan yoksul kesimler. Dolayısıyla da onların yaratabilecekleri güvenlik tehlikelerini zapturapta almak ihtiyacından dolayı, siz, bence, gündemde herhangi bir karşılığı olmayan bir konu olarak bekçiler kanununu buraya getirdiniz. Arkadaşlar, bu, özetle şudur bence: İktidarınız giderek daha fazla baskıcı bir iktidar olmaya doğru evriliyor. Bugün itibarıyla 300 milyonluk Amerika'daki güvenlik güçleri sayısına yakın bir güvenlik gücü var olan -polis teşkilatı, Jandarma teşkilatı anlamında söylüyorum- bir Türkiye'de bekçilik müessesesine ihtiyaç yoktur. Bekçilik müessesesine nerede ihtiyaç vardır? İşte söylediğim gibi, ekonomik sorunlara karşı isyan etme potansiyeli taşıyan çalışan kesimlerin baskı altında tutulması için düşünülmüş olan bir yasadır bence; o sebeple de bizim herhangi bir şekilde desteklememiz mümkün değildir.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)