| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 17.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SERDAR SOYDAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağlıklı bir yaşamın sürdürülebilmesi sağlıklı bir çevreyle mümkündür. İnsanoğlunun yeryüzünde yaşamaya ve kendisine ait bir çevre oluşturmaya başlamasından bu yana insan ve doğa arasındaki denge gittikçe bozulmuştur. Özellikle sanayileşme sonrası ekolojik dengeyi süratle bozarak çevre sorunları yaratan insan, bu sorunların kendi yaşamını, kendi sağlığını olumsuz yönde etkilemesi üzerine çevreyi korumanın gerekliliğini kavramıştır. Bu nedenle, öncelikle çevreye, toprağa, suya, havaya bakış açımızı ve anlayışımızı değiştirmek, yenilemek zorundayız.
Sayın milletvekilleri, gelişmiş toplumlardaki çevre ve doğa bilincinin toplumumuzda yerleşmesi konusunda öncelikli olarak ilgili Bakanlığa ve hepimize görevler düşmektedir. Hepimizin bildiği bir Kızılderili atasözü "Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde, beyaz adam paranın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak." der. Yaşamı yok eden, doğal varlıkların önemini ve değerini görmezden gelen, insanlığın devamı için zorunlu olan toprağı ve suyu kaybeden toplumlar yok olmaya mahkûmdur. Doğal kaynaklarını yok eden bir toplum gıdasını üretemez ve kendi yaşamını kendisi sonlandırır. Hem doğamızı korumanın hem açlıkla mücadele etmenin hem de kaliteli ve güvenli gıdaya ulaşmanın yolu doğayla bütünleşik ve sürdürülebilir bir yaşam kurmaktır. Atalarımızın "Toprağını hor gören yarınını zor görür." sözünü hiç unutmamalıyız. Bugün hiçbirimizin yüzleşmek istemediği bir çalışmanın sonuçlarını paylaşmak istiyorum: Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütüne göre dünya genelinde 1 milyar insan kronik açlık çekiyor ve her gün 10.000'den fazla insan açlıktan ölüyor.
Sayın milletvekilleri, hükûmetin uygulamaları ve AKP'nin çevre ve doğa anlayışı sonucu ülkemizin dört bir yanında yaşanan çevre felaketleri geleceğimizi tehdit etmektedir. Çevreyi yok sayan acımasız ve vahşi sermayenin öncülüğünde, topraklarımız, suyumuz ve havamız yani geleceğimiz yok edilmektedir. HES'ler Karadeniz Bölgemizin kanayan yarası olmuştur. Plansız ve yanlış yerlerde kurulan HES'ler endemik bitkilerin yaşamını sonlandırıyor, dereleri kurutuyor, dereler akmaz hâle geliyor. Trakya'da Ergene Nehri'nden zehir akıyor. Sanayi atıkları bölgede ciddi tehdit oluşturuyor. Turgutlu Çaldağ'da maden şirketleri dünyanın en verimli topraklarını ve ormanlarını yok ediyor. Afyon Beyyazı'da taş ocakları halkın sağlığını tehdit ediyor. Balıkesir Balya'da seksen yıl önce yapılan maden arama faaliyetleri seksen yıl sonra yani bugün hâlâ yaşamı tehdit ediyor. Küçük Menderes Nehri'ndeki kirlilik biyolojik çeşitliliği ve bölgede yaşayanların sağlığını tehdit ediyor. Dünyanın eşsiz doğa cenneti Kazdağları uluslararası maden şirketlerinin istilasına uğramıştır. Bölgede 2,5 milyon insanın temiz su temin ettiği, milyonlarca üreticinin geçimini sağladığı tarih ve kültür cenneti Kazdağlarındaki tahribat her geçen gün, her geçen dakika daha da artıyor. Gelişmiş ülkelerin kendi ülkesinde kurulmasına izin vermediği eski teknolojiye sahip çimento fabrikaları, demir çelik fabrikaları, termik santraller çevreyi acımasızca tahrip etmektedir.
Sayın milletvekilleri, dünyanın ve ülkemizin kötü günler yaşamaması ve doğal kaynaklarımızı bir daha geri dönmeyecek şekilde kaybetmemek için mücadele etmeliyiz. 7'den 70'e tüm toplumda ve tüm kurum ve kuruluşlarda yeni bir anlayış, yeni bir bakış açısı, çevre bilinci yaratmak zorundayız ama bu anlayış, kesinlikle, AKP'nin on yıldır sahip olduğu anlayış olmamalıdır.
Sayın Başbakan bir saat on dakikalık bütçe görüşmesinde çevre ve çevre bilinci hakkında hiçbir şey söylemediği gibi, 6.658 kelimeden oluşan konuşmasında bir kelime bile çevreye değinmemiştir. Sayın Başbakan çevreyi ya unutmuş ya da soluduğu havayı, içtiği suyu, beslendiği toprağı yok sayıyor veya "çevre" deyince aklına yakın çevresi ve yandaşları geliyor.
Sayın Başbakana önerimiz yakın çevresiyle birlikte dünyanın eşsiz coğrafyası, oksijen deposu Kazdağlarını, Kazdağlarında yaşayan vatandaşlarımızı bir kez olsun ziyaret etmesidir. Sayın Başbakanın hiç şüphesi olmasın Kazdağlarında yaşayanların misafirperliği, dünyanın öteki ucundaki sultanlardan daha sıcak ve daha candan olacaktır. Ama dikkat etsin, Ekonomi Bakanı gibi, Kazdağlarında maden arayan firmaların tahsis ettiği uçakla gelmesin.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı "Su hayattır" diye kampanyalar yapıyor ama unutmayalım ki bu kampanyaları yapanların izniyle
Sayın milletvekilleri, geçen yılki bütçe konuşmamda dikkat çektiğim ve geçen yıl zaman zaman eşik değerleri aşan kirlilik oranları karşısında, Ankara'nın havasını temizlemek için son bir yılda Çevre Bakanlığı ve ilgili kuruluşların neler yaptığını tüm Ankaralılar merak ediyor. Bakanlık, Ankara havasının ölçüm sonuçlarındaki bazı kirlilik değerlerini geçen yıl olduğu gibi web sayfasından zaman zaman kaldırarak mı temizlemeyi düşünüyor?
Sayın Bakana bir önerim de, AKP'li milletvekili arkadaşlarınızın büyük bir çoğunluğunun yaşadığı Çukurambar ve Yüzüncüyıl semtlerine de hava ölçüm cihazı koyunuz. Belki vatandaştan vazgeçmişsinizdir ama hiç olmazsa kendi milletvekillerinizin sağlığı için bunu yaparsınız.
Sayın milletvekilleri, AKP hükûmetlerinin on yıldır uyguladığı çevre politikaları, çevre anlayışı doğrultusunda hazırlanan 2013 yılı bütçesine "hayır" oyu veriyoruz ve bütçenin sadece AKP'nin kendi çevresine fayda getireceğine inanıyoruz. Hükûmetin ve Bakanlığın ekonomik rantı çevreden daha önemli gören anlayışına rağmen bizler, sizin de soluduğunuz havayı, içtiğiniz suyu, beslendiğiniz toprağı korumaya devam edeceğiz.
Sayın Başbakan dâhil hiç kimse, yaşamın kendisi olan doğal kaynaklarımızı yok sayamaz. Toprağı, havayı, suyu yok saymak, çevreyi yok saymak, yaşamı, geleceği yok saymaktır. Uçmuyorsa kuşlar, ölüyorsa balıklar, nasıl yaşar insanlar?
Sayın milletvekilleri, sözlerimi önemli bir gerçeği vurgulayarak bitirmek istiyorum: Yüz yıllara egemen olmak için petrol kaynaklarına, bin yıllara egemen olmak için su kaynaklarına sahip olmak gerekir. Zam ve zulmün son bulduğu, zindanların boşaldığı, çevreyle barışık bir büyüme, yaşanılır bir çevre dileğiyle, aydınlık günler diliyorum.
Saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Soydan.