| Konu: | Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 11.06.2020 |
CHP GRUBU ADINA TACETTİN BAYIR (İzmir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin birinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde hâlâ üretim sevdalısı insanlarımız var. Bizim asıl amacımız da, bu insanların haksız rekabete karşı korunması, tekelleşmenin önüne geçilmesi, kartelleşmeye izin verilmemesi, tüketicinin haklarının korunması gibi yatırımcıya güven verip yerli ve yabancı yatırımcıyı yani sermayeyi üretimin içine çekmek zorunluluğumuz vardır. Çünkü bugün ülkemizin içinde bulunduğu ekonomi ve istihdam sorunumuzu ancak bu şekilde çözebiliriz.
Değerli arkadaşlar, yerli malı kullanımının önemini her fırsatta bu kürsüden defalarca sizlerle paylaşmıştım. İşsizliğin çözümünün ancak ve ancak yeni fabrikalar açarak, yerli malı üretimi ürünlerini kullanarak istihdam sorununun bu şekilde çözülebileceğinin, böylelikle işsizlerin, işsizlikten ümidini kesen vatandaşlarımızın sadece kamu kurum ve kuruluşlarında, belediyelerde değil, özel sektörlerde iş bulabileceğinin altını çizmek isterim. Tabii, bunun önünü açmak için de ülkemizde güçlü, bağımsız bir adalet sisteminin olması gerektiğini de belirtmekte fayda var.
TÜİK, dün, mart dönemine ait iş gücü ve istihdam verilerini açıkladı. Son bir yılda, çalışmaya hazır olduğu hâlde iş bulma ümidini yitirenlerin veya çeşitli nedenlerle iş aramaktan vazgeçenlerin sayısındaki artış ise 1 milyon 459 bin. Aslında bu, vatandaşlarımızın devletine olan güveninin her geçen gün azaldığının bir göstergesidir. Geniş tanımlı işsiz sayısı, son bir yılda 1 milyon 237 bin artarak 9 milyon 418 bin kişiye ulaşmıştır. TÜİK'in yeni açıkladığı rakamlarda gerçekten, bugüne kadar iktidarın zaman zaman aklımızla alay ettiğine şahit olmuştuk ama artık sadece aklımızla değil matematik bilgimizle de alay ediyorlar. Dünkü gazetelere baktığınızda, çalışan insan sayısında yaklaşık 1 milyon 600 bin kişi azalmasına rağmen yani işsizlik oranının azaldığını iddia ediyorlar. Yani nasıl oluyor bu? Çalışan insan sayısı, bundan altı ay önceye göre 1 milyon 600 bin azaldığı hâlde işsizlik oranı nasıl azalıyor? Yani aklımızla alay etmeyin lütfen. Bu rakamları, gerçekçi, doğru rakamlar ve doğru verilerle önümüze koyun.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üç gün önce, ülkemizde perakende ve toptan satış alanında öncü firmalardan bir yapı markete uğradım; akıl alır gibi değildi. Belki kulaklarınıza inanamayacaksınız ama raflarda naylon poşet içerisinde bahçe toprağı vardı ve naylonun üzerine dikkat ettiğimde "Made in Belgium" yazıyordu. Yani bu ülkede artık bahçe toprağı bile Belçika'dan getiriliyor; Belçika dediğiniz yer Konya'dan küçük bir yer. Gerçekten endişe duydum ve kaygılandım. Kendi markalarımızın üretildiği ürünler olması gerekirken Almanya'dan, Fransa'dan, İtalya'dan, Belçika'dan ithal ettiğimiz ürünleri piyasaya satmaya çalıştığımızı üzülerek görüyoruz. Biz hangi ara bu duruma geldik? Gerçekten sorunun cevabı iktidar döneminde saklı herhâlde. İktidarınız döneminde Çin'den ithal ettiğimiz ayakkabıları, metal el aletlerini, çocuk oyuncaklarını, hayatımızın her alanında yer alan hemen hemen bütün ürünleri -kısacası samana kadar- ithal eder duruma geldik. Umarım ve diliyorum ki bu yanlıştan bir an önce döneriz.
Saygıdeğer milletvekilleri, kırk iki yıllık siyaset yaşamının dışında bir sanayici olarak bazı tespitlerimi sizlerle paylaşmak isterim. Bizim için şu anda yapılması gereken en önemli işlerimizden bir tanesi, bu yasa teklifi içerisinde, özellikle uygulanan ekonomi politikaları sonucunda yabancı sermayenin ülkeyi terk etmeye başladığını göz önüne almak durumundayız. Tekrar yabancı sermayeyi yatırım yapmaya teşvik etmeliyiz. Yine bugün gazetelerde bir gıda firması olan Starbucks'ın 400 şubesini kapatma kararı aldığını okuduk hep birlikte, üzülerek. Bu yabancı sermaye neden ülkemizi terk ediyor? Bu yerli sermaye neden yatırım yapmıyor?
Yabancı sermaye bir ülkeye yatırım yapmadan önce acaba nelere bakar? Bir: "Mülkiyetimde olan fabrikalar, yatırımlar acaba elimden alınır mı?" Önce bunu sorgular yabancı sermaye. "Sahip olduğum şeyler elimden alınırsa, tarafsız yargı ve demokrasi var ise o ülkede, yargıya gittiğimde mallarımı geri alabilir miyim?" diye bakar yabancı sermaye. "Devlet beni üretimde yarattığım katma değer açısından korur mu, bana sahip çıkar mı?" diye düşünür. Ve bu soruların cevabı eğer "Evet." ise, "Evet." diyebiliyorsak işte o zaman sermaye yatırım yapar; yok, bu soruların cevabı "Hayır." ise bugün içinde olduğumuz gibi yabancı sermaye ve yerli sermaye bu ülkeyi terk eder. Neden bunun üzerinde duruyorum? Çünkü bugün istihdam sorunuyla karşı karşıya kaldığımız çok açık; bu yasa teklifiyle bunun çözülmesi gerekli diye düşünüyorum. İşsizlik, bizim çözmemiz gereken en büyük sorunlarımızdan bir tanesidir.
Şimdi, bu yasanın içerisinde bir ticari sır meselesini de Komisyonda dile getirdim Sevgili Komisyon Başkanımıza ve anlatırken dedim ki, İzmir'de 2011 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi basıldığında, bir düzmece FETÖ savcıları tarafından İzmir Büyükşehir Belediyesinin bilgisayarlarına el konulmak istenmiştir. Yine, o dönemde orada çalışan arkadaşlarımız ve hukukçularımızla, o bilgisayarlara yükleme çalışmasının engellenmesi için bütün avukat arkadaşlarımızla belediyeye gittik ve gördük ki art niyetli bazı kişiler aslında orada delil oluşturmak için bilgisayarlara yükleme yapmaya kalktılar.
Şimdi, bugüne geldiğimizde biz böyle bir şeyi bir iş adamının yaşamayacağı güvencesini nasıl vereceğiz? Yani kişi, "Ya, bu aynı şey benim başıma gelirse." diyen yatırımcı parasını niye riske etsin? Üretim yerine daha farklı gelir kaynaklarına, dövize, altına yatırım yaparak riski azaltmak isteyecektir yani istihdam yaratan fabrikalar kurmayacaktır. Bir gece yarısı inceleme memurunun şirketinize gelip de siyasi talimatla iş yerinde arama yapmayacağının, bilgisayarınıza el koymayacağının, özel tabletinize el koymayacağının, ticari sırlarınızı ve dijital verilerinizi almayacağının ve bir başkasına vermeyeceğinin bir garantisi var mıdır?
MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Öyle bir şey yok ki Türkiye'de.
TACETTİN BAYIR (Devamla) - Sevgili Arkadaşım, çıkar konuşursun, lütfen cevap verme oturduğun yerden. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Rekabet Kurumu personeli üretim yapan kişilere karşı, bir sopa gibi, ceza kesen müessese olarak kullanılmamalıdır. "Yapısal tedbir" adı altında mülkiyet devrine yargı kararı olmadan imza atmak skandaldır, Kurumu büsbütün itibarsız hâle getirir. Zaten tüm üyelerini Cumhurbaşkanının atadığı, çoğu Kurul üyesinin AKP ve saraya selam "tweet"i atmadan mesaiye başlamadığı bir Kurul, Allah aşkına son yıllarda kaç tane büyük kartel dosyasının üzerine gitmiştir?
Bakınız, maddelerde gördüğüm en büyük problemlerden bir tanesi de liyakat mi, sadakat mi? Ne yazık ki liyakat göz ardı edilmiştir, sadece saraya sadakat göz önüne alınmıştır. Burada bu Kurulun elemanları liyakat sahibi, işi bilen insanlar olmalıdır, liyakate bakılmalıdır. Eğer Rekabet Kurumu bu konuda hakem konumunda ise hâkim olarak konuya son kararı verecek ihtisaslaşmış mahkemeler belki de yargı reformunda düşünülmelidir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği -Rifat Bey'in kulakları çınlasın, bugüne kadar AKP iktidarına devamlı destek verdiler- Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) -ona keza- fabrika sahipleri, holding sahipleri, ticaret odaları, sanayi odaları, ticaret borsaları, size sesleniyorum: Niye sesinizi yükseltmiyorsunuz, işlerinizden memnun musunuz, gidişattan memnun musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
TACETTİN BAYIR (Devamla) - Şimdi, bu yasayı uygulayacak, vergisini ödeyen, ülkeye döviz kazandıran bu insanları dikkate almayacak mısınız? Komisyonumuza TÜSİAD'ın ve TOBB'un önerisi vardı, reddettiniz, şaşırttınız bizi, bugüne kadar size destek vermişlerdi. Bugün görüyoruz ki onlarla bile karşı karşıya gelme noktasındasınız. Buradan TOBB'a ve TÜSİAD'a tekrar sesleniyorum: Ekonomi iyi mi, işleriniz iyi mi, gerçekleri bizim kadar göremiyor musunuz? Dostlar alışverişte görsün mantığıyla birtakım işler yapılmış, çiftçiye verilmesi gereken kredi medya gruplarını satın alan kurumlara verilmiştir.
Bakın, Avrupa Birliği ilerleme raporu bile sizin karnenizi elinize vermiş, "Teşkilat yapısı verimsiz. Kurum, saraya göbekten bağlı. Kartel dosyalarının üzerine gitme sayıları düştü." diyor. Bunu Avrupa Birliği söylüyor, ben söylemiyorum. Rekabet Kuruluna eleştirilerini aslında aynen okumam gerekiyor ama zamanım yetmeyecek biliyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
TACETTİN BAYIR (Devamla) - Ne yazık ki bu konuda, 2018'deki Rekabet Kurumu kararlarına karşı yapılan itirazlar sonucunda karara bağlanan 95 karardan yüzde 86'sı ulusal mahkemeler tarafından onaylanmıştır. Bu şu demektir arkadaşlar: Yani sadece 9 tanesi Kurumu haklı görmüştür. Bu bile bizim bu Kurumu gözden geçirmemiz ve yapılandırmayı düzeltmemiz gerektiği anlamını taşır.
Avrupa Birliği raporu devlet destekleri konusunda yasal çerçeveyi yetersiz bulmaktadır. "Devlet desteği kontrolü uygulamak için gerekli uygulama mevzuatı mevcut değildir. Türkiye henüz müktesebata uyum için bir eylem planı kabul etmemiştir. Kurumsal çerçeveyle ilgili olarak Devlet Desteklerini İzleme ve Denetleme Kuruluna idari konularda destek olan bu Kurulun yönetimini üstelenen eski Devlet Destekleri Genel Müdürlüğü lağvedilmiştir. Devlet Desteklerinin İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanun'un uygulanması amacıyla oluşturulan idari yapı yürürlükten kaldırılmıştır." Bunları biz söylemiyoruz, Avrupa Birliği söylüyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)