GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:11.06.2020

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Demin geneli üzerine konuşmuştum, şimdi şahsım adına konuşuyorum. Birinci konuşmamda maddeler üzerinde görüş belirtmemiştim, arkadaşlarım konuşacaklar o konularda fakat ben yine de birkaç maddeye itirazımızın olduğunu ve bu maddelerle ilgili de görüşlerimizi belirtmek isterim. Yani deminki konuşmamda altını çizdiğim gibi bu kanunla ilgili olarak bizim problemimiz özerkliğini yitirmiş bir kurum olmasıdır Rekabet Kurumunun, yoksa getirilen önerilerin çoğu başka rekabet kurumlarının da benimsediği öneriler; "de minimis" kuralı mesela, yıllardan beri uygulanıyor veya işte birtakım testler, "hâkim durum testi" veya rekabeti azaltıp azaltmadığını ölçen testler. Fakat arkadaşlar, eğer bir kurum bu kadar hassas bir konuda bir iş yapacaksa bu konularda verdiği kararların güvenilirliği gerekir. Bu sağlanmadığı sürece bence hiçbir önemi yok.

Şimdi, arkadaşlar "Bu maddelere niye itiraz ediyorsunuz? Bakın, bunu Avrupa Birliği müktesebatına uyum sürecinin bir parçası olarak düşünebilirsiniz. Şu, şu maddeler Avrupa Birliğinin tüzüğünde, şurada burada var. Sorun nedir?" diyorlar. Arkadaşlar, sorun şu: Biliyorsunuz, yıllardan beri, yani aşağı yukarı Kurum kurulduğundan bu yana, Avrupa Birliğiyle olan ilişkilerimiz çerçevesinde bir konu var; devlet yardımları. Eğer AB uyum süreciyle ilgili bir hassasiyeti yerine getirmekse meselemiz o zaman devlet yardımları konusunu da gündeme getirelim. Bunu getirmiyoruz. Peki, ne getiriyoruz? Bakın, ben size söyleyeyim: 4'üncü maddenin muafiyet rejimine -birazdan arkadaşlarım üzerinde konuşacaklar ama ben kısaca söylemiş olayım- bazı yenilikler getirilmek isteniyor. Peki, olabilir çünkü biliyoruz ki Rekabet Yasası'nın en önemli maddesi 4'üncü maddedir ve 4'üncü madde firmalar arası iş birliklerinin fiyat anlaşmalarını yasaklayan bir maddedir. Fakat kanun koyucu bazı iş birliklerinin, bazı birlikte davranışların topluma yararlı olacağı kanaatiyle bazı istisnai durumları belirleyerek "Bu konularda muafiyet verebiliriz." demiştir; bizim kanunumuzda da denmiştir ve dolayısıyla da yıllardan beri bir muafiyet rejimi benimsenmiş ve yürürlükteydi. Şimdi diyorlar ki arkadaşlar: "Bu, bizim iş yükümüzü çok artırdı çünkü her anlaşma, sözleşme yapan firma, Rekabet Yasası kapsamına düşmekten korktukları için bizden muafiyet almak istiyorlar, bu da bizim dosyalarımızı kabartıyor." Fakat getirilen öneri ne diye baktığımızda, getirilen öneri kendi kendini denetleme gibi ifade edilebilecek olan bir yaklaşımın benimsendiğini söylüyor ve bunu da Avrupa Birliğinin tüzüğüne bağlıyorlar. Evet, böyle bir şey var hakikaten. Firmaların yaptıkları sözleşmelerde "Muafiyet rejimi içinde mi, değil mi?"ye kendilerinin karar verebildiği bir sistem var fakat arkadaşlar, bunun bir yolu, bunu açtığımız zaman bu yolun esasında gideceği yer bizim normal mahkemelerimizdir. Dolayısıyla da bir tarafıyla baktığımızda, normal mahkemelerimizin iş yüküne baktığımızda, diğer taraftan konunun uzmanlık isteyen bir konu olmasından baktığımızda hâkimlerimizin bu konularda karar verme şansı yok arkadaşlar. Ama bir anlamıyla böyle bir yetkiyi veya karar mekanizmasını böyle bir biçimde devretmiş oluyoruz.

Buna benzer konular var ama herhâlde bu akşam bunların hepsini konuşacağız.

Benim sürem bitmek üzere. Son birkaç cümleyle bitireceğim ama Sayın Başkan, bir dakika kullanayım ben de.

BAŞKAN - Buyurun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben aslında şunu demek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim.

Önemli kelime burada bence "özerklik." Eğer bu Kurum özerk olsaydı, samimi olarak söylüyorum, ben bu değişikliklere "hayır" demezdim ama biliyorum ki bu Kurul şu anda 7 üyesiyle Cumhurbaşkanı tarafından atanmış bir kuruldur ve bu Kurulun bağımsız davranmasının maddi temeli yoktur. Dolayısıyla da ben bir vatandaş olarak, bir vekil olarak şunu söyleyebilirim ki böyle bir kurumun aldığı kararlar benim gözümde Hükûmetin kendi tercihleri çerçevesinde alacağı iradi kararların bir uzantısı olacaktır. Ki bu, yasanın objektif olarak uygulanması gerekliliğini de ortadan kaldıran bir konudur. Dolayısıyla buna ben şahıs olarak da itiraz ettiğimi söylemek istedim.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)