| Konu: | Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 11.06.2020 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de denetleyici, düzenleyici özerk kurumlar 1990'larda kurulmaya başlandı ve geldiğimiz aşamada sistem değişikliyle beraber giderek bu kurumlar yavaş yavaş yok olmakta, terk edilmekte hatta Meclisin yetkileri bile alınmakta.
Rekabet Kurulu kurulmuş 90'larda ve amacı tekelleşmeye karşı kartellerin, olası firmaların veya birçok kurumun kendi arasındaki rekabetini önlemek, zor getiren tekellere karşı mağduru korumak; çok iyi bir şey, fakat geldiğimiz aşamada Rekabet Kurumu giderek kendi yetkilerini neredeyse devredecek.
Geneli üzerinde konuşmalar yapıldı birinci bölümle ilgili konuşmalar yapıldı, Sevgili Katırcıoğlu benim konuşacağım 1'inci maddeyle ilgili bir açıklamayı da yaptı. 1'inci madde dediğimiz aslında bu yasanın 4'üncü maddesi ve 5'inci maddesini içermektedir. Bu yasada bir mal ve hizmet alım satımında bütün mağdurları korumak için, herhangi bir boykotu korumak için, herhangi bir rekabeti, fiyatı korumak için, olası boykotu engellemek için, tekellerin yapacağı şeylerden mağdur olmamak için bir önlem getirmiş ve bir muafiyet yetkisi vermiş kurula çünkü bazı mağdurları da korumak lazım. Şimdi, kurul ne yapıyor? Bu muafiyet yetkisini alıyor, mahkemelere devrediyor. Türkiye'de bir taraftan Hükûmet mahkemeler yetmiyor, mahkemeler olamıyor, mahkemelerin uzmanlığı lazım, yeni mahkemeler açılması lazım diyor. Dosyalar birikiyor. Vatandaş bir dosyayı gönderdiğinde nelerle karşılaşıyor? Bunları kısaltmak için çaba harcanırken şimdi tekrar bu getiriliyor. Peki, ne olacak? Mahkemelerin Türkiye'deki durumu belli. Mahkeme bir karar alamayınca kalkacak, bilirkişiye verecek. Bilirkişi bir karar aldıktan sonra mahkeme karar verdiğinde Rekabet Kurulu kendisindeki yetkiyi mahkemelere vermiş oluyor. Peki, bütün bunların hepsini ele aldığımızda, normalde bu kurulun daha özerk, daha denetleyici olması gerekirken artık direkt Cumhurbaşkanı tarafından atanan kişiler tarafından özerkliği, denetleyiciliği yok edilmekte, başka bir yere devredilmekte.
Arkadaşlar, bir diğeri -burada muafiyetle ilgili tartışmamızda- bu yasa getirildiğinde olay neymiş? Avrupa Birliği müktesebatına uyum için bu getiriliyor. Ya, demezler mi size "Bu Avrupa Birliğine uyumu işinize gelince ne güzel allandırarak pullandırarak, ballandırarak anlatıyorsunuz, işinize gelmeyince de 'Takmıyoruz.' diyorsunuz?"
Bakın, bu yılın, 2020 yılının ilk başında Avrupa Parlamentosunun Dışişleri Komisyonunun ilk yaptığı ziyaret Türkiye'ye; Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'yla, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yla, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, burada İçişleri ve Dışişleri Komisyonlarıyla görüştüler, siyasi partilerle görüştüler ve Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'le görüştüler -şu anda Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'ün yerine kayyum atandı- ve ne söylediler Türkiye'ye verdikleri mesajda? Dediler ki: "Türkiye'de hukukun üstünlüğü kalmamış. Avrupa Birliğiyle uyumda, siyaset ve hukuk konusunda çeşitli sıkıntılar yaşanmakta." Bir: Demokratik şekilde seçimlere giden bir ülkede kayyum atamaları, Avrupa Birliğinin ne müktesebatında ne yaşamında doğru bulunmuyor ve rekabet dediğiniz şey açısından da zaten uygun değil. Hiç oraya girmiyorum.
Bir diğeri: Gazetecilere ilişkin "Gerek Ahmet Altan'la ilgili, başka gazetecilerle ilgili alınan kararlara niye uyulmuyor?" Arkadaşlar, bu Mecliste, kürsüde çok konuşma yapmış olan ve siyaseten rekabetle baş edemediğiniz için bugün zindanda olan, cezaevinde olan Selahattin Demirtaş'la ilgili, 18'inci maddeyle ilgili bir karar aldı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, onunla ilgili konuşuldu. Şimdi, burada, Avrupa Birliğine uyum müktesebatından söz ediliyor. Ya, demezler mi "Bu, sizin işinize gelince hesabınıza geliyor, işinize gelmeyince gelmiyor." Önemli olan, siyasette, demokraside, insan haklarında bunu yapmak lazım. İş insanı Osman Kavala'yla ilgili karar alındı, mahkeme beraat verdi, mahkeme heyeti değiştirildi ve tekrar tutuklandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
NECDET İPEKYÜZ (Devamla) - Bütün bunlara gelince Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini, Avrupa Birliğini takmamak, işinize gelince "Biz Avrupa Birliğine uyum yasası çerçevesinde müktesebatta bunu yerine getiriyoruz..." Bunun karşılığı şudur: Sermaye söz konusuysa sermayeyle ilgili bir şeye kılıf uydurmak için -Avrupa Birliği de oluyor, uluslararası evrensel hukukta olabiliyor- başka şeyleri uygulayabiliyorsunuz ama siyaseten rekabet edemediğiniz kurumlara karşı, partilere karşı, medyaya karşı, sivil toplum kuruluşlarına karşı kötü uygulamaları çıkartıyorsunuz ve Meclisi de -onama- bir notere dönüştürüyorsunuz. Bu, kabul edilemez.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)