| Konu: | Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 11.06.2020 |
HÜDA KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Rekabet Kurumuyla ilgili yasanın 2'nci maddesi hakkında söz almış bulunuyorum.
Maddeyle ilgili ufak bir değinide bulunacağım. Rekabetin önemli ölçüde azaltılması testi uygulanırken işleme konu teşebbüslerin hâkim durumda olup olmadığı değil, uygulanan işlemin etkin rekabete olan etkileri göz önüne alınmaktadır. Bu noktada, rekabetin önemli ölçüde azaltılması testinin kullanılması vakaların değerlendirilmesinde kurulun takdir yetkisini de genişletmektedir. İşte bu nedenle de eğer bir birleşme veya devralma hâkim durum yaratsa veya hâkim durumu güçlendirse bile ilgili pazardaki rekabetin önemli ölçüde azaltılmadığı tespiti yapılarak işleme izin verilmesi de mümkün görünmektedir. Yani özerkliğini yitirmiş bir kurum olarak Rekabet Kurulunun değerlendirme ve takdir yetkisinin her iki yöne doğru genişletilmiş olması hükûmetlerin ellerinin, şirket birleşme ve satın alma konularında da etkili olacağı endişesini doğuracaktır.
Değerli arkadaşlar, sizler de takip ediyorsunuz, köylülerden tarlaya, esnaftan işçiye, işsizden çöplerden yemek toplayan hatta bulamayan hatta artık yemek toplayanlara kadar "Kredisini ödeyemeyen, borcunu ödeyemeyen esnaflara teşvik kredileri verilecek, destekler verilecek." dendiği hâlde "Bankalardan bizim belli bir limitimiz var, bunlar da tespit ediliyor." deyip de işçisinin maaşını ödeyemeyen, kirasını, kredisini ödeyemeyen küçük ölçekli esnaflar, daha geçtiğimiz hafta görüşmeler yapıp geldiğim, pek çok kesim var. Kesinlikle ne destek alabiliyorlar ne kredi alabiliyorlar ve insanlarımız, toplumumuz... Bakın, yıllardır diyoruz, can boğazda artık. Gerçekten çok vahim durumdalar ama her geçen gün, her geçen saat, AKP iktidarı sürecinde artık halkımız nefes alamaz hâle geldi arkadaşlar.
Bakın, "Türkiye uçtu diyorsunuz, ekonomi düzeldi." diyorsunuz sadece yandaş olan, bir avuç pastayı paylaşanların yükselmesinden başka Türkiye'nin öyle uçtuğu falan yok. İnsanlar artık sokaklarda artık yemek dilenciliği yapar hâle geldi. Türkiye'de görmediğimiz manzaraları görüyoruz. Ve geçtiğimiz günlerde yine bir video yayınlandı, mecburi askerlik yapan bir gencin içeride ırkçı söylemlerle neredeyse hem şiddete başvurulacak hem de linç edilebilecek noktaya nasıl geldiğini sizler de görmüşsünüzdür. Biliyorsunuz, sık sık asker ölümleri oluyor, sebepsiz ölümler oluyor, intihar diye açıklanan fakat işkence gördüğü raporlarla, ailesinin tespitiyle de ortaya çıkan askerlerimiz oluyor. Bunlarla ilgili gelen mesajlarda "Bizler çocuklarımızı askere nasıl gönderelim, bu uygulamalar nelerdir, nedendir, neden bu düzeltilmiyor? Bu zihniyet, bu pratik, bu uygulama... Evlatlarımıza niye orada insan gibi muamele yapılmıyor?" Bunların düzeltilmesi lazım; zihniyet, mevzuat, her neyse el atılması gerekmektedir.
Bir taraftan bakın, KHK'liler her gün sosyal medyada kendilerini duyurmaya, seslerini iletmeye çalışıyorlar. İnsanlar gerçekten intiharın eşiğindeler, sosyal güvence yok, iş bulamıyorlar. Her yerde; yurt içi, yurt dışı, sağlık, iş, çocuklarının okuluyla ilgili, en sıradan insani bir hakla ilgili bile KHK'li sicili karşılarına çıkıyor arkadaşlar.
Ve bir taraftan zaten 2'nci dalga başladı ülkemizde ve dünyada pandemiyle ilgili. Cezaevlerinin durumu yine ortada, yine bebekler... Yüzlerce bebek, binlerce kadın ve düşündükleri, eleştirdikleri için, sadece insani vatandaşlık vazifelerini yaptıkları için insanların binlercesi cezaevlerinde ve hâlâ biz bu Mecliste onlar için bir çözüm bulabilmiş değiliz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar.
HÜDA KAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Ve bir taraftan her gün yine devam eden kadın cinayetleri, tacizler, tecavüzler ve her gün sokaklarda ya da evlerinde öldürülmeye devam edilen kadınlar var. Çözüm? Hiçbir şey yok ama yaptıkları politikaların tamamı iflas eden iktidar yetkilileri varsa yoksa "Terör, terör, terör" diye saldırmaya gayret ediyorlar. Siz, kadınların cinayete kurban gitmesini önlemeye çalıştınız da size herhangi bir örgüt mü engel oldu? Siz aç kalan insanlara sosyal statü, iş, ekmek buldunuz da size bir terör örgütü mü engel oldu? Siz özgürlüklerin, barışın, huzurun önünü açtınız da hangi terör örgütü size engel oldu?
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Terörün kendisi önünde engel.
HÜDA KAYA (Devamla) - Yaptığınız beceriksizlikleri hiçbir kılıfla örtemezsiniz, hiçbir kutsalı istismarla örtemezsiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Terörün kendisi barışın önünde engel.
HÜDA KAYA (Devamla) - Öyle, Diyanetin arkasına, bayrağın arkasına, başörtüsünün arkasına, Allah'ın, kitabın arkasına saklanarak hiçbir beceriksizliğinizi örtemeyeceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Yok, saklanmıyoruz, saklanmıyoruz. Saklanmıyoruz, gayet becerikliyiz.
HÜDA KAYA (Devamla) - O kadar aşikâr ki; iktidar tükendi, politikaları iflas etti, kendi de uçurumun dibine yuvarlandı, halkı da uçuruma yürüttü ve izah edemediği noktada sadece saldırmakla kendini, başarısızlıklarını örtmeye çalışıyor. Ama iflas gün gibi açık; beceriksizlik, başarısızlık gün gibi açık. Artık ülkeyi yaşayamaz, nefes alamaz hâle getirdiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Beş dakika yedi dakika oldu ya.
HÜDA KAYA (Devamla) - Bu ülkeye, bu halka en büyük iyiliğiniz çekip gitmek olacak.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)