| Konu: | Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 11.06.2020 |
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Suudi Arabistan'dan, Kuveyt'ten, Sudan'dan, Bahreyn'den ve daha birçok ülkeden Türkiyeli işçilerin sesleri yükseliyor.
Hatay'da geleneksel ayrımcı politikalardan dolayı doğru düzgün bir fabrika kurulmadı, doğru düzgün istihdam alanları yaratılmadı. Adana, işçilerin iş bulmak için göç ettiği bir kent iken şimdi işçi göçü veren bir kent konumuna gelmiş durumda. Tarım işçilerinin bu yılki yevmiyesi 52 TL olarak belirlenmiş. İşte, hâl böyleyken, Türkiye'de yaşayan Arap nüfusunun önemli bir bölümü, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşamlarını idame ettirmek, ailelerinin geçimini sağlamak için işe giderler; bu, 1970 senesinden bu yana böyledir. Fakat bu işçilerden hiç kimsenin haberi yoktur, bu ülkenin haberi yoktur bu işçilerden; ta ki şu an 128 işçi kardeşimiz, Covid-19'a yakalanana kadar. Ve şu anda o kadar kötü koşullarda yaşamaktalar ki yurt dışında, her bir evde 8-10 kişi yaşamak durumundalar.
Şu anda, hayatını kaybeden Umut Arpacı -yaklaşık üç haftadır Suudi Arabistan'da cenazesi bekletiliyor, Türkiye'ye getirilemiyor- Kerim İntizamoğlu, Mehmet Oduncu; yani, şu anda Türkiye'ye getirilmesi beklenen 3 cenaze var ve bununla ilgili hiçbir girişim yapılmıyor. Zeynel Nehir, Mithat Sürmeli oldukça ağır hastalar ve bunun yanı sıra 128 yurttaşımız, şu an bir an önce Türkiye'ye gelmeyi bekliyor. Yine, bunun yanı sıra binlerce yurttaşımızın bize ve birçok milletvekiline de geldiğini biliyorum; bu listelerin Dışişleri Bakanlığına, Sağlık Bakanlığına da ulaştırıldığını biliyorum ama bu manada hiçbir çalışma yapılmadı.
Bakın, pandemi günlerinde Suriye'nin içindeki demografik yapıyı değiştirmek için onlarca, yüzlerce otobüsle "Pandemide evde kal." dedikleri dönemlerde insanları Kuzey ve Doğu Suriye'ye taşıyabildiniz. Ama şu an, yurt dışında bekleyen binlerce işçimizi Türkiye'ye getirmeyi bir türlü akıl edemiyor, bir türlü bu konuyu kendimize iş gibi görmüyoruz, "Burada karantina yerimiz yok." diyorsunuz. Türkiye 6-7 bin işçiye karantina yeri bulunmayacak bir ülke midir? Bunu, varın pandemiyle mücadeledeki puanınızı buradan almanızı öneriyoruz.
Evet, değerli milletvekilleri, önümüzdeki hafta 15-16 Haziran yani büyük işçi direnişinin yaşanmasının 50'nci yıl dönümüdür. İşçinin emeğini yok sayan, daha çok kâr elde etmek dışında hiçbir amacı olmayan, işçinin canına kıyan, sermayeyi ve muhamisi olan iktidara karşı işçiler, elli sene önce 15-16 Haziranda büyük tarihî bir direnişe imza atmışlardır. Ben buradan 15-16 Haziran işçi direnişini selamlıyorum.
İşsizliğin, yoksulluğun, açlığın, güvencesizliğin, ücret ve hak gasplarının bu kadar artmış olduğu bu dönemlerde özellikle pandemi günlerini Allah'ın lütfu sayan iktidar, bir yandan "Evde kal." dedi, bir yandan işçiyi üretime gönderdi, "Sen üret." dedi, çünkü senin canının bir kıymeti, bir önemi yok ve şu günlerde Cumhurbaşkanı "istihdam paketi" "tamamlayıcı emeklilik" diyerek işçinin kıdem tazminatına bir kez daha göz dikmiştir. İşverenin işçiyi işten çıkarmasının önünü açan, bu bariyeri ortadan kaldıran ve işçiyi savunmasız bırakan, haklarını gasbeden bu hukuk dışılığın, vicdansızlığın asla bu Meclisten geçmemesi gerekiyor.
Corona günlerinde emeğin ve bilimin önemi çok daha fazla açığa çıkmıştır. Corona günlerinde sermayedarlar olmasa da işçiler bu ülkeyi, bu dünyayı ayakta tutabileceğini göstermiştir. Burada, bu ülkede ve dünyada halk sağlığını düşünmeyen iktidarlar olsa da gerçek bilim insanları insanlığın yaşama tutunması, insanlığın devam etmesi, bu dünyanın ayakta kalması için nasıl emek verdiklerini bu corona günlerinde bizlere defalarca gösterdiler ve buradan bir kez daha bu uğurda emek harcayan bilim insanlarına, yaşamımızı idame etmemize destek sağlayan bütün emekçi, işçi kardeşlerimize teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar efendim.
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Devamla) - Sermayenin sömürü çarkları büyüdükçe, tek adam rejiminin kılıcı bilendikçe, baskıcı rejimin zulmü arttıkça, darbe üstüne darbe yaptıkça, demokrasi, hukuk, insan hakları ayaklar altına alındıkça, çeşitli provokasyonlarla toplumu ve muhalefeti dizayn etmeye çalıştıkça ömrünüzü uzattığınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. Mazlumların, ezilenlerin ve sömürülenlerin burada bu Mecliste bulunan siyasi partilere rağmen tabanda nasıl mayalandığını eminim sizler de görüyorsunuz ve bu maya ki bu toplumu bu zulüm cenderesinden kurtaracak, sizlerden kurtaracak.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)