| Konu: | Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 98 |
| Tarih: | 11.06.2020 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Biraz nizam, biraz saygı, sadece bu, nezaket yani. Hani, buraya hepimiz milletvekili olup gelmişiz. Soyadlarını söyleyip buradan çocuklar gibi -çocuklar dahi yapmaz- gülerek dalga geçmek yani bilmiyorum kime yakışır bu Mecliste ama siz kendinize yakıştırıyorsanız diyecek bir şey yok.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu saatte burada neden konuşuyoruz? Rekabet Kurulu için mi? Hayır, bir yudum adalet için. Yani devam ediyoruz, her maddede önerge veriyoruz, neden yapıyoruz bunu? Gerçekten bir yudum adalet için. Arkadaşlarımız konuştu, hepimiz farklı haksızlıkları anlatıyoruz bu ülkede olan. Evet, vekillikleri düşürüldü arkadaşlarımızın ve onu öyle görüyorsunuz ki, sanki hani olağan, rutin bir şey olabilir, hani bu da oldu, olsun geçsin gibi... Hayır, böyle değil. Yani ben daha önce de söyledim "Grup Başkan Vekilliğim döneminde 11 arkadaşımızın vekilliği düşürüldü ve buna maruz kaldım." diye. Şimdi, gene aynı şekilde 3 milletvekilimizin vekilliği düşürüldü. Yani biz demokrasi oynuyor muyuz yoksa gerçekten buna ulaşmaya mı çalışıyoruz? Biz vallahi ulaşmaya çalışıyoruz, bütün samimiyetimizle ulaşmaya çalışıyoruz. Ne kadar bizi her seferinde kriminalize etmeye çalışsanız da başka bir şey anlatmaya çalışıyoruz.
Şimdi ben, sadece bizden değil, başka bir adalet hikâyesi anlatmak istiyorum: Avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal'ın bir yıllık tutukluluklarının ardından çıkarıldıkları 10 Eylül 2018'deki ilk duruşmada mahkeme heyeti oy birliğiyle tahliyelerine karar verdi, tüm avukatların tahliyesine karar verdi. Peki, mahkemenin verdiği tahliye kararının üzerinden on saat geçtikten sonra ne oldu dersiniz? Savcılık karara itiraz etti. Yeni dönemin işkencesi budur. Eski dönemlerde daha fazla fiilî işkence olabilir, ben 12 Eylülü de yaşamış ya da 1990'ları da görmüş bir insanım ama bugün, fiilî işkenceye de dönüldü fakat fiilî işkencenin dışında başka bir işkence var bu ülkede, tutukluluk hâli; at içeri, ne kadar kalacağı belli olmasın ya da serbest bırak, hemen ardından, belki daha cezaevinden çıkarken itiraz edilsin ve tekrar içeri al. Bu, ciddi bir psikolojik işkence de aynı zamanda. Evet, mahkeme heyetine kararın geri aldırılması yeterli görülmedi, karardan hemen sonra mahkeme heyeti yerine başka bir heyet atandı ve bu daha önceki heyetin tüm üyeleri de başka başka yerlere sürüldü. Sonra ne oldu? Bu heyet duruşmalarda dosya içeriğinin tartışılması taleplerini reddetti. Avukatlar yargılanıyordu yani isyan ettiler ya "Biz tartışmak istiyoruz, kendimizi savunmak istiyoruz." diye. Hayır, mütalaa vermesi için savcı dahi zorlandı; 2 kere müzekkere gönderildi savcıya "Mütalaa ver." diye, zorlandı. Kabul etmeyince başka bir savcıdan mütalaa alındı. Ve mahkeme, sadece itirafçı sanıklar, gizli tanıklar dinlenerek toplamda yüz elli dokuz yıl ceza verdi bu avukatlara. Şimdi, bakın, ben samimiyetle söylüyorum, hani açlık grevi zaten onaylanacak onaylanmayacak diye tartışılacak bir şey değildir belki. Ben bir eylem biçimi olarak onaylamam ama tarihte görülmüştür yani İrlanda'da Bobby Sands cezaevinde ölmüştür çünkü başka bir çıkışı olmadığı için yapmıştır bunu. Şimdi, avukatları -sevgili meslektaşım- Several Ballıkaya diyor ki -Halil Cibran'ın bir sözünü de hatırlatıyor ama- "Savunmaları olarak görev alan biz avukatlar yargılamada bu adaletsizliği, hukuksuz uygulamaları engelleyecek bir yöntem bulamadık." "Bulamadık." diyor ve "Ne yazık ki onlar da adalet talebini hayatlarını ortaya koyarak bulmaya çalışıyorlar ve duyurmaya çalışıyorlar." diyor ve ondan sonra Halil Cibran'ın bu sözünü hatırlatıyor: "Adalet için ölünür mü? İnsanın kendini savunmak için kendine kıydığı da olur." Çok acı bir şey çünkü bu ülke gerçekten...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyursunlar.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Yaşadığımız toprakların hiç yabancı olmadığı durumlar bunlar. Ama bu 2 arkadaşımızın, yakından da tanıdığım, genç, heyecanlı ve her haksızlıkta orada olmak isteyen bu 2 arkadaşımızın görüşlerine katılın, katılmayın, hiç önemli değil ama bu kadar adaletsiz bir yargı sürecinden geçen bu arkadaşlarımızın ölmesine izin vermeyelim. Sayın Adalet Bakanı, Sayın Başkan, sayın vekiller, sayın barolar, sayın avukatlar; bunu hep birlikte yapalım. Çünkü ondan sonra ne diyeceksiniz biliyor musunuz? Bugün size çok can yakmış bir başka savcıyı hatırlatmak isterim: Zekeriya Öz ve onunla ilgili çıkan bir haber, bugünkü haber. "Firari savcı Zekeriya Öz'ün 10 milyon doları aşan hesabı ortaya çıktı." Şimdi, bu yargılamaları yapan savcılar, hâkimler nasıl anılacaklar? Bir başka Zekeriya Öz mü yaratmak istiyorsunuz? Yapmayın bunu. Herkes adalete erişmek istiyor bu ülkede.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Evet, bir yudum adalet için, buna ses olmak için gecenin bu saatinde burada konuşuyoruz ve hepimiz gerçekten halkın oylarıyla geldik buraya. Yani buna birazcık itibar edelim ya. Gerçekten buna birazcık...
Gözlerim dolacak... Hoşçakalın. (HDP sıralarından alkışlar)