| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 17.06.2020 |
KEMAL PEKÖZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanunun 1'inci maddesi üzerine grubum adına söz aldım, saygıyla selamlıyorum.
Maddeyle, Vakıf Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Anonim Şirketinin diğer kamu bankaları ve bunlara bağlı ortaklık iştiraklerine Kamu İhale Yasası'ndan muaf olma hakkı tanınmak isteniyor. Bu anlaşılabilir bir şey gibi görünmekle birlikte benzeri düzenlemeler, istisnalar kural hâline getirilmekte ve dolayısıyla da biz bu maddenin tekliften çıkarılmasını istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, günlerdir HDP'nin demokrasi için hep beraber yürüyüşü tartışılıyor. "Niçin yürüyorlar?" diye soruyorlar; arkadaşlarımız dünden beri, niçin yürüdüğümüzü söylediler. Şimdi, konunun başka bir cephesine bakacağız. Demokrasinin olmadığı bir yerde işsizliğin de ne duruma geldiğini anlatmak için bu konuyu alacağım ve dolayısıyla işsizler için de yürüdüğümüzü ifade etmeye çalışacağım.
Şimdi, TÜİK'in açıklamalarını dinliyoruz: "13,6'dan 13,2'ye işsizlik düştü." diye ifade ediyor çünkü TÜİK farklı argümanlar kullanıyor. Özellikle, istatistiğin yapıldığı günden geriye doğru son dört haftalık süreyi alıyor, bu dört haftalık süre içerisinde iş arayanları ancak kayıtlara alıyor. Oysaki, Türkiye'de özellikle bu son dönemlerdeki salgın dönemi nedeniyle çok sayıdaki insan ücretli ya da ücretsiz izne çıkartıldı, kısmi çalışma ödeneğinden yararlanmak için ayrıca işlemler yapıldı, bunların hiçbirisi iş arıyor gibi görünmediği için de işsiz sayılmıyorlar. Oysaki, DİSK'in ILO'yla birlikte, ILO'nun değerlerini kullanarak yaptığı istatistiklere göre işsizlik oranı özellikle son dönemlerde 13 milyona çıkmış durumda, daha önce 4 milyon küsur görünüyordu ama gerçek işsizlik 9 milyon civarındaydı, 13 milyon 385 bine çıkmış durumda. Yani, 33 milyon aktif nüfus düşünüldüğünde yüzde 39'u işsiz kalmış durumda ama Türkiye'de istatistiklere baktığımız zaman sanki böyle bir şey yokmuş ve insanlar yeniden iş sahibi olmuş gibi görünüyorlar. Geçen sene hatırlarsanız Maliye Bakanımız açıklama yaptığında 2,5 milyona istihdam yaratacaklarını söylüyorlardı ama tam tersi, 2,5 milyon yeni işsiz yaratılmış oldu. Dolayısıyla söylenenden 5 milyon daha geriye gidilmiş oldu.
Değerli arkadaşlar, şubat ayında 119 bin kişi işsizlik ödeneğine başvurmuş, oysa bu bir ay sonra 221 bine çıkmış, başvuruların kapsamı da 2 milyon 700 bine ulaşmış, işsizlik oranı buna rağmen düşmüş gibi görünüyor. Şimdi, işsizlik oranları niçin düşmüş gibi görünüyor, daha doğrusu niçin gösteriliyor? Çünkü yapılması gereken, üretime yapılması gerekirken, Türkiye'de son dönemlerde özellikle banka kredileri kullanılarak 2 sektöre, otomotiv ve inşaata alan açılmaya çalışılmaktadır.
Türkiye'de bankaların borçluluk oranları kendi varlıkları üzerinden yaklaşık olarak yüzde 60'a ulaşmış durumda. Bunun yüzde 44'ü de kamu bankalarına ait. Şimdi, yüzde 8,5'la mevduat toplayan bankaların yüzde 7'yle kredi veriyor olmasının sonuçlarını önümüzdeki dönemde hep beraber göreceğiz. Çünkü üretime herhangi bir yatırım yapılmıyor. Sadece inşaata ve otomotiv sektörüne yatırım yapılıyor. Onun dışında iş alanları açılmadığı için de önümüzdeki dönemde işsizlik çok daha fazla artacaktır. İşsizliğin bu kadar arttığı, yatırımsızlığın bu kadar geliştiği bir alanda da insanların demokratik haklarını kullanmaları maalesef her gün zorla, baskıyla biraz daha engellenmeye çalışılıyor ve onun üzerinde oyunlar oynanmaya çalışılıyor.
2002'de iktidara geldiğiniz zaman, AKP iktidara geldiği zaman yeni doğan bir çocuk 1.800 dolar borçlu olarak doğuyordu, bugün yeni doğan bir çocuk 6 bin dolar borçlu olarak dünyaya geliyor. Tıpkı hastanelere, 10,5 milyar maliyeti olan hastanelere yirmi beş yıl, otuz yıl içerisinde 90 milyar ödeneceği gibi, ciddi bir borç yükü altına insanlar sokulmuş oluyor. Sadece bugünümüzü değil, yarınımızı, öbür günümüzü, daha öbür günümüzü de böylece borçlandırmış, borç altına sokmuş oluyorsunuz.
İşsizlik oranları da gün geçtikçe, her gün biraz daha artacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
KEMAL PEKÖZ (Devamla) - 510 bin esnafın, yanında çalışan insanlarla birlikte işsiz kaldığı bir ortamda işsizliğin düştüğünü söylemek ancak ve ancak abesle iştigaldir. Siz borçlanarak, yüksek faizlerle borç alarak ve düşük faizlerle de içeride krediler kullandırarak birnevi elin ağzıyla çorba içmiş oluyorsunuz. Elin ağzıyla çorba içtiğiniz zaman da bazen ağzınız acıyla yanar, bazen tuzlu bazen de tuzsuzlukla karşı karşıya kalırsınız. Bunlardan vazgeçin; yatırıma, üretime ve üreticilere öncelik verirseniz ancak Türkiye'yi o zaman düze çıkarmamız mümkün olur.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)