| Konu: | Şırnak ili Silopi ilçesinde şehit düşen 4 işçiye Allah'tan rahmet dilediğine, Birleşmiş Milletler 75'inci Genel Kurul Başkanlığına seçilen TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Volkan Bozkır'a başarı temenni ettiğine, milletin temsilcisi olan milletvekillerinin şiddetle karşılaşması durumunda ilk önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin karşı durması, demokrasiye ve siyasete sahip çıkılması, devlette görev yapanların milletin birliği ve bekasıyla ilgili sözlerinde dikkatli olması gerektiğine, gazetecinin yazdığından, vekilin milletinden, çalışanların da emeğinden sorumlu olduğuna ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 102 |
| Tarih: | 18.06.2020 |
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Şırnak'ta şehit düşen 4 kardeşimize Allah'tan rahmet diliyor, yakınlarına tekrar başsağlığı diliyorum.
Birleşmiş Milletlerde yeni görevine atanan Volkan Bozkır'a bundan sonraki görevinde başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisinde insanlarımızın oylarıyla gelen ve milletvekili seçilen hiçbir kardeşimize, Türkiye'de yaşayan, sözünü söylemek isteyen hiçbir insana şiddet uygulanması taraftarı değiliz. Özellikle milletvekilleri, milletin temsilcileridir. Milletin temsilcisi olan milletvekillerinin şiddetle karşılaşması... Üstelik de bu emniyet güçleri tarafından yapılıyorsa bunun karşısında önce Türkiye Büyük Millet Meclisinin durması gerekir.
Değerli arkadaşlar, bu Meclisin çatısı, ülkenin siyasi zeminidir, demokrasinin beşiğidir. Hepimizin demokrasiye, siyasete sahip çıkması gerekir. Ancak o zaman uzlaşıyla, ancak o zaman güç birliğiyle, birlikte ülkemize, milletimize, bayrağımıza sahip çıkarız. Onun için, kürsüye çıkan milletvekili arkadaşlarımızın Türkiye'nin gündeminden uzak söylemleri milletimizi üzüyor. Onlar, gerçekten, oturdukları yerde, yaşadıkları ortamlarda, televizyon kanalını açıp da "Milletvekilleri bizim geleceğimizle ilgili nasıl bir karar alacaklar?" diye bekliyorlar. Onların, kendi geçimleriyle ilgili, çocuklarının hayatlarıyla ilgili, yarın sabah yiyecekleri ekmekle ilgili kaygıları var. Onların bu kaygıları varken Türkiye Büyük Millet Meclisinde özellikle iktidara mensup kişilerin hamasetle, hâlâ bazı duygularımızı istismar ederek gündemin dışında yaptıkları konuşmalar doğru değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - İktidar onların elindedir. Buradan çıkartmak istedikleri yasaları rahatlıkla çıkartabiliyorlar. O yüzden hangi yasayı çıkartmak istiyorlarsa çıkartsınlar. Bunu sebep-sonuç ilişkisi kurmadan yapsınlar ama önce milletimizle ilgili yasalara da dikkat etsinler, onların dertlerine de çare olmaya çalışsınlar.
Devlette görev yapan insanlarımız milletimizin birliği ve bekasıyla ilgili kendilerini ifade ederken sözlerine dikkat etmelidir. Gazeteci görevini yapacak, milletvekili görevini yapacak, işçi alın terinin karşılığını alacak; gazeteci yazdığından sorumludur, vekil milletinden sorumludur, çalışan insanlarımız emeğinden sorumludur. Hedef gösteren bir Bakan olmaz. Eğer bir gazetecinin yazısını siz beğenmiyorsanız, yanlış gördüyseniz onu tekzip etme hakkına sahipsiniz, daha fazlası, "Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir." diyorsanız, o zaman gidersiniz dava açarsınız fakat gidip de siyasi parti liderlerini, insanlarımızı, işçiyi, vatandaşımızı, gazeteciyi tehdit eden sözler kullanamazsınız, onları hedef hâline getiremezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ederim.
Bu sizin göreviniz değildir; sizin göreviniz, Türkiye Cumhuriyeti'nde kendi görevinizi layıkıyla yapmak ve milletimize sahip çıkmaktır. Ne demek bir gazeteciyle ilgili "Bu namussuzdur, bugünden sonra da bu namus düşmanını kim muhatap alırsa gözümde aynı namussuzluğun ortağıdır." demek? Sen hem Emniyetten hem Jandarmadan sorumlu olacaksın, kendine "Bakanım." diyeceksin ama gazeteci kendi fikrini yazdı diye onu "namussuz" olarak nitelendireceksin. Hiçbir insana bu şekilde yakıştırma yapmak kimsenin haddi değildir. O yüzden, vazifeni yapamıyorsun, milleti sokağa döküyorsun, salgınla yüz yüze bırakıyorsun; insanları tehdit ediyorsun, Müyesser Yıldız'ı tehdit ediyorsun, cezaevinde tutulmasını sağlamaya çalışıyorsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Teşekkür ederim.
Gazeteciyi tehdit ediyorsun ama görevini de layıkıyla yapmaktan âcizsin. İstifa ediyormuş gibi yapma, istifa ediyormuş gibi, sonradan vazgeçiyormuş gibi milletin duygularıyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin itibarıyla daha fazla oynama, istifa et. Senin yerine gelecek, Türkiye Cumhuriyeti'nin yetiştirdiği çok evlatlar vardır, onlar layıkıyla görevlerini yaparlar. (CHP sıralarından alkışlar)