GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:102
Tarih:18.06.2020

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Kanun teklifinin son maddelerine yaklaştık. Tabii, burada yaptığımız çalışma halkımızın ihtiyaçlarını ne ölçüde karşılıyor, bunu da sizlere sormak istiyorum. Görüyoruz ki Meclisin uzun bir çalışma arasından sonra buraya getirilen çalışmalar halkımızın beklentilerinin bir hayli uzağında. Bu da bize bir kez daha gösterdi ki coronavirüs salgını sonrasında hepimizin övgüyle bahsettiği sağlık çalışanlarının birtakım beklentilerini karşılamak varken karşımıza ilk olarak bekçi yasası, daha sonra Anayasa'ya aykırı şekilde, hukuka aykırı şekilde milletvekillerinin milletvekilliğinin düşürülmesi geldi ve şimdi, biraz önce de bir örneğini yaşadığımız üzere, tütün satımı sonrasında üç yıl hapis gibi halkın beklentilerinin uzağında bir yasama çalışmasını görüyoruz. Tabii, bu da artık AK PARTİ iktidarının halktan koptuğunun, milleti artık yönetemediğinin bir göstergesi. Burada bu yasama çalışmalarını yapacağımıza keşke hayatları pahasına hizmet veren sağlık çalışanlarının isteklerini karşılamış olsaydık. Bakınız, sağlık çalışanları neler bekliyor?

Öncelikle, tabii, hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Hâlen tedavileri devam eden vatandaşlarımıza ve sağlık çalışanlarımıza acil şifalar diliyorum. Pek çok sağlık çalışanı bu süreçte hayatını kaybetti ve -dün de bahsetti arkadaşlarımız- bazı meslektaşlarımız, "Çocuklarıma bakarsınız değil mi?" diyerek, gözleri açık bu dünyadan göçüp gittiler. Bakın, geride onların dul eşleri kaldı; yetim, öksüz çocukları kaldı. Keşke bu sağlık çalışanlarının çocukları için, eşleri için burada bir şeyler yapabilseydik, keşke onlara yönelik bir yasama çalışması yapabilseydik. Bakın, onlar neler istiyorlar: Hayatını kaybeden sağlık çalışanlarının yakınları, çocukları, eşleri kaybettikleri yakınlarının hiç olmazsa "sağlık şehidi" olarak kabul edilmesini istiyorlar. Çok zor bir şey değil, keşke burada o yasama çalışmasını yapsaydık. Yine, herkes evdeyken meslekleri gereği çalışmak durumunda kalan sağlık çalışanları hastalandılar. Keşke hastalanan sağlık çalışanları için coronavirüsü bir meslek hastalığı olarak kabul edecek yasal düzenlemeleri burada yapabilseydik. Yine, tüm partilerin seçim öncesi söz vermiş olduğu -başta hemşireler, polisler, din görevlileri olmak üzere- 3600 ek göstergeyi burada kabul etmiş olsaydık, ona yönelik yasama çalışması yapmış olsaydık ve yine, keşke sözleşmeli çalışan, 4/B statüsünde çalışan sağlık çalışanlarımıza kadro verecek çalışmayı burada yapsaydık. Hatta, atanmayı bekleyen 620 bine yakın sağlık çalışanının da atamalarını burada yapabilecek çalışmaları keşke göstermiş olsaydık. Yine, Sayın Sağlık Bakanının, salgının başlangıcında sağlık çalışanlarına vermiş olduğu bir söz var. Tüm sağlık çalışanlarına yüzde 100, tavandan ek ödeme yapılacağı sözü vermişti Sayın Bakan. Maalesef bu da gerçekleşmedi ve sağlık çalışanları arasında ayrımcılık yapıldı ve çalışma barışı bozuldu. Keşke verilen bu sözün gereği de yerine getirilmiş olsaydı.

Özetle, vatandaşlarımızın beklentileri yönünde bir çalışma yapmamız gerekirken vatandaştan bir hayli uzakta çalışmaları burada yapmak durumunda kaldık mevcut iktidarın sayesinde. Halktan kopmuş, milletle bağı kalmamış, 5 maskeyi dahi dağıtmayı başaramamış bir iktidarla maalesef karşı karşıyayız.

Salgın sürecinde de bürokratından valisine, belediye başkanından Genel Başkanına kadar halktan kopukluğun pek çok örneğini hep birlikte yaşadık. Hatırlatmak istiyorum: Bakınız, İstanbul'da "Açım, evde nasıl kalayım?" diyen bir vatandaşımıza Sosyal Hizmetler Müdür Yardımcısı "Geber!" diyebilecek noktaya gelmiştir. Yine, Zonguldak'ta hayatları pahasına hizmet vermek isteyen sağlık çalışanlarına "Kendilerini koruyamadılar ve onların yüzünden vaka sayısı arttı." diyebilen bir Valiyle karşı karşıya kaldık. Yine, benim kendi ilim Balıkesir'de "İşsiz güçsüz EYT'lilere maske mi vereceğim?" diyebilen bir Belediye Başkanıyla karşılaştık. Yani şunu söylemek istiyorum: Ta ki bürokratından belediye başkanına, valisine kadar tamamen halktan kopmuş, yönetmekten artık uzakta bir iktidarla karşı karşıyayız. Hatta bakın, iktidarınız, başlangıçta salgını nasıl yönetti?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.

FİKRET ŞAHİN (Devamla) - Salgın başlarken ilk aldığınız önlem şu: Ev kredisi limitlerini yükseltmekle başladınız, uçak biletlerinin KDV'lerini indirmekle başladınız, daha sonra da sokağa çıkma yasağı ilan ettiniz. Salgını bitirirken de güya -yani sizin tabirinizle söyleyeceğim, bitmedi gerçi ama- efendim, Türkiye Büyük Millet Meclisini açmadan AVM'yi açtınız. Şöyle söylemek istiyorum: Siz özünde bir AVM iktidarısınız, artık halktan kopmuş durumdasınız, artık ülkeyi yönetemiyorsunuz. İşte, bu gördüğümüz çalışmalar da sizin yönetimden ve halktan ne kadar koptuğunuzun bir örneği, bunu gösteriyor. İnşallah halkımız ilk seçimde bundan kurtulacak.

Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)