GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:102
Tarih:18.06.2020

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir salgın dönemini yaşıyoruz, ne zaman biteceği belli olmayan bir küresel pandemi. Tüm dünya bu pandemiyle uğraşıyor elbette, Türkiye'de de böyle bir salgın döneminde vatandaşlarımızın devletten beklentileri oluyor. Çünkü vatandaşlar, yurttaşlar olağan dönemde vergisini öder, yaptığı alışverişin tümünde bir vergi öder; kriz döneminde de devletin kendisine sahip çıkmasını ister çünkü devlet soyut bir kavramdır, krizde somutlaşır; o zaman bir beklenti hâline gelir.

Şimdi, böylesi bir dönemde tabloya bir bakalım; vatandaş gerçekten bu yaptığı yatırımların, vergilerinin karşılığını alıyor mu veya gelecekle ilgili endişesi devam ediyor mu? Türkiye'de pandemi döneminde yapılan yardımlara bakıldığında, mevcutta dörtte 1 diye tarif edilen, temel ihtiyaçlarını karşılayamayan vatandaşlara bile bir yardım yapılmadı; sadece 5,5 milyon insana üç ayda yapılan bin liralık ödeme dışında bir yardım yapılmadı. Ancak veriler bu kriz ne kadar devam ederse sıkıntının o kadar artacağını gösteriyor. Örneğin, işsizlik hissedilen oranıyla 10 milyonu bulmuş durumda. Örneğin, sanayideki daralma geçen yılın bu ayıyla mukayese edildiğinde yüzde 30 daralmış durumda, mobilyada yüzde 45'lerde, giyimde yüzde 60'ları bulmuş durumda. O anlamda, krizin daha da derinleşerek devam edeceği açık. Burada ne yapmak lazım? Öne çıkan sektörlere devletin destek vermesi lazım; birincisi sağlık, ikincisi tarım ve üçüncüsü de üretim ve onun içerisinde bulunan emek, emekçi yani. Eğer biz, bunlara yardım yapmayıp bunları istihdamda tutamaz isek o zaman, 1929 yılındaki büyük buhrandan daha büyük bir tehlikeyle, bir ekonomik krizle karşı karşıya kalacağız. Ancak baktığımızda, iktidarın yöntemi şu: İktidar, sürekli vatandaşını borçlandırarak bu krizi aşmaya çalışıyor. Son yapılan açıklamalarda dahi her açıklanan rakam krediye mahsus. Türkiye'de devletin on sekiz yıllık geçmişine baktığınızda, devletin borçlanma oranı on sekiz yılda 5,5 katına çıkmış ama vatandaş on sekiz yılda tam 100 kat daha çok borçlanmış. 2002 yılında vatandaşın bankaya olan borcu 6,6 milyar iken şu anda 650 milyarı bulmuş durumda, 100 katına çıkmış durumda. Vatandaşına şunu söylüyor iktidar: "Üretme, tüket." Sürekli bir tüketim ekonomisi üzerine kurmuş; bu tüketim ekonomisi toplumu üretimden, emekten kaçar hâle getirmiş, sıcak parayla ekonomi döner hâle gelmiş.

Yine aynı iktidar, kamunun tüm fabrikalarını ya kapatmış ya da kıymetli arsalar için şirketlere satmış. Yine aynı iktidar, Merkez Bankasının yedek akçesine bile göz dikmiş, onu genel bütçenin içerisine almış. Yine aynı iktidar, Varlık Fonunu kurmuş, daha güçlü bir yönetim sağlayayım diye tüm kârlı kamu kuruluşlarını bu Varlık Fonuna almış durumda, dün itibarıyla Turkcell hisselerini de aldı. Yine aynı iktidar, emekçinin parasına göz dikti, İşsizlik Fonu'nu genel bütçenin içerisine aldı. Yine aynı iktidar, 15 Temmuz şehitleri için toplanan paraya bile göz dikti. Aklınıza gelen tüm yatırımları maalesef, ya sermayeye aktardı, sermayedarlara ya da genel bütçenin içerisinde yok etti.

Şimdi de bir kıdem tazminatı tartışması var; adını daha böyle cafcaflı bir başlıkla yapıyor, "tamamlayıcı emeklilik sistemi" diye. Bu modelle aslında yapılmak istenen tek şey, diğer fonlarda olduğu gibi, işçinin kıdem tazminatını genel bütçenin içerisine almak. Yani bugüne kadar aldıklarının hiçbiri yeterli gelmemiş, şimdi de işçinin hakkına göz dikmiş durumda. Emeklinin alın teri, emeklinin son kalesi kıdem tazminatına bu Hükûmet, bu iktidar tenezzül eder mi? Bence eder ama ne işçiler onu affeder ne de Allah affeder.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

BURHANETTİN BULUT (Devamla) - Hemen bitiriyorum Başkanım.

Çünkü bu gidişatta şayet biz tekrar üretime dönemezsek, şayet işçileri, esnafı tekrar canlandıramazsak gelecekte Türkiye yine sıcak ekonomiyle, kırılgan ekonomiyle devam edecektir.

Burada bir başka önemli husus da şudur: Esnaflarımız için de ciddi bir sıkıntı var; üç ay boyunca kapattığımız esnaf şu anda kirasını karşılayamamakta, vergisini verememektedir. En azından işçinin kıdem tazminatına ve esnafın bu ödeme zorluğuna karşı gereken desteğin verilmesi gerektiğini ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)