GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/2201) esas numaralı Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnameleri ile Kamu Görevinden Çıkarılan Barış Akademisyenlerinin Görevlerine İade Edilmelerine İlişkin Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/81) münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:103
Tarih:23.06.2020

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnameleriyle kamu görevinden çıkarılan, kamuoyunda "barış akademisyenleri" olarak bilinen barış akademisyenlerinin göreve iade edilmesine dair verdiğimiz bir kanun teklifi üzerine söz aldım. Bu vesileyle, Genel Kurulu, ekranları başında bizleri izleyenleri ve özellikle de barış akademisyenlerini buradan saygıyla selamlamak istiyorum.

Sayın Başkan, bilindiği gibi, AKP, üniversiteleri özgür, düşünsel gelişimin ve bilimsel tartışmanın kurumları olmaktan çıkarıp fiilen oluşturduğu diktatörlüğe boyun eğen iktidar kurumları hâline getirdi. AKP iktidarı, bilim ve akademiye âdeta Hitler Almanyasının üniversitelere yönelik kırım operasyonundaki gibi yaklaşmaktadır. Mevcut hâliyle üniversiteler bilim yuvası olmaktan hızla uzaklaşmıştır. Eğitim ve bilim özgürlüğünün tamamen ortadan kaldırıldığı, üniversitelerin âdeta birer devlet dairesi hâline getirildiği yeni bir süreci yaşıyoruz. Üniversiteleri iktidarınızın birer arka bahçesine çevirdiniz. İktidar, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında ilan edilen OHAL'i bahane ederek, 11 Ocak 2016 tarihinde "Bu Suça Ortak Olmayacağız." başlıklı bildiriyi yayınladıkları gerekçesiyle barış akademisyenlerine yönelik Cumhurbaşkanından Hükûmete, YÖK'ten AKP'nin çamur medyasına kadar çok geniş bir yelpazede bir saldırı kampanyası yürüttü. Barış bildirisi imzacıları, düşüncelerinden dolayı ağır bedeller ödemiştir. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuzda ilan edilen OHAL'in tanıdığı yetkileri kötüye kullanan üniversite yönetimleri -siyasi iktidarın tasarrufları neticesinde- 406 imzacı akademisyeni KHK'yle kamu görevinden ihraç etti, 89'unu işten çıkardı, 72'si istifa ettirildi, 27'si zorla emekli edildi, 505'i hakkında da disiplin soruşturmaları yürütüldü, aynı zamanda tüm imzacı akademisyenler ceza davalarıyla karşı karşıya kaldı.

KHK'li akademisyenlerin neredeyse bütün yurttaşlık hakları elinden alındı. Hatta bir aklıevvel "Ağaç kabuğu yesinler." dahi diyebildi. Haklarında başlatılmış herhangi bir soruşturma veya açılmış bir dava olmaksızın bu kişilerin yurt dışına çıkışlarına izin verilmedi. OHAL KHK'leriyle akademisyenlerin mağdur edilmesi, AKP'nin bilim ve akademi üzerinde linç resminin bir göstergesidir.

Bilindiği gibi akademisyenlerin ihraç edilmesi ve üniversite üzerinde yaratılan baskı sonucunda Türkiye'de akademik iklime ve bilime ağır bir darbe vurulmuştu. AKP Hükûmeti, barış bildirisini -bazı ifadeler nedeniyle- imzalayan akademisyenleri ihanet içinde olmakla suçlamış ancak hem AİHM kararlarında hem de Anayasa Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere bunun düşünce ve ifade özgürlüğü olduğu belirtilmiştir hatta uluslararası hukuk özellikle bu tür düşünceleri koruma altına alır. Bu, demokrasinin en önemli kazancıdır.

Anayasa Mahkemesi, 26 Temmuz 2019 yani bir yıl önce, barış akademisyenlerinin başvuruları üzerine, ifade özgürlüğü ihlali olduğu düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda bir ihlal olduğunu kabul etmiştir ve Anayasa'nın 26'ncı maddesiyle güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti ve bu kararın bir örneğini yerel mahkemelere gönderdi. Yerel mahkeme, barış akademisyenlerinin tamamı hakkında şu ana kadar beraat kararı vermiş, değerli arkadaşlar, sadece beraat kararı vermemiştir, her akademisyene 9.150 TL de tazminat ödenmesine hükmetmiştir.

Anayasa'nın 153'üncü maddesi, Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğunu, bu kararların Resmî Gazete'de hemen yayınlandıktan sonra yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayıcı olduğunu söylemektedir. Kararın üzerinden geçen süreye karşın Anayasa'nın 153'üncü maddesinin gereği yapılmamış, siyasi irade bu konuyu gündemine almaktan özenle kaçınmıştır. Başka bir deyişle, bu davalarda anayasal sorumluluklar çerçevesinde kullanılan düşünce ve ifade özgürlüğüyle, insan hakları sert şekilde ihlal edilerek yaptırıma tabi tutulmuştur. AKP ise AYM kararlarını ihlal ederek suç işlemeye devam etmektedir.

Değerli arkadaşlar, Anayasa'yı ihlal suçu işleniyor şu anda. Yasama ve yürütme organlarının idare mahkemesi kararlarına uyması zorunda olduğu hâlde bu konuda atılmış henüz bir tek adım yok. AKP iktidarı, zaten on milyonlarca yurttaşın gözünde baskılar, hukuksuzluklar ve yolsuzluklarla özdeş hâle gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - Bürokrasinin sadece rejimin arzularını yerine getiren bir aygıta dönüşmesine izin vermeyelim, barış akademisyenlerinin görevlerine iade edilmesini sağlayalım. İmzacı akademisyenlerin kamudan ihraç edilmelerine neden olan bildiriye yönelik suçlamaların tamamı hukuken çökmüş durumdadır. Dolayısıyla bu kanun teklifini vermemizin nedeni Anayasa'nın, hukukun bir gereğidir.

Bu akademisyenlere verebileceğiniz kadar eziyet verdiniz, hâlâ vermeye devam ediyorsunuz. Bakın, yurt dışında kongrelere katılmalarını engellediniz, yurt dışında kıymetli üniversitelere gitme imkânları varken engellediniz. Bir yıl önce Anayasa Mahkemesi ihlal kararı vermiş ama siz ısrarla bu akademisyenleri görevine döndürmüyorsunuz. Gelin hep birlikte, bizim bu kanun teklifine destek verelim, bu konuyu gündemimize alalım ve bu barış akademisyenlerinin derhâl görevine dönüşlerini ve pasaportlarının üzerindeki tahditlerin kaldırılmasını, yine barış akademisyenlerinin maddi ve manevi haklarının...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayınız sözlerinizi.

MAHMUT TOĞRUL (Devamla) - ...tazmin edilmesi noktasında, bu KHK'deki ekli listedeki tablodan bu isimlerin çıkarılması noktasında bir adım atalım.

Dediğim gibi bu Anayasa Mahkemesinin bize yüklediği bir yükümlülüktür, bir sorumluluktur diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.Herkesi bu konuda, insanî bir duyguyla, bir an için düşünmeye ve buna destek olmaya çağırıyorum.

Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)