GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:104
Tarih:24.06.2020

CHP GRUBU ADINA AYHAN BARUT (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulumuzu sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Partimizin grup önerisi olarak verdiği "Çukurova'da tarımsal üretim ve sorunları" hakkında söz almış bulunuyorum.

Çukurova denilince, adam eksen adam bitecek verimli toprakları, edebiyatçıları, sanatçıları, şairleri akla gelir. Çukurova denilince tarımın başkenti Adana akla gelir. Adana'mız kuzeyde sırtını Toroslara dayamış, güneyde kucağını Akdeniz'e açmış, içerisinden Seyhan ve Ceyhan Nehirlerinin geçtiği ve hayat verdiği, bir yılda üç ürün alınabilen bereketli topraklar üzerine kurulmuştur. Ancak ne yazık ki son zamanlarda, son yıllarda, bereketi başına neredeyse bela olur hâle gelmiştir. Çukurova çiftçileri kan ağlamaktadır, Çukurova çiftçileri sizlere feryat ve sitemini yapmaktadır. Eğer Çukurova gibi bir bölgede, bölgemizde çiftçi kan ağlıyor ise ve zor durumdaysa diğer bölgelerdeki, örneğin İç Anadolu Bölgesi ve Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki çiftçilerin hâlini artık siz düşünün diyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemiz tarımsal üretiminin narenciyede yüzde 30'unu, soyada yüzde 65'ini, mısırda yüzde 20'sini, pamukta yüzde 10'unu, ayçiçeğinde yüzde 8'ini ve buğdayda yüzde 5'ini Adanalı üreticiler karşılamaktadır ve böylesine bereketli bir bölgede bu üreticilerimiz perişan hâldeler, çözüm üretin diye ağıt yakmaktadırlar. Bu çiftçilerimizin sesini artık duyun. Mısır'daki sağır sultan duydu ama iktidar duymadı ya da duyup da işine gelmedi.

Değerli arkadaşlar, üreticilerimizin kullandığı girdiler; mazottan gübreye, ilaçtan tohuma, elektrikten suya varıncaya kadar son iki yılda yüzde 200 oranında arttı ama üreticilerin maliyetleri, bu ürün maliyetinin altında kaldı. Hükûmetin yapmış olduğu yanlış ithalat politikalarından biri de turfanda olarak yetişen soğan ve patatesin üretim merkezi olan Adana'mızda hasadın başladığı dönemde Mısır ülkesinden on binlerce ton ithalat yapılmasıydı. Salgınla mücadele bahanesiyle de ihracatı yasakladılar. Tam da o günlerde bu kürsüde biz bu ithalatın yapıldığını ve yanlış olduğunu haykırmıştık. İktidar mensupları ise bizim ülkemiz için yapılmadığını söylemişti ancak ne yazık ki birkaç gün sonra tüm ürünlerin ülke sathında satışa geçtiğini, iç piyasada tüketildiğini görmüş olduk. "Peki, sonuç nedir?" derseniz, soğan ve patates elde kaldı, tarlada çürümeye terkedildi.

Yine, ülkemizin en erkenci karpuzunun yetiştiği Çukurova'da hasada ramak kala, bir hafta kalıncaya kadar "sınır ticareti" adı altında İran'dan karpuz ithalatı yapıldı. Ayrıca, depolarda on binlerce ton limon, ihracat yasağına takılarak çürümeye terk edildi, yeni hasat sezonuna hazırlanan taze limonun geleceği de tehlikeye atıldı.

Mayıs ayının ikinci yarısından itibaren bölgemizde oluşan mevsim normallerinin üzerindeki aşırı çöl sıcakları ve poyraz nedeniyle narenciye büyük bir zarar gördü, yüzde 80'lere varan hasar oluştu. Bu konuyla ilgili doğal afet ilan edilmesini istedik, doğal afet ilan edilmedi. Yerine TARSİM olarak... TARSİM'de, sıcak ve poyraz, teminat kapsamına girmedi. Son yapılan çalışmalar kapsamında TARSİM bu afetleri 2021 teminatına almayı kararlaştırmış olsa da narenciye üreticisinin 2020 yılındaki zararı yanına kâr kaldı.

Değerli milletvekilleri, önceden "Çukurova" ve "Adana" denilince herkesin aklına "beyaz altın" pamuk gelirdi. Stratejik bir ürün olan pamuk aynı zamanda ihracatımızın temelini oluşturan tekstil ve konfeksiyon sanayisinin de ham maddesidir. Ancak, son dönemlerde pamuk neredeyse yok olmaya mahkûm olmuş, eski Türk filmlerinde görebiliyoruz. Çiftçinin beyaz altını, "beyaz altın" diye bilinen pamuğu artık çiftçinin beyaz kefeni ve kara talihi hâline gelmiştir. Neden? Çünkü pamukta net bir şekilde ithalatçı konumdayız. Her yıl 500 bin tonun üzerinde bir miktarla, 1 milyar 200 milyon dolar civarında para vererek ithalat yapmaktayız. Ayrıca üreticilerimiz pamuğu maliyetinin altına satmaktadır. İki yıl önce pamuk fiyatı 4,5 lira iken son iki yıldır bu 3 lira ve 3 lira civarında, 3 liranın altında satılıyor. Pamukta uygulanan prim tutarıysa son üç yıldır 80 kuruş olup çok çok yetersizdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.

AYHAN BARUT (Devamla) - Öyleyse çare, prim tutarını artırmak; 1,5 TL'ye çıkarmak ve çiftçiye hasatla birlikte peşin ödenmesi. Buradan iktidara sesleniyorum: Çiftçinin sorunlarını çözün, borçlarını faizsiz erteleyin, yeniden destekler verin. Ama tabii ki nerede? Tarımın "t"sini bilmeyen, çiftçinin "ç"sini bilmeyen bir Tarım Bakanı var. Sorun çözmeyi bir tarafa bırakın, oluşan afetlerde bile çiftçisine "Geçmiş olsun." demiyor.

Bu salgın döneminde hepimiz şunu gördük ki tarım çok önemlidir. Elinizi yüreğinize götürün, üretime ve üretene destek olun diyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)