GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:105
Tarih:30.06.2020

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 216 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 25'inci maddesi üzerine sizlerle görüşlerimi paylaşacağım. Sizlerle görüşlerimi paylaşacağım diyorum ama aslında böyle bir yöntem yok çünkü yine bir torba kanunla karşı karşıyayız. Madde üzerinde görüşlerimizi paylaşabilmek için usulen bir önerge vermek zorunda kalıyoruz, bu da böyle bir önerge.

25'inci maddeyle ilgili birkaç şey söyleyeceğim ama ondan önce üç konu var özellikle paylaşmak istediğim. Profesör Doktor Haluk Savaş'ı kaybetmişiz. Emin olun bir kişi daha sizden alacaklı gitti. Öbür dünyada her iki eli yakanızda olacak binlerce kişi olacak, bunlardan bir tanesi de Haluk Hoca olacak. Haluk Hoca'ya "terörist" dediniz, Haluk Hoca'yı yargıladınız, Haluk Hoca beraat etti, aklandı, göreve iade etmediniz, göreve iade etmediğiniz gibi yurt dışına çıkmasını bile engellediniz. Aylarca tedavi göremedi ve sonunda "BİMER'e başvurun" dediniz, "Oraya başvurun." dediniz. Dokuz ay sonra yurt dışına tedaviye gidebildi ve tedavisinden sonuç alamadı, onu da kaybetmişiz, mekânı cennet olsun. Ama bir daha söylüyorum, emin olun öbür dünyada her iki eli de yakanızda olacak.

Şimdi, insan hakları ihlalleriyle ilgili bir sürü şey söylüyoruz, hak ihlallerini söylüyoruz, bakın çok somut şeyler söylüyoruz. Emin olun burada söylediğimiz şeyler hamasi şeyler değil. Bakın, işkencenin fotoğrafını paylaştık sizinle, bundan daha somut ne olabilir. Kaç tane vaka görülebilir işkencenin fotoğrafının paylaşıldığı? O kadar talihsiz bir iş yaptınız ki İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun Başkanını çıkardınız ve bu işkenceyi ona savundurdunuz bugün burada bu kürsüde. İşkenceyi savundu. İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunun Başkanı, valinin söylediğini tekrar etti. Ne dedi: İşte balkondan atlarken operasyon köpeği saldırmış da, şöyle olmuş da, böyle olmuş da, terör örgütü üyesi olmaktan aranıyormuş da... Nerede aradınız? Diyarbakır'da yaşıyor, herkes biliyor, saklanan birisi değil. Arkadaşımız, siyaset yapan, bizim yerel yönetimler kurulu üyesi olan bir arkadaşımız. Kaçıyormuş da, saklanıyormuş da, gecenin bir yarısında evini basıyorsunuz. En büyük insan hakları ihlallerinden birisi budur. Bakın, FETÖ döneminde biz ne diyorduk? Diyorduk ki: "Eğer sabah kapınızı çalan sütçü değilse, bilin ki o ülkede insan hakları ihlali vardır." Ya bırakın sabahı, gece saat on ikide ev basıyorsunuz, gece saat ikide ev basıyorsunuz, gece saat dörtte ev basıyorsunuz, her evin kapısını kırıyorsunuz istisnasız, otuz saniye beklemeden, sonra çilingirle o kapıyı yaptırıyorsunuz, daha önce de söyledim, size yakın kişilere oradan menfaat temin ediyorsunuz. Bu kadar büyük vicdansızlık olmaz.

Üçüncü şey barolar meselesiyle ilgili. Gerçekten yandaş sendika yarattınız, ben size bunu uzun uzun anlatabilirim. Burada aramızda milletvekili olarak bulunanlardan o yandaş sendikanın yöneticileri de var. Başka konfederasyonların başkanı da var burada. 40 bin üyeli bir sendika birkaç yıl içerisinde nasıl 1 milyon üyeli oldu? On üç yıl içerisinde 40 bin üyeye ulaşan bir sendika sizin iktidarınız döneminde birkaç yıl içerisinde 1 milyona ulaştı. İşte siz barolarla ilgili yapacağınız yasa değişikliğiyle tam olarak bunu yapacaksınız, yandaş baro oluşturacaksınız, yandaş baro. Ve sonra bunu hukuku savunan kurumlar olarak bize yutturmaya çalışacaksınız öyle mi?

Son olarak şu teklifle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Bakın, bilirkişilik kurumu gerçekten ciddi bir sorun yani sorun yaratan bir alan. Siz 2016 yılında yine bir yasa teklifi getirdiniz ve Bilirkişi Kanunu, çıktı fakat bu yasa bilirkişilik kurumuyla ilgili temel sorunları çözmedi. Neden? Çünkü yargıçların sırtında o kadar çok iş yükü var ki istemedikleri hâlde zaten dosyaları bilirkişilere gönderiyorlar. Karşıda bir yargıç var, yargıcın karşısında iki taraf var, her ikisinin de birer vekili var -avukat- ve o yargıç "bilebilecek bir kişi" diye dördüncü bir avukata dosyaları gönderiyor. Türkiye'deki bilirkişilik kurumu böyle yürüyor.

Ben size sabaha kadar bunun eksiklerini sayabilirim ve emin olun, buradaki hukukçu arkadaşlarımızın büyük bir bölümüyle de bu bilirkişiliğin eksikliği, sorunları konusunda ortaklaşabiliriz. Ama bu teklifin içerisinde sadece bir şeyi getiriyorsunuz bilirkişilikle ilgili. Ne, biliyor musunuz? Zar zor bilirkişiden bir rapor aldınız. O bilirkişi raporunu incelemek için süre verdiniz taraflara. Taraflar da o süre sonunda incelediler, ona karşı beyanda bulunacaklar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Bitiriyorum Başkan.

BAŞKAN - Buyursunlar efendim.

MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Şimdi diyorsunuz ki: Eğer bu süre içerisinde çözemezse yani hani diyeceklerini anlatamayacak durumdaysa iki haftalık süre daha vereceksiniz taraflara. Bu mudur yani? Bilirkişilik kurumunun Türkiye'deki en büyük sorunu bu mudur? Çözecekseniz buradan mı başlayacaksınız? Gerçekten, 57 maddelik koca HUMK kanunu içerisine bilirkişilikle ilgili koyduğunuz tek madde o, o da hiçbir soruna palyatif bile çözüm olamayacak diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)