GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Parlamentonun millî iradenin tecelligâhı olduğuna ve ülkenin ortak menfaatlerine göre hareket edilmesi gerektiğine, kişi güvenliğini ve kişi özgürlüğünü koruma noktasında ilk düzenlemeyi yapan ülkelerin başında ABD'nin geldiğine, sosyal medya aracılığıyla Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile eşi Esra Albayrak'a yapılan hakareti telin ettiklerine, sosyal medyanın disiplin altına alınmasının, kişi hak ve özgürlüklerini tehdit etmeden faaliyetlerini yürütmesine imkân sağlanmasının medya anlayışının ve hukuk sisteminin olmazsa olmazı olduğuna, AK PARTİ'nin mütecaviz yaklaşımlara ve saldırgan tutumlara karşı tavrının belli olduğuna, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı'nın yerli ve millî gemilerle kutlanıyor olmasından kıvanç duyduklarına, Danıştayın Ayasofya'nın yeniden cami olarak ibadete açılması için açılan davada vereceği kararın Türk milleti adına olacağına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:106
Tarih:01.07.2020

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, tabii, burası millî iradenin tecelligâhı, Parlamento. Parlamento, göreve başlarken her bir milletvekili olarak Anayasa'ya, yasalara, millî iradeye, milletin iradesine bağlılık yemini ettiğimiz millî iradenin tecelligâhı. Burada bizler yakınma, karanlığa bağırma makamı değiliz, biz şikâyet makamı değiliz. Burada, ülkenin ortak menfaati, hukukun üstünlüğü neyi gerektiriyorsa bunları hayata geçirmek zorundayız.

Tabii, hukukun üstünlüğü denildiği zaman malum, geleneksel devlet anlayışında sadece resmî devlet otoritesinin uyması gereken hukuk ve prensipler anlaşılıyor. Ancak, gelişen teknolojik imkânlar, bilgi, iletişim, özellikle veri, veri transferi, veri depolama ve veri güvenliği dikkate alındığı zaman artık küresel şirketlerin, küresel bilgi iletişim merkezlerinin, ağlarının, veri tabanlarının farklı bir anlayışla kişi özgürlüklerini ve güvenliğini tehdit ettiği süreçten geçiyoruz. Bu anlamda, hukuktan bahsediyorsak eğer, hukuk güvenliği olmadığı takdirde gerek devletin gerek devlet organlarının, yetkililerinin gerekse devlet tanımayan küresel şirketlerin ve internet sosyal medya uygulamalarının kişi özgürlük ve güvenliğini tehdit ettiğini görüyoruz. Şu anda, görünen o ki biraz önce sosyal medyayla ilgili değişik Grup Başkan Vekillerinin her birisinin yakındığı konu var. Demek ki sosyal medya güvenliği anlamında, kişi güvenliği noktasında, bireysel güvenlikler noktasında sosyal medyanın ortaya koyduğu bir tehdit söz konusu, bu tartışılmaz.

Sadece ülkemizdeki siyasi çevrelerin bu konuda ortaya attığı fikirler değil, aynı zamanda küresel anlamda Amerika Birleşik Devletleri merkezli olmasına rağmen sosyal medya uygulamalarının, en çok Amerika Birleşik Devletleri'nde sosyal medyayla ilgili düzenlemelerin olduğunu görüyoruz. Hatta bu noktada, kişi güvenliğini ve kişi özgürlüğünü koruma noktasında ilk düzenlemeyi yapan ülkelerin başında -Twitter, Facebook, Instagram, YouTube, Netflix gibi uygulamaların merkezi olan- ABD'nin olduğunu görüyoruz.

Demek ki sosyal medyanın kullanılması ayrı bir şey, sosyal medyanın -konvansiyonel medyanın olduğu gibi- belirli hukuk disiplini altında kişi özgürlüğü ve güvenliğini tehdit etmeden faaliyet göstermesi ayrı bir konu. Bakınız, eğer "ama"sız, "fakat"sız ortada bir hata, bir yanlışlık varsa, bir çirkeflik, kişi özgürlüğünü, güvenliğini, aile hayatını tehdit eden bir hadise varsa...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar Sayın Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) -...bunu "ama"sız ve "fakat"sız kınayıp lanetlemeliyiz ve gereğini de bu çatı altında hayata geçirmeliyiz, bu çok önemli.

Bu noktada, Sayın Maliye Bakanımız Berat Albayrak'a ve eşi Esra Albayrak'a yapılan bu hakareti telin ediyoruz, kınıyoruz. Bunun "ama"sı "fakat"ı olamaz. Eğer biz burada tevil yollu "ama"lı "fakat"lı cümleler kurarsak veya bu tartışmaları farklı mukayeseli şekilde gündeme getirecek olursak bunun ardı arkası kesilmez. Çünkü maalesef bu ülkenin barışını tehdit eden, bu ülkede aynı bayrak altında, aynı topraklarda birlikte yaşama ülküsünü tehdit eden çevreler varsa sadece onların ekmeğine yağ sürmüş oluruz. Bu noktada, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bugün değil; dünden, geçmişten itibaren sosyal medya üzerinden yürütülen bu tür sınır tanımaz, bu tür mütecaviz...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...ahlaktan, hukuktan, ilkesel duruştan, medeniyet değerlerimizden ilham almayan, bu değerlerle çatışmalı anlayışla dünden bugüne verdiği mücadeleyi tüm Türkiye kamuoyu biliyor. Sadece Twitter, Facebook, sosyal medya üzerinden yapılan tartışmalara dün, bugün değil, geçmişten beri dikkat çekip Avrupa'nın, Amerika'nın yaptığı gibi yasal disiplin altına alınması gerektiğini ifade ediyor.

Bakınız "hukuk devleti" "hukukun üstünlüğü" demek anayasal anlamda hem devletin hem de özellikle günümüz dünyasını tehdit eden bu tür küresel saldırgan anlayışların bir şekilde tabi olması gereken ilkelerdir. Bu anlamda, bakınız, Almanya yasal düzenlemeler yaptı Kıta Avrupası'nda ABD'den farklı olarak. Özellikle, verinin dünyada en önemli değer, aynı zamanda en tehlikeli anlayış olduğu dikkate alındığında bizim sosyal medyayı disiplin altına almamız gerekli ve zorunlu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sosyal medyayı disiplin altına almamız, hukuki çerçevede kişi hak ve özgürlüklerini tehdit etmeden faaliyetini yürütebilmelerine imkân sağlamamız günümüz medya anlayışının, günümüz hukuk sisteminin olmazsa olmaz değeridir. Bu anlamda ortada çatışan tabii ki değerler var. Eğer hukuk varsa, bir hukuk normu ortaya konuluyorsa bu anlamda farklı değerler çatışabilir. Bir tanesi, yine, anayasal güvence altına alınan haber alma özgürlüğü, ifade özgürlüğü; yine, anayasal güvence altına alınan kişi hak ve özgürlükleri, özel hayatın güvenliği, gizliliği. Şimdi, bu ilkeleri bir arada elbette hukuk normları çerçevesinde hayata geçirebiliriz. Biz bu düzenlemeyi yapmadığımız takdirde 83 milyonun kişi hak ve özgürlüğü, aile hayatı, maddi, manevi dokunulmazlığı tehdit altındadır. Bu düzenleme nasıl yapılacak? Bir taraftan, kendi altyapımız hamdolsun buna müsait; diğer taraftan, ABD'de var, Avrupa'da Almanya merkezli bu noktada düzenlemeler var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Biz de bir taraftan hem günümüzün en önemli teknoloji alanı olan veri transferi, veri üretimi, verinin depolanması ve veri güvenliği noktasında yasal altyapımızı tahkim etmeliyiz, diğer taraftan da suç ve suçlulukla mücadele bağlamında özellikle kişilerin güvenliğini, anayasal hak ve özgürlüklerini tehdit eden bu tür mütecaviz çalışmalara, yaklaşımlara karşı inşallah, vatandaşlarımızın güvenliğini teminat altına alacak yasal düzenlemeleri hayata geçirmeliyiz diyorum.

Son bir iki cümleyi de Kabotaj Kanunu'yla ilgili, malum olduğu üzere...

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Özgür'e yapılan terbiyesizliğe ne diyorsunuz, Özgür'e yapılan terbiyesizliğe? Bir cümle de ona söyle.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Herhâlde bütün çapı etraflı bir şekilde anlattık. Kaldı ki AK PARTİ olarak bugüne kadar nerede mütecaviz bir yaklaşım varsa, nerede saldırgan bir tutum varsa, kim olursa olsun bunlarla ilgili tavrımız bellidir. Daha geçen hafta...(CHP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ORHAN SÜMER (Adana) - Yapılanı kınayın, yapılanı! Ya, Yüreğir Belediye Başkanınız, Yüreğir İlçe Başkanınız...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Net olun birazcık, net!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...

Buyurun Sayın Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Özel, grubunuzun yaklaşımlarını duyuyoruz ancak müsaade ederseniz bakın, burada objektif, evrensel ve hakikaten 83 milyonun kardeşliğini, güvenliğini... Böylesi bir konuşmada bile çatışma arıyorsak ben bunu çok üzüntüyle karşılarım. Bakınız, burada net tavrımız var: Sayın Özel'in, diğer Grup Başkan Vekillerinizin, 83 milyonun, milletvekili olsun olmasın, ekonomik durumu, sosyal, siyasi statüsü ne olursa olsun hiçbirisini ayırmadan 83 milyonun özgürlüğünü, özel hayatını, kişisel dokunulmazlığını güvence altına almak zorundayız.

Bakın, konu suç ve suçlulukla mücadele. Yani, bir tarafta, televizyondan yapıldığı zaman cezası var, yüz yüze yapıldığı zaman cezası var. Yahu bugün televizyonu kimse izleyemiyor belki de, gündeminde de yok; yüz yüze belki karşı karşıya gelmiyor. Ancak sosyal medya üzerinden yapılan saldırılar gerçekten çok mütecaviz. (HDP sıralarından gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Bir dinlemesini bilin ya!

BAŞKAN - Buyurun.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Oradan konuşmanıza gerek yok arkadaşlar.

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Nereden konuşacağız?

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yani bu kadar objektif, tarafsız, yani konu teorik çalışma, yasal altyapısıyla ilgili konuşmamızdan bile rahatsız oluyorsak alacak daha çok yolumuz var.

Bakınız, müsaadenizle...(CHP sıralarından gürültüler) Sayın Başkan, cevap bekliyorum. Müsaade ederseniz ben sözümü tamamlamak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Lütfen sayın milletvekilleri...

Buyursunlar Sayın Başkan.

ORHAN SÜMER (Adana) - Ama bak, "Yüreğir Belediye Başkanı" diyor, "Yüreğir İlçe Başkanı" diyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Kim olursa olsun, zihniyeti, düşüncesi, dünya görüşü, yaşam tarzı ne olursa olsun, bir kişinin özel hayatını, kişisel dokunulmazlığını tehdit eden her türlü mütecaviz sözü, eylemi yasal disipline, yasal yaptırıma bağlamak zorundayız. Biz de bunun takipçisiyiz.

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Her gün yapıyorlar, her gün binlerce hakaret var bize, her gün! Bir tanesine bir şey yapmıyorsunuz!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Yahu işte bunun düzenlemesini yapalım diyoruz ya! Ne konuşuyorsun!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sakin ol şampiyon!

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz bitireyim. (HDP sıralarından gürültüler)

ALİ KENANOĞLU (İstanbul) - Her gün binlerce hakaret var, binlerce! Binlerce hakaret var, bir tanesine bir şey yapılmıyor!

BAŞKAN - Sayın Kenanoğlu, lütfen...

Buyursunlar Sayın Başkan.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bundan rahatsız oluyorlarsa...

HÜDA KAYA (İstanbul) - Rüzgâr ters esmeye başladı artık.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Tabii, 1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı olarak kutlanıyor. (HDP sıralarından gürültüler) Özellikle 20 Nisan 1926'da kabul edilen ve 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe giren bu bayramın, bu imtiyazın aziz milletimize verilmesi anlamlıdır, önemlidir. Özellikle, limanlarımızın ve denizlerimizin aziz milletimiz tarafından kullanılması önemlidir ancak bunun sadece yasal zemini değil, aynı zamanda fiilen de özellikle deniz taşımacılığından deniz vasıtalarının üretimine kadar son on yıllık süre zarfında ürettiğimiz 40 tane millî gemimiz ve denizaltımız, özel sektörümüz tarafından üretilen tekne, gemi ve deniz ulaşım araçlarına kadar hamdolsun Kabotaj Bayramı'nın sadece...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - ...düzenleme açısından değil, aynı zamanda ete kemiğe bürünmüş yerli ve millî gemilerimizle kutlanıyor olması bizim en büyük kıvancımız, sevincimizdir. Onun için Kabotaj Bayramı'nı kutluyoruz. Deniz ticaretinin, deniz taşımacılığının, kılavuzluk ve rehberlik hizmetlerinin Türk denizciler tarafından verilmesi anlamlıdır.

Son olarak, yarın 2 Temmuz, 2 Temmuz tarihinde özellikle Danıştayın vereceği Ayasofya kararı Türk milleti adına verilecek bir karardır. İnşallah, milletimizi sevince ve kavuşmaya vesile kılacaktır. Şimdiden bu kararın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)