| Konu: | Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 106 |
| Tarih: | 01.07.2020 |
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 1 Temmuz, yarın 2 Temmuz yani Sivas katliamının yıl dönümü. Yirmi yedi yıl önce yarın yani 2 Temmuzda Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için kente giden yüzlerce aydının 33'ü ne yazık ki gerici güruhlar tarafından katledildi, yaşamdan koparıldı. Sadece onlar değil, aynı zamanda 2 otel çalışanı da bu saldırı sırasında yaşamını yitirdi.
Peki, Sivas'a gidenler niçin gitmişlerdi? Pir Sultan Abdal Şenlikleri için gitmişlerdi ve aslında, o dönemin valisi olan Sivas Valisi Ahmet Karabilgin'in de misafiriydiler, resmî davetlisiydiler. Ama buna rağmen 1 Temmuzdan itibaren kentte gerici bildiriler dağıtılmaya başlandı ve Sivas'a gelen aydınlar, yazarlar, Alevi inancının önde gelenleri, erenler hedef hâline getirildi ve aslında 2 Temmuzun önü 1 Temmuzdan açıldı ve ne yazık ki dönemin Hükûmeti, dönemin kolluk güçleri bütün bu sürecin seyircisi oldular.
Peki, Sivas ilk miydi? Hayır, Sivas ilk değildi. Aslında 38 Dersim katliamını yapan anlayış ile 1978'de Maraş katliamını yapanlar ile 1980'de Çorum katliamını gerçekleştirenler ile Sivas katliamında insanları diri diri yakanlar aynı anlayışın ürünüydüler. Dersim'de "Silahlarımızın kabzası bozulmasın." diye odun kütükleriyle çocukların, gençlerin ve kadınların kafasını ezenler, Sivas'ta "Yakın onları!" diye bağırıyorlardı ve o yakma eyleminin bir düşüncenin, bir ideolojinin, bir anlayışın dışa vurumu olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Nedir bu? Alevi'yi yok sayan anlayış, Alevi inancını sistem içerisinde eritmek isteyen anlayış; Alevi'nin inancını, Alevi'nin mabedini, Alevi'nin dergâhını hiçe sayan anlayış; Alevi'yi asimile edip "makbul Alevi, devletin Alevisi" yaratmak isteyen anlayış, işte Sivas'ta kendini gösterdi. Ama dediğim gibi, Sivas ne ilkti ne yazık ki son da olmadı. Sivas'la yüzleşilmediği için, Sivas'ın hesabı verilmediği için, Sivas'taki adalet süreci takip edilmediği için biz sonrasında Gazi katliamını, Ümraniye katliamını da yaşadık değerli arkadaşlar. Bugün, şuradan da bakmamız gerekiyor; IŞİD nasıl Türkiye'nin 2 askerini canlı canlı yaktıysa, nasıl kafa kestiyse o gün Sivas'ta insanları yakanlar da aynı anlayıştan, aynı ideolojiden, aynı duygudan besleniyorlar. Ötekini yok sayan, ötekine tahammül etmeyen, ötekini biat ettirmeye çalışan bir anlayışın, bir aklın yansıması olduğunu çok iyi biliyoruz.
Peki, dönemin muktedirleri ne dedi? Dönemin Başbakanı Çiller, çıkıp televizyonlarda "Çok şükür otel dışındaki yurttaşlarımıza bir şey olmamış." dedi. Dönemin Cumhurbaşkanı Demirel ne dedi? "Bu olayda karşılıklı bir çatışma yoktur. Otel yangını nedeniyle oteldeki insanlar yaşamını yitirmiştir." dedi. Tabii ki karşılıklı bir çatışma yoktu, çünkü bilerek ve isteyerek bir katliam planlanmıştı ve bu katliamın önüne geçmek için hiç kimse hiçbir şey yapmadı ve 33 aydınımız, bu ülkenin 33 geleceği, 33 yürek, 33 insan diri diri yakıldı. Bunun utancı da -tabii ki- onun faillerini aklayanların üzerine kalmış durumda.
Değerli arkadaşlar, biz şunu çok iyi biliyoruz: Bu ülkede öteki olmak zor. Dün Alevilere yaptığınızı bugün Kürtlere yapıyorsunuz; dün Ermenilere yaptığınızı bugün Alevilere, Kürtlere, Çerkezlere, kadınlara yapıyorsunuz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yalan söylüyorsun yalan! İftira atıyorsun, yalan söylüyorsun! Yalancısın sen, iftiracısın sen!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Siz bütün farklılıklara düşman, bütün farklılıkları yok etmek isteyen, bütün farklılıkları ötekileştirerek hedef hâline getiren insanlarsınız.
Tabii, eylemleriniz bununla da sınırlı değil, son dönemde özellikle LGBTİ bireylerini hedef göstermeniz, bunun üzerinden siyaset yapmanız, gençleri hedef göstermeniz, baroları hedef göstermeniz, bu ülkenin muhaliflerini, muhalif kurumlarını hedef göstermeniz...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyursunlar efendim.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - ...aslında zihinsel kodlarınızı ve kiminle örtüştüğünüzü çok iyi bir şekilde ortaya koyuyor.
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) - Irkçılık yapma, ırkçılık yapma!
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Ben ırkçılık yapmıyorum ama ırkçılık yapanları çok iyi tanıyorum, hiç merak etmeyin.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bölücülük yapıyorsun, bölücülük.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Değerli arkadaşlar, yaptıklarınız sadece Sivas'la da sınırlı değil. Bakın, sabah akşam mülteciler için söz söylüyorsunuz, "Kucak açtık 4 milyon Suriyeliye." diyorsunuz, "Göçmenlere ev sahipliği yaptık." diyorsunuz ama bakın bu ülkede 2 İranlı genç -biri 25 yaşında, biri ise 27 yaşında- Saeed Tamjidi ve Mohammad Rajabi idam edilecekleri bilindiği hâlde İran'a iade edildiler ve ölüm cezaları kesinleşti. İşte, sizin iktidarınız bu.
Başka ne yapıyorsunuz? Siz, düzensiz göçmenliği, göçmen kaçakçılığını teşvik eden bir Hükûmetsiniz ve şu anda Van Gölü'nde 110 can gölün altında, siz burada kılınızı kıpırdatmadan oturuyorsunuz ve bu insanlar sizin Hükûmetinizin politikaları nedeniyle öldüler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Koçyiğit.
GÜLÜSTAN KILIÇ KOÇYİĞİT (Devamla) - Siz, belki de hiçbir zaman onlar için bir şey yapmadınız.
İçişleri Bakanınız açıklama yapıyor ama üzerinden dört gün geçmesine rağmen -27'sinde oldu olay- hâlâ bu insanlara ulaşılmış değil ve Van yeni göçmenliğin, kaçakçılığın, insan kaçakçılığının üssü hâline gelmiş durumda. Sizin İçişleri politikanız, sizin Hükûmet politikanız, sizin göçmen politikanız nedeniyle bu ülkede göçmenler ya gemilerde, teknelerde ya botlarda ya da donarak kar altında yaşamlarını yitiriyorlar. Bu gerçekle yüzleşseniz iyi olur diyorum, Genel Kurulu selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
"Yalan söylüyorsun." sözünü de iade ediyorum bu arada.