GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:106
Tarih:01.07.2020

MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.

Genel Kurul, değerli halkımız; bu akşam Ankara Tuzluçayır'da bir polis işgali yaşandı, yüzlerce polis ve güvenlik gücü Tuzluçayır'a yığıldı. Sebebi, yirmi yedi yıl önce Sivas'ta IŞİD yöntemleriyle yakılarak katledilen 33 canımızı anmak isteyen halkımızın yapacağı basın açıklamasını engellemek. Evet, günlerdir Sivas katliamını konuşuyoruz ve Sivas katliamıyla bugün açısından hesaplaşma, yüzleşme ve katillerden hesap sorma tartışması yapıyoruz. Fakat bugün bir kez daha görüldü ki katliamlarla hesaplaşmak ancak katliamın hesabını sormakla gerçekleşebilir. Yirmi yedi yıl önce gerçekleşen, 33 canımızın diri diri yakılmasına sebep olan bir katliamı bugün anmamızın önüne kimler geçmek istiyorsa bunlar ancak ve ancak katliamı sahiplenenlerdir ve katliama ortak olanlardır, katliama ortak olan aklın yirmi yedi yıl sonra da hâlâ capcanlı ortada duruyor oluşudur.

Evet, biz Sivas'ı, Sivas'ta diri diri katledilen canlarımızı anmaya devam edeceğiz, ta ki katillerden ve onları besleyen siyasetten hesap sorana kadar. Sivas'ın ışığı sönmeyecek ve Sivas'ta yitirdiğimiz canların anısı önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.

Evet, işkence konuşuldu ve işkenceye dönük de iktidarın yaptığını, yapması gerekenleri defaatle burada konuştuk. Evet, işkence evveliyatından beri bir istisna kesinlikle değil, yani iş bilmez yöneticilerin, yoldan çıkan görevlilerin yaptığı bir icraat değil; işkence, bu coğrafyada, bir yönetme biçimidir. Çünkü işkencecilerden hesap sormazsanız, işkence yöntemiyle gerçekten samimi hesaplaşmazsanız, tam tersine, onları korur, kollar ve onlara rütbe atlatırsanız, bunun adı çok net olarak işkencecilere sahip çıkmaktır, işkenceye ortak olmaktır.

Evet, Rojbin Çetin, Diyarbakır'da üç buçuk saat köpekli işkenceye maruz kaldı ve şu anda yürüyemiyor. Peki, nerededir şu anda Rojbin Çetin, hastanede mi? Hayır, şu anda Mardin Emniyetinde sorgusu hâlâ sürüyor. Evet, bu anlamda biz, işkenceyle hesaplaşmayan AKP iktidarının işkence suçu işlediğini tekrar tekrar söylemeye devam ediyoruz.

Bakın, size birkaç ifade okuyacağım: "Bana seninle ilgili sonsuz yetki verildi. Bu devlet senin için özel uçak kaldırdı. Burası başka yere benzemez, buradaki herkes profesyonel. Kaçamazsan, konuşmazsan buradan çıkamazsın. Burası Emniyet ya da hapishane değil, burada süre sınırı yok; bir Allah bir de biz varız, bizim sözümüz geçer. Bizi devlet yetiştirdi, her türlü donanıma sahibiz; kırık olsa alçıya alırız, organ nakli gerekiyorsa yaparız." Bunları yaşayan Ayten Öztürk diye bir kadın. Bu kadın 8 Mart 2018'de Lübnan'da gözaltına alınıyor Lübnan devleti tarafından, sonrasında Türkiye'ye teslim ediliyor, bir uçakla Ankara'ya getiriliyor ve altı ay boyunca Ankara'da, resmen neresi olduğu kabul edilmeyen ama her boyutuyla bir devlet kurumu olduğu belli olan bir yerde işkenceye maruz kalıyor. Bu işkence, kelimenin gerçek anlamıyla, tümüyle vahşet bir işkence. Gözü yirmi dört saat kapalı, tuvalete giderken bile kapalı; tırnaklarına, bütün vücuduna elektrik veriliyor; bayıldığında revir gibi bir yere götürülüyor, orada vücuduna belli kremler sürülerek tedavi edilmeye çalışılıyor. Konuşması, itiraf etmesi bekleniyor ve bu işkence altı ay boyunca sürüyor.

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) - Türkiye'de işkence yok.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - İşkence sonunda kapanan gözleri yine ilaçlarla açılıyor, ters askıya alınıyor, ayaklarından asılıyor, falaka yapılıyor ve bütün bunlar altı ay boyunca sürüyor.

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) - Burası muz cumhuriyeti mi?

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Öyle olsa iyi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar efendim.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Altı ay sonra ne oluyor? Altı ay sonra şunlar oluyor: Altı ay sonra yani 28 Ağustos 2018'de bu kadın Ankara'da bir açık alana bırakılıyor. Bırakıldığı anda etrafı Ankara TEM polisi tarafından çevriliyor ve Ankara TEM polisi gözaltına alıyor. Niye? Hakkında ihbar var diye. Üç gün tekrar gözaltında tutuluyor ve tutuklanıyor. Savcıya işkence gördüğünü anlatmaya çalışırken savcı bakmıyor bile. Vücudunda elektrikten kaynaklı yüzlerce yara var.

MUHAMMED FATİH TOPRAK (Adıyaman) - Türkiye'de işkence yok.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - İşte, bu, işkencenin bu ülkede bir yönetme biçimi olduğunun çok doğrudan bir kanıtıdır. Ben buradan halkımıza sesleniyorum: İşkenceyi, katliam siyasetini bir yönetme biçimi olarak belirleyenlerden kurtulmak bizim elimizde. İşimizi, ekmeğimizi çalanlar, işimize, ekmeğimize göz koyanlar ile bu işkencecilerle katliam siyaseti yürütenler aynıdır. İşte, tam da burada barolara gerçekleştirilen operasyonun da bir amacı budur. İşte, halkımızın korunması, haklarının korunması, işkenceye karşı mücadelenin de aynı zamanda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Bitiriyorum.

BAŞKAN - Selamlayalım efendim.

MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Baroya dönük bu operasyon, aynı zamanda, işkenceye karşı mücadelenin de engellenmesine yöneliktir.

Evet, buradan ben Alevilerin inanç özgürlüğünün, eşit yurttaşlık mücadelesinin, tüm halklarımızın, işçi sınıfının ve emekçilerin iş, ekmek, özgürlük mücadelesinin en güçlü biçimde yürütüldüğü koşullarda olduğumuzun altını çizmek isterim. Karanlığın en koyu olduğu anda olduğumuz doğrudur fakat aydınlığa en yakın olduğumuz andır. Cesaret ve kararlılıkla yan yana geldiğimizde bu ceberut sistemi, emin olun, yerle bir edebiliriz.

Tüm halkımıza buradan bir kez daha selam ediyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)