| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 08.07.2020 |
AK PARTİ GRUBU ADINA CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 222 sıra sayılı Avukatlık Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin teklif sahibi olarak grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlarım.
Avukatlık mesleği ve barolar, hukuk dünyamız, bağımsız yargımız ve vatandaşlarımızın adalet ihtiyacı noktasında çok önemli görevleri ifa ediyorlar. Eğer hukukun gelişmesi, hukukçu kalitesinin artması ve vatandaşlarımızın adalet ihtiyacının karşılanmasını düşünüyorsak o zaman demokratik, temsile çoğulcu ve katılımcı anlayışla destek veren, mesleğe özgülenmiş, Anayasa ve yasada karşılığını bulan esas ve usuller çerçevesinde teşekkül etmiş baroların anlamı çok önemlidir. Yine böylesi bir baro anlayışının hukukçu ve avukat kalitesine getireceği destek ve kalite de önemlidir. Eğer iyi hukukçu varsa, iyi tecrübe sahibi kendini etkin ve yetkin olarak donatmış avukatlar varsa o zaman vatandaşlarımızın adalet ihtiyacı çok daha kaliteli bir şekilde görülmüş olacaktır. İşte bu anlamda Avukatlık Kanunu'yla ilgili uzun zamandan beri kamuoyunda tartışılan ve özellikle avukatların -altını çizerek ifade ediyorum- avukat meslektaşlarımızın hukukla, Avukatlık Kanunu'yla ve baroyla ilgili ihtiyaçlarını dikkate alarak değerlendirmeler yaptık ve bu noktada ciddi bir reforma ihtiyaç duyulduğunu görerek Avukatlık Kanunu ve barolarla ilgili reform kararı aldık, bu noktada çalışmalarımıza başladık. Tabii, bu çalışmaları yaparken öncelikle tarihimizde var olan, bugüne kadar yapılmış olan ve hükûmetlerimiz öncesi dönemde de gündeme getirilmiş ancak yasalaşamamış olan düzenlemelere, tekliflere baktık. Ve arkasından konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarının hazırlamış oldukları raporlara baktık, hukuk derneklerinin özellikle. Ve yine Devlet Denetleme Kurulunun daha evvel hazırlamış olduğu raporu da inceledik. Bu noktada mukayeseli hukuk anlamında Avrupa, Amerika ve dünya uygulamalarını da masaya yatırdık. Bu çalışmaları yaparken yine on sekiz yıllık hükûmetlerimiz döneminde AK PARTİ Grubu olarak düşündüğümüz ancak Meclisin yasama gündemi nedeniyle yoğunluğundan dolayı gündeme alınamayan yasa tekliflerini de masaya yatırdık.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Pensilvanya'ya sordunuz mu, Pensilvanya'ya?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Ve bununla beraber özellikle hukuk derneklerini tek tek aramak suretiyle onların da görüşlerini aldık. Ve yine Barolar Birliği yönetimiyle beraber kendi içlerinden seçmiş oldukları 30 baro başkanını Mecliste kabul ettik, onların da üç saat süren görüşlerini tek tek not aldık, bunları da değerlendirdik. Yine, hukukçu milletvekillerimizle bir araya geldik ve yine, tabii, örgütlü yapılarla buluşmamız, toplantılarımızın yanında herhangi bir baroda üye olmayan kamu avukatlarından tutun, baro üyesi olup da kendi mesleki sorunlarının çığlığına maalesef duyarsız kalan baro üyesi avukatları da dinledik ve ortaya bir teklif çıktı. Ve çıkan bu teklif özellikle yasama mantığına uygun bir şekilde... Yasama organı ne yapar? Biz hukukçuların "de lege ferenda" dediği ideal hukukun peşinde, evrensel hukuka uygun, âdeta tabiat kanunları gibi, nasıl suyun kaynama derecesini kanun yaparak değiştiremiyorsak, nasıl suyun kaldırma gücünü kanun yaparak Mecliste değiştiremiyorsak, bunun layetegayyer bir kanunu varsa, biz de böyle bir yasanın peşinde koşarak çalışmalarımızı başlattık. Türkiye'nin yaşadığı tarihsel tecrübe, özellikle avukatların çoğulculuk ve katılımcılık noktasında yaşadıkları sıkıntılar, sorunlar ve mesleğe stajdan başlayarak mesleğini bırakana kadar geçen süre zarfında avukatların ihtiyaçlarını göremeyen baroların sorunları neler, görebilenlerinin durumları neler, bunları da masaya yatırdık ve bu çerçevede ortaya çıkan tablo bizleri bir düzenleme yapmaya sevk etti.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - On yıl geçti, on yıl!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bu yaptığımız düzenlemeyi de AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi Grupları olarak beraber hazırladık; adım adım, aşama aşama, inanın, iğneden ipliğe, kılı kırk yararcasına hazırlamış olduğumuz bu teklifi Türkiye kamuoyunun önüne getirdik.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Saraydan geldi, saraydan!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - 80 baro başkanı karşı.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Ve kamuoyu da tartışıyor.
Evet, burada bir ifade var, ne diyor orada: "Hâkimiyet, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir."
ERKAN AKÇAY (Manisa) - "Hâkimiyet kayıtsız şartsız barolarındır!" Öyle demek istiyor arkadaşlar.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Baroların değildir, hukuk derneklerinin değildir, avukatların değildir; 83 milyonun ortak menfaatini optimum noktada buluşturma sorumluluğu olan, millî iradenin tecelligâhı Türkiye Büyük Millet Meclisinindir.
TAMER DAĞLI (Adana) - Başkanım, o arkadaş çıksın konuşsun ya! Çıksın konuşsun o arkadaş ya! Ayıp ya!
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ayıptır kardeşim!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Kendi vekilleriniz istemiyor, kendi vekilleriniz.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Evet, bu çerçevede geçen hafta salı günü Meclis Başkanlığına sevk ettiğimiz kanun teklifimiz, yine İç Tüzük'ün 30'uncu maddesinde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde Perşembe günü Komisyonun gündemine gelmiş ve bugüne kadar İç Tüzük'ün 30'uncu ve 60'ıncı maddelerinde yer alan hüküm ve esaslar çerçevesinde Parlamentoda görev yapan Komisyon üyeleri, Komisyon üyesi olmayan milletvekilleri ve yine konunun tarafı olan çevreler Parlamentoya gelmek suretiyle Komisyondaki müzakerelere katılmışlardır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Baro başkanları yoktu, baro başkanları.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - 1 tane baro başkanı yoktu, 1 tane.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Tabii, İç Tüzük Parlamentonun anayasasıdır. Parlamento yaptığı bütün iş ve eylemlerde İç Tüzük'e bakar, buranın anayasası budur. Eğer İç Tüzük'e bir aykırılık söz konusu olursa bu usulsüzlüktür, bunun mutlaka düzeltilmesi gerekir. Tabii buradaki usulsüzlükler de maalesef teamüle dönüşür, onun için usulsüzlüğe meydan vermemek Parlamento üyesi olarak her birimizin üzerine düşen vazifedir. Tabii, 200'ün üzerinde milletvekili Komisyonda söz alarak görüş, düşünce ve önerilerini paylaşmış ve bu çerçevede Komisyon gerek İç Tüzük'e gerek Anayasa'ya aykırılık iddialarını değerlendirmiş ve bu çerçevede görüşmeleri tamamlayarak kanun teklifimizi kabul etmiş, hazırlanan rapor çerçevesinde bugün Meclis Genel Kurulunda tartışmaya başlamış bulunmaktayız.
Evet, ben öncelikle, müsaadelerinizle, niçin böyle bir düzenlemeye ihtiyaç var, bunun eski dilde olduğu gibi esbabımucibesi, rasyosu, gerekçesi nedir, bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. İnanın, tarih özelikle bu reformu altın harflerle yazacak; adaletimize, özgürlüğümüze, çoğulcu, katılımcı bir meslek odası yapılanmasına ve bu noktada belki de Avrupa'yla ve bütün dünyayla rekabet eder bir meslek standardını yakalama noktasında bizleri yarınlara taşıyacaktır.
Her şeyden önce bu düzenlemenin neden yapıldığını dikkate almak için, mevcut 1136 sayılı, 1969 tarihli Kanun'un dönemine gitmek lazım. Biraz önce Kıymetli Grup Başkan Vekilimiz Muhammed Levent Bülbül de o kanunun gerekçesini ayrıntılarıyla açıkladı. Bu vesileyle, ben de çok fazla ayrıntıya girmek istemiyorum. Ancak 1136 sayılı Kanun'un yapıldığı dönemde Türkiye'deki toplam avukat sayısı İzmir'deki avukat sayısına eşit, 10 bin avukat var; bugün 13 kat artmak suretiyle 130 bin avukat sayısına ulaşılmış; bu çok önemli bir rakam. Bu noktada, özellikle artan avukat sayısı İstanbul, Ankara ve İzmir şehirlerinde yoğunlaşmış ve tabii, İstanbul'daki avukat sayısı kamu avukatlarıyla beraber -ki onların Anayasa'nın 135'inci maddesi çerçevesinde, bildiğiniz üzere, üye olma zorunlulukları yok- 50 bin rakamına ulaşmış, Ankara'da 20 bin, İzmir'de de 10 bin.
Tabii, bu yirmi yıllık sürede artan avukat sayısı barolar ile üyelerin rabıtasının, ilişkisinin, üyelik bağının kopmasına neden olmuş. Çünkü, sözlerimin başında ifade ettiğim gibi, baro-avukat ilişkisi bir rabıtadır ki stajdan başlayarak mesleği bırakana kadar, her dönem, meslek içi eğitim, staj döneminde verilecek eğitimlerle, derslerle tekâmül etmesi gereken bir süreç. Onun için, Anayasa'nın 135'inci maddesi ve Avukatlık Kanunu ayrıntılı şekilde baroların görevlerini saymıştır.
Tabii, özellikle, avukatlık mesleğinde artan bu sayı baroları işlevsizleştirmiş, elli yıl önce avukat olan bir meslektaşımıza nazaran otuz yıl önce avukat olan meslektaşımız daha dezavantajlı noktaya gelmiş. Otuz yıl önce ile bugünü kıyaslarsak bugün avukat olan genç, pırlanta gibi avukat meslektaşlarımız, genç stajyerler, maalesef baronun olması gereken görevlerinden gerekli hizmeti alamadığı için etkinlik ve yeterlilik noktasında mesleğe başlayamamaktadırlar.
Tabii, meslek içi eğitim de sorunludur. Özellikle, bilgi iletişim teknolojilerindeki artış, yeni hukuki konuların yaygınlaşması, dünyanın özellikle e-ticaretle beraber küçük bir köye dönüşmesi karşısında, avukatlık mesleğinin sürekli hizmet içi eğitimle donatılması gereği de ortadadır. (CHP sıralarından gürültüler) Özellikle, İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları bu noktadaki etkinlik noktasında yetersizlikle karşı karşıya kalmışlardır.
Tabii, diğer taraftan da baroların Anayasa ve yasada yer alan görevlerini yerine getiremediklerinin yanında demokratik açıdan da ciddi sorunları vardır. Bakınız, Hükûmet grubu olarak, AK PARTİ Grubu olarak, Milliyetçi Hareket Partisi Grupları olarak bizim gönlümüz arzu ederdi ki bu şikâyeti bizlerden evvel başkaları getirsin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şikâyet olmayan bir hususu mu?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bu bir reformdur, bu ülkenin ve milletin önünü açmaktır. (CHP sıralarından gürültüler)
Şimdi, düşünün İstanbul'da 47 bin üye avukat var, bir o kadar da -4 bin civarında- kamu avukatı var yani, Anayasa'nın 135'inci maddesine göre üye olma zorunluluğu olmayan kamu iktisadi teşekkülleri, belediye iktisadi teşekkülleri ve kamu kurumunda çalışan avukatları topladığınız zaman ne yapıyor? 50 bin avukat yapıyor. 50 bin üyeden oluşan bir baronun, 8 bin oy almış bir baro başkanı tarafından yönetilmesini düşünmek elbette kabul edilebilir bir durum değildir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - 10 aday.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Evet, oradan Sayın Milletvekilimiz diyor ki: "8 değil 10."
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Hayır, 10 aday var diyorum.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - 50 bin avukatın olduğu yerde, 10 bin avukatın oyuyla seçilmek herhâlde demokratik değildir. Bu anlamda, Anayasa ve Avukatlık Kanunu'ndaki görevleri... (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Bir dakika Sayın Milletvekili.
2 çok değerli Grup Başkan Vekiliniz burada, çok da duyarlı bir şekilde olayları takip ediyorlar. Onlar burada otururken bağırmanıza bir anlam veremiyorum.
Buyurun Sayın Milletvekili.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Şimdi, açıkçası, getirdiğimiz düzenlemeyi sizler biliyorsunuz, Komisyonda uzun uzun tartıştık. Getirdiğimiz düzenlemeyle, özellikle büyükşehirlerde avukat baro rabıtasının kopması nedeniyle bu ilişkiyi yeniden tahkim etmek gereği ortaya çıkmıştır. Dedik ki: "Sayıları yarın Anadolu'daki diğer illerde de 5 bin rakamını aşabilir. 5 binden fazla avukatın olduğu yerlerde 2 bin avukat bir araya gelmek suretiyle baro kurabilsin." Burada 2 bin rakamı niçin önemli? Baktığınız zaman, 72 ildeki avukat sayısından fazla avukat tarafından bir baro kurulmuş olacak yani 72 ildeki barodaki avukat sayısı 2 binin altında. Yani 2 bin sayısının siyasi ideolojik bir gerekçeyle bir araya gelme ihtimali sıfırdır, bunun kabulü mümkün değil.
Diğer taraftan, bakınız, ben iddialara geçmek istiyorum. Ne deniyordu: "Efendim, bu, Anayasa'ya aykırıdır." Hayır, Anayasa'ya uygundur, Anayasa'nın teşvik ettiği, özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, örgütlenme özgürlüğü bağlamında yapılabiliyorsa, mümkün oluyorsa teşvik ettiği bir meseledir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - 2 Cumhurbaşkanı istiyoruz o zaman(!) 2 Cumhurbaşkanlığı olur mu?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - "Kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşudur." Evet, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olması, burada birlikte, farklı illerde birden ziyade baronun kurulabilmesi sadece oraları işlevselleştirmektedir. Bu anlamda, Anayasa'ya aykırılık olmadığı zaten Komisyon tartışmalarında da karara bağlanmıştır.
Diğer taraftan, siyasallaşma iddiası. Deniyor ki: "Barolarda siyasallaşma yok -bu önemli, biz önemsiyoruz bunu- sadece hukuk siyaseti yapılıyor."
Kıymetli meslektaşlarım, bakınız, burada bir baro başkanının "tweet"i var. Şimdi, bu nasıl bir "tweet"tir ki Baro Başkanı olarak attığı "tweet": "Sadece 'Yasak kalksın.' demişti Helin Bölek; türkü söylemek istiyordu yaşayabilenlere ölümü göze alarak..."
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Doğru.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - "...Bir şey anlatmaya çalışanları dinlemediler bile yürek nasırlaşınca." Kim bu? (CHP sıralarından gürültüler) Bakın, bahsi geçen "tweet"in altında baro üyesi ifade ediyor... (CHP sıralarından gürültüler) Bakınız, şu anda konuştuğumuz kişi baro başkanıdır...
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Terörist, terörist.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - ...herhâlde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu üyesi değildir. Bu noktada, cevabı da gerekli mercilerde kendisi verir. Zaten orada üyesi de demiş ki: "Yahu, şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı katledenlere niçin bu desteği veriyorsun?" Helin Bölek'ten bahsetmiyor, "tweet"in özü katillerle ilgilidir, bunun altını çizmek istiyorum. Bu, siyaset değildir.
Diğer taraftan, özellikle, 2 bin avukat siyaset yapamaz, mesleğe özgülenir. FETÖ projesi olduğu iddiası...
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - İddia değil, öyle.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Kesin, kesin.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bakın, derin ve paralel yapılar her zaman demokrasiden, çoğulculuktan, özgürlükten, temsilden korkarlar. Bu noktada, biz, Türkiye'de, bu kanun teklifiyle çoğulculuğun, katılımcılığın ve odalarda demokratik temsilin önünü açıyoruz. (CHP sıralarından gürültüler) FETÖ projesi olduğu içi boş bir iddiadır, sadece bu reformu engellemeye dönük de bir yaklaşım olarak görüyoruz.
Baroların muhalif oldukları iddiası... Yahu, AK PARTİ hükûmetlerinden önce bizim de muhalefette olduğumuz dönemler ve yine, henüz 28 Şubat sürecinde o tankların caddelerde dolaştırıldığı günlerde de baro biliyorduk.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayenizde, sayenizde!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Danışıklı, danışıklı. FETÖ'cüler dolaştırdı!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Ne zaman muhalif? Kime muhalif? Milletin değerlerine karşı muhalif mi? Bakınız, bu ülkede inancı sebebiyle, kendi yaşam tarzı tercihi sebebiyle, barolar Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerine kadar giderek müdahale talebinde bulundular; başörtülü avukat olmaz diye.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Sayenizde.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bugün oldu, ne oldu? Herkes kendi mesleğini icra ediyor, demokratik bir şekilde her şey yolunda.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bravo!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Rıfat Bey'e söyle, Rıfat Bey'e! Onu Rıfat Bey'e söyle, bize değil.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bu noktada aksi iddiayı asla kabul etmiyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Barolar muhalif... Nereye muhalif? Bakınız, bunu hiçbir siyasi parti grubunun kabul edeceğini düşünemiyorum. Biz, Çanakkale'de, Kocatepe'de, bu milletin fedakârca ve kahramanca yazdığı destanların arkasında, hamdolsun, bizim milletimizin, medeniyetimizin değerleri, dinimiz, bayrağımız, vatanımız, farklı dinleri hoşgörüyle kucaklamamız; Hristiyan'ıyla, Yahudi'siyle, Musevi'siyle, Müslüman'ıyla kardeş olmamız, bu noktada, kalkıp da bizim değerlerimize "Çağlar öncesinden gelen ses." diyerek kitabımıza saldırmak bir hukuk adamının işi asla değildir.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yazıklar olsun!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bu, siyasetin ta kendisidir.
Evet, diğer taraftan, bölücü yaklaşımlara hiç girmek istemiyorum.
Ve bakınız, barolar parçalanacak... Arkadaşlar, şu anda İstanbul Barosu'nda 50 bin avukat, burada, Ankara'da 20 bin. Acaba çıkıp bu bildiriler bütün barolar adına mı yapılıyor, baroya mensup olan bütün avukatların bu bildirilerin altına imza attığı mı zannediliyor? Asla değil. Bakınız, bu, ne özgürlükle ne demokrasiyle ne meslek odası anlayışıyla asla kabilitelif değildir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Ne de hukukla...
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin çok kararı var, bu kararlardan onlarca, yüzlerce örnek gösterebiliriz ki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi en dip noktayı gösterir.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Ciddiye almıyorlar orada, ciddiye almıyorlar.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi "Ben en aşağı kriterleri ortaya koyuyorum, koyabiliyorsanız yukarısına siz koyun." der. İşte, biz bunu koyuyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sen bu söylediğine inanıyor musun ya?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Evet, diğer taraftan, bakınız diyelim ki İstanbul'da 1 no.lu baro, 2 no.lu baro, 3 no.lu baro... Avukat meslektaşlarımız, İstanbul'da aynı il içerisinde avukatlık ortaklığı kurmak isterlerse, biri 1, biri 2, biri 3 no.lu barolara üye olsalar da gelip burada aynı ofiste, aynı avukatlık bürosunda çalışabilecekler; parçalanma yok, demokratik, özgürlükçü, çoğulcu, katılımcı bir anlayış var.
Evet, sözlerimi özellikle hukuk camiasına seslenerek tamamlamak istiyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Siz onları dinlemediniz, onlar mı sizi dinleyecek?
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Bizim hayalimiz, bu ülkede çoğulcu katılımcı, demokratik bir temsille meslek odası yapılanmalarıdır, temsilde adaleti sağlamaktır. Bu ülkenin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini desteklemektir. Böylesi bir baro anlayışı, göreceksiniz baro başkanlarının biraz önce paylaştığım gibi, ayrılıkçı basın açıklamalarıyla değil, birleştirici, kendi üyesini kendi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Baro başkanları ayrılıkçı bir anlayışla çatışma üreterek, medeniyetimizle, değerlerimizle kavga yaparak değil, kendi üyelerini kendi çatısı altında tutmak için, başka baro kurmasın aynı çatı altında çalışalım anlayışıyla, onları kaybetmemek için ortak akla hizmet ederek çalışacaklar. Bu kanun teklifinin görüşülmeye başladığı süreçle beraber baro başkanlarından üyelerine birlik, beraberlik, kardeşlik, kucaklama, güler yüz, onların sorunlarına odaklanma gayretleri gördük. İnşallah, bu gayretler artsın, İstanbul, Ankara, İzmir'deki baro yönetimleri kendi üyelerini kucaklasın, 2 bin avukat da gidip başka bir yerde baro kurmasın, bunun yöntemi de mevcut baro başkanlarının kendi gayretleriyle olacaktır.
Yapmış olduğumuz, görüşmekte olduğumuz bu kanun teklifimizin hukuk camiamıza, hukuk kültürümüze, hukukçu kalitemize, hukuk kalitemize katkılar sağlamasını temenni ediyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Başkanım, biliyorsunuz, sözümü çok kestiler.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İki yıl sonra vazgeçersiniz iki yıl, fazla uzun değil.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Çok kestiler sözümü. Kapatayım efendim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - İki yıla vazgeçersiniz "Pişman olduk." dersiniz. Bölücülük yapıyorsunuz açıkça.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Biz duyuyoruz, devam et Sayın Özkan.
BAŞKAN - Biraz evvel Sayın Bülent Turan istedi, bir dakika uzattım. Grup Başkan Vekilleri istediler, Müsavat Bey istedi, vermedim.
Buyurun.
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - Yapmış olduğumuz yasal düzenlemenin hukuk camiamıza hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyor...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Olmaz abicim, olmaz!
CAHİT ÖZKAN (Devamla) - ...Genel Kurulu saygıyla sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)