| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 109 |
| Tarih: | 08.07.2020 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle, şunu söylemek isterim: Getirdiğiniz bu teklif avukatlar için bir ihtiyaç değil, barolar için hiç değil. Nitekim 80 baronun yüzde 99'u bu yasa teklifine karşı çıktığını göstermek için Ankara'ya yürüdü, günlerce Meclisin bahçesinde bekledi, Türkiye'nin neredeyse her kentinde her adliyenin önünde bu yasa teklifini protesto etti ve geri çekilmesini istedi.
Ayrıca, getirdiğiniz bu teklif toplumsal bir ihtiyaca da karşılık gelmiyor. Bir ay öncesine kadar bu ülkede hiç kimsenin gündeminde ne çoklu baro vardı ne de barolarla ilgili bir tartışma vardı. Peki, barolar için bir ihtiyaç değilse, avukatlar için bir ihtiyaç değilse, toplumsal bir ihtiyaç değilse neden getirdiniz? Tek bir amacınız var, Barolar Birliğini istediğiniz gibi oluşturmak, yandaş barolar kurmak ve yandaş bir birlik oluşturmak.
Şimdi, yasa teklifini sunarken yaptığınız açıklamalara kendimce Komisyon görüşmeleri sırasında yanıt verdim. Bugün bu yasayı savunurken, geneli ve bölüm üzerine konuşurken birkaç şey söylediniz; onlarla ilgili fikrimi paylaşacağım. Diyorsunuz ki: "Seçmenler oy vermekten vazgeçmişse yöneticilerin meşruiyeti tartışmalıdır." Ne için söylüyorsunuz? İstanbul Barosunun seçimlerine katılım oranı yüzde 60-70'lerken. Son seçimlerde İstanbul Barosunda oy kullanan avukat sayısı yüzde 70'in altındaymış, yüzde 60 civarındaymış. Seçimlere katılan seçmen sayısı düştükçe demokratik sistemden uzaklaşılıyormuş. Avukat sayısı arttıkça staj eğitimi ve mesleki eğitimler aksamaktaymış. İstanbul, Ankara ve İzmir Barolarının tahakkümüne son verilecekmiş. İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları mesleki hiçbir faaliyet yürütmeyip siyasi faaliyetler yürütüp siyasi açıklamalar yapıyormuş. Bu sonuncusuyla ilgili sadece şunu söyleyeyim: Aslında Baroların siyaset yapması sizi ilgilendirmiyor, sizi ilgilendiren şey; Barolar sizin lehinize siyaset yapmıyor. Bu ülkede pek çok demokratik kitle örgütü var, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu var; sizin lehinize açıklama yaptıklarında hiçbir şekilde rahatsız olmuyorsunuz; tam tersine, "Bu meslek örgütü iyi bir şey söyledi." "Bu demokratik kitle örgütü iyi bir şey söyledi" "Bu sendika iyi bir şey söyledi." diyorsunuz. Ama ne zamanki hoşunuza gitmeyen bir şey söyledi, işte, o zaman diyorsunuz ki: "Kardeşim, siyaset yapma!" Neden? Çünkü işinize gelmiyor.
Şimdi, bu yüzde 60-70'lerde oy kullanıldığı için antidemokratik oluyormuş ya, ben, bazı ülkelerde seçime katılma yüzdesiyle ilgili birkaç şey söyleyeceğim: -Adalet ve Kalkınma Partisine yakın bir ajans, Anadolu Ajansından alınmış bir veri- Slovenya 2018 seçimleri yüzde 51,5; Kosova 2017 seçimleri yüzde 41,5; Hırvatistan yüzde 52,6; İspanya 2016 yüzde 66,5; Kuzey Makedonya yüzde 41,79; Arnavutluk yüzde 46,77; Hollanda yüzde 56; Bosna Hersek yüzde 53,26; Sırbistan yüzde 54 ve böyle gidiyor. Demek ki neymiş? Seçimlere katılım oranının düşük olması o seçimi demokratik veya antidemokratik yapmıyormuş. Daha ilgincini söyleyeyim, Avrupa Birliğine üye ülkelerin Avrupa Parlamentosu seçimlerine katılım oranı yüzde 40'lar civarındadır ama hiç kimse Avrupa Parlamentosunun meşruiyetini tartışmaz. Dolayısıyla, iki tane rakam alıp işte, bu rakamların arkasına sığınarak orada demokratik bir seçim yokmuş demek büyük bir yanılsama yaratmaktan ibaret, başka da bir şey değil.
Şimdi, seçimlere katılım oranı ile gelişmiş bir demokrasi arasında doğrusal bir korelasyon yok, bunu söylemek istiyorum. Ama eğer böyle bir korelasyon olsaydı, 2018 seçimlerinde katılımın yüzde 91,69 olduğu Türkmenistan'ın dünyadaki en gelişmiş ve en iyi demokrasi olması gerekirdi. Hani, şu, aylara kendisinin, annesinin ve yazdığı kitapların ismini veren, kendini ömür boyu Başkan ilan eden Saparmurat Niyazov'un Türkmenistan'ı var ya, en demokratik ülkenin o olması gerekirdi çünkü seçimlere katılım oranı yüzde 91'lerde.
Getirdiğiniz seçim sistemi, temsilî demokrasiye ve temsilî demokrasinin en önemli unsuru olan eşit oy ilkesine aykırıdır. Bunu defalarca söyledik, Komisyon tartışmaları sırasında da söyledik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun toparlayın.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Şimdi, orada söylediğim rakamı tekrar edeyim. Eğer bu teklif yasalaşırsa, Türkiye Barolar Birliği seçimi başkaca bir baro kurulmazsa 340 delegeyle yapılacak, 340 delegeyle. Ankara, İstanbul ve İzmir Barosu kaç delegeyle temsil edilecek? 25 delegeyle. Avukatların yüzde 57'sini oluşturan 3 tane kent yüzde 7,4 oranında temsil edilecek ve şimdi, siz, bize bunu demokrasi diye yutturmaya çalışıyorsunuz, öyle mi? Bu, demokrasiyi katletmektir başka bir şey değil; İstanbul, Ankara ve İzmir Barolarından nefret ediyorsunuz diye demokrasiyi katletme hakkınız yoktur, sırf bu nedenle buna karşı çıkıyoruz diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışalar)