| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 09.07.2020 |
REMZİYE TOSUN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; barolarla ilgili, Adalet Komisyonunda günlerce yürütülen ve asıl muhataplarının göz ardı edildiği bu tasarının, anayasal güvence altında olan ilkelere ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğu ortadadır. Bu tasarının kabul edilmesi savunmaya vurulacak bir darbedir. Savunmayı temsil eden avukatları içermeyen bir yargı ve yargılamadan söz edilemez.
Avukatlık Kanunu, Anayasa'nın, yargının üç temel direğinden biri olan savunma mesleği, şiddete uğrayan kadınların verdikleri hukuk mücadelesinde büyük önem taşımaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yargı cinsiyetçidir. Erkekler tarafından öldürülen kadınlar kolluk kuvvetlerine ve yargıya başvurdukları hâlde bu kurumlar gerekli tedbirleri almadıklarından katledilmektedir. Yargının bu cinsiyetçi yaklaşımına ve erkek yanlısı kararlarına neredeyse her gün rastlamaktayız. Erkeklere sürekli tahrik indirimi verilmektedir.
Kısa süre önce yaşanan iki örneğe buradan değinmek istiyorum: 26 Haziranda polis tarafından, köpekli ve fiziki işkencelerle gözaltına alınan demokratik yerel yönetimler kurulu üyemiz ve Edremit Belediyesi eski Eş Başkanımız Sevil Rojbin Çetin tutuklandı ama ona bu işkenceyi yapanlar hâlen yargılanmış değil. Oysa tutuklanması gereken, ona bu işkenceyi yapanlar olmalıdır.
Antalya'da yaşayan 17 yaşındaki Arya Amis'i, yedi aydır tecavüzle ve ölümle tehdit eden erkek hakkında savcı, delil yetersizliği nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Amis, sosyal medyada paylaştığı videoda "Bana yazdığı mesajların görüntüleri de var, ses kayıtları da var. Tam olarak beklenilen delil tecavüze uğrayıp öldürülmem mi? İnanın ülkede adalet yok." demiştir. Bu örnekler artmakta. Maalesef bu ülkede her gün kadınlar öldürülmektedir. Fakat şiddet yapanlar değil şiddet görenler cezalandırılmaktadır.
Görüldüğü gibi erkek egemenliği ve erkeklik, hayatın her alanında olduğu gibi yargı alanında da hâkimdir. Öyle ki kadına şiddet uygulayanlar, kadın katilleri, tacizcileri, tecavüzcüleri ceza indirimiyle ödüllendirilmektedir. Bunun sebeplerinden biri, yargıya egemen olan erkek zihniyetidir. Yargı, kadınlara yönelik erkek şiddetini önlemekte hayati öneme sahip iken failleri çoğunlukla korumakta. "İyi hâl" "tahrik indirimi" adı altında failler cezasız bırakılmaktadır. Kadınlardan beklenen ise şiddete, tacize, tecavüze maruz kaldıklarını kanıtlamasıdır.
BAHAR AYVAZOĞLU (Trabzon) - Tıpkı dağda olduğu gibi.
REMZİYE TOSUN (Devamla) - İktidara yakın olanlar, erkekler yargı tarafından kollanmakta, suçlarının üzeri örtülmektedir. Yargı, tecavüzcüleri, kadın katillerini değil mağdurları korumalıdır. Peki cinsiyetçi yargı kararlarının karşısında iktidar ne yapıyor? İstanbul Sözleşmesi'ni iptal etmek istiyor. Oysaki iktidarın yapması gereken sözleşmenin etkin kullanılmasını sağlamak olmalıdır.
Sözleşmeden imzanın çekilmesi kadına yönelik şiddeti daha da artıracağı gibi, devlet eliyle meşrulaştırılan şiddetin arkasında yatan otoriter anlayışın giderek güçlenmesine yol açacaktır.
Yine, ne yapıyor bu iktidar? Kadına yönelik şiddeti âdeta hak görüyor, kadın kazanımlarına ve kadın kurumlarına saldırıyor. Diyarbakır'da kayyum eliyle şiddetle mücadele eden bütün kadın kurumları kapatılmıştır. Bugün kadına yönelik şiddetle mücadele eden tek kurum Rosa Kadın Derneğidir. Rosa Kadın Derneği, şiddet vakalarında kadınlara hukuki ve psikolojik destek sağlamakta, iktidarın işletmediği mekanizmalara alternatif olarak çalışmaktadır. Bunun içindir ki çalışmaları erkek egemen zihniyeti rahatsız etmiş, derneğin yaptığı tüm çalışmalar kriminalize edilip hedef gösterilmiştir.
Kadına yönelik şiddetin en yoğun yaşandığı bu dönemde, yargı erkek yanlısı kararlara imza atarken ve şiddet uygulayan erkekler cezasız kalırken, şimdi de iktidar, çoklu baro yasasıyla şiddete uğrayan ve öldürülen kadınları savunmasız bırakacaktır. Mesleklerini en iyi biçimde icra etmeye çalışan avukatların, hukukun gücüne değil gücün hukukuna inanan kişilerce fiilî saldırıya uğradığı, uğratıldığı bu ülkede yasayla adil yargılama ortadan kalkacaktır.
Sonuç olarak bu teklif, gündeme gelmesine yol açan siyasal olaylar, getiriliş usulü, gerekçesi, düzenleme biçimiyle Anayasa'yla bağdaştırılması güç bir tekliftir. Bunun da ötesinde, teklifle kamu yararının hedeflendiğini söylemek de güçtür. Ayrıca bu teklif kadına yönelik şiddetin karşısında duran savunmanın daha da zayıflamasına ve baskı altına alınmasına neden olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
REMZİYE TOSUN (Devamla) - Parlamentonun temsil ettiği halk iradesine, hukuk devleti ilkesine, demokrasisine, insan haklarına saygı gereği bu kanun teklifinin Parlamentodan geçmemesi gerekmektedir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)