| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 10.07.2020 |
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gerçek demokrasi organlarından olan, yargının kurucu unsuru bulunan, diz çöktüremediğiniz barolar, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütüdür. Bugün, barolar ve Türkiye Barolar Birliği, devletten bir kuruş parasal yardım almamakta, örgütsel yapılarını da demokratik seçim usulüyle kendileri belirlemektedir. İşte, bu bağımsızlıkları sayesindedir ki hukukun üstünlüğüne, insan haklarına aykırı bir uygulama gördüklerinde her tür güç odağına ve bu arada yeri geldiğinde siyasal iktidara ve hatta devlete karşı da hukukun ve adaletin gerektirdiği itirazları dile getirebilmektedirler. Bugün, Türkiye'de avukatlar bu sayededir ki yargı bağımsızlığının ve adalete erişim imkânlarının tek kanalı olarak görülmekte ve benimsenmektedir.
"Demokrasi, özgürlük, eşitlik, adalet" diyerek iktidara gelen partiniz kutsal değerleri istismar ederek hazineyi boşalttı. Yolsuzluk ve yoksulluk batağına ülkeyi sürüklediniz, halka ve yargıya hesap vermemek için de devletin önemli kurumlarıyla oynama başladınız. 2010 yılında demokrasi ve hukukun üstünlüğünü sağlamak adına yaptığınız anayasal değişiklikten sonra, FETÖ'nün yargıyı nasıl ele geçirdiğini çabuk unutmuşa benziyorsunuz. Anayasal değişiklikle FETÖ terör örgütünü yargıya yerleştirdiniz. Yargı yoluyla ülkede vatansever askerleri Türk ordusundan tasfiye ettiniz. Bu yetmedi devletin gizli kasasını, sırlarını dış güçlere verdiniz. Sayenizde gizli görevlerde çalışan 800'e yakın vatan evladının ölümüne sebep oldunuz. Bu dönemde ne kadar aydın, yurtsever insan varsa içeriye attınız. Toplumu nefes alamaz hâle getirdiniz.
Aynı hatayı FETÖ projesi olan bu yasayı çıkararak yeniden yapıyorsunuz, çoklu baro sistemini getiriyorsunuz. Üniter bir devlet yapısında bu sistemin ne kadar yanlış olduğunu yaşayarak anlayacaksınız ama bedelini halk ödeyecek, hukuk ödeyecek, adalet ödeyecek. (CHP sıralarından alkışlar) Ülkenin beka sorunuyla oynuyorsunuz. Çoklu baroyla ülkede etnik kökene dayalı, mezheplere dayalı ve hatta tarikatlara bağlı barolar olacak; illegal örgütlerin legal baroları kurulacak. Fetullahçılardan öğrendiğiniz metodun aynısını yapıyorsunuz. Zehri insanlara altın kadehte sunuyorsunuz. Unutmayın, barolar kimsesizlerin kimsesi, güçsüzlerin sığınadır.
Siyasal iktidarın bu barolara karşı olmasının nedeni, baroların hukuk devleti, insan hakları ve demokrasiyi savunmalarıdır. Siyasal iktidar, otoriter bir düzene doludizgin giderken bu baroları, önünde engel görmektedir. Barolar, kadın cinayetleriyle, çocuk istismarcılarıyla, her türden ayrımcılık ve çevre katliamlarına karşı mücadeleleriyle de siyasal iktidarın tepkisini çekmektedir. Oysaki barolar ve avukatlık mesleğini düzenleyen 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 76, 95/21 ve 117'inci maddeleri baroları ve Türkiye Barolar Birliğini, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmakla yükümlü ve görevli kılınmıştır. Yasa teklifiyle bunları engellemek istemektesiniz.
Değerli milletvekilleri, özellikle de AK PARTİ'li arkadaşlarım, sizi buradan uyarmış olayım; bunu Anayasa Mahkemesi iptal eder çünkü Anayasa'nın 2'nci 67'nci ve 135'inci maddelerine bu yasa aykırıdır. Sırf büyük mevcutlu baroları etkisizleştirmeyi hedef alan 5 bin avukata 1 delege formülü şöyle bir tablo ortaya çıkarmaktadır: Ardahan Barosunda 10 avukata 1 delege, İstanbul Barosunda ise 3.542 avukata 1 delege düşmektedir. İstanbul Barosu üyesi bir avukatın demokratik iradesinin sonuca etkisi diğerinden 354 kat daha düşüktür. Bunu nasıl içinize sindiriyorsunuz avukat olarak? (CHP sıralarından alkışlar) Anayasa'nın 2'nci maddesi "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir." diyor. Yine Anayasa'nın 67'nci maddesi "Seçim kanunları, temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenlenir." diyor. Şimdi, milletvekili arkadaşlara soruyorum: Bu getirdiğiniz teklifte nerede hukuk, nerede adalet, nerede adalette temsil? Seçimde temsil ilkesi var mı, bunu biriniz söyleyebilir misiniz? Bence söyleyemezsiniz, söyleyemiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
FARUK SARIASLAN (Devamla) - Sizin içinizde bulunan hukukçu milletvekillerimizin en az yüzde 60'ı bu yasaya karşıdır ama söyleyemiyorsunuz, emirle hareket ediyorsunuz, üzülerek söylüyorum.
Şimdi, ülkenin ekonomik sorunlarının her geçen gün arttığı şu pandemi döneminde alelacele bu yasayı oy çokluğuna dayanarak Meclisten geçirdiğinizde memleketin hangi sorununu çözmüş oluyorsunuz? Unutmayın, kılıçla bir yeri alırsınız ama üstüne oturamazsınız. Oy çokluğuyla bir yasayı çıkarırsınız, eğer o yasa hukuka uygun değilse o ülkeye büyük acılar yaşatırsınız.
Sayın milletvekilleri, yarın öbür gün siyasi konjonktür, siyasal iktidar değişecektir. Bunların hepsi gelip geçicidir; aslolan vatandır, hukuk devletidir, adalet duygusu içinde insanların yaşamasıdır. Bu bakışla, bugünkü denge hesaplarını ebedî sanıp adalet tartısıyla, Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasıyla oynamayınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FARUK SARIASLAN (Devamla) - Siyasal konumlanma kaygılarından arınıp tarihî sorumluluk duygusu içerisinde, demokrasimizin ve ülkemizin geleceğine katkı yolunda, bu ucube ve uygulanamaz yasayı derhâl geri çekiniz. Mevcut yasada eğer çok istemediğiniz maddeler varsa geliniz yeniden bunları tartışalım, nispi temsil dâhil hep beraber içimize sindirecek bir yasa çıkaralım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)