| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 10.07.2020 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teklifin 15'inci maddesiyle 1136 sayılı Avukatlık Yasası'nın 77'nci maddesi değiştiriliyor ve 5 binden fazla avukatın bulunduğu illerde asgari 2 bin avukatla yeni bir baro açılmasının önü açılıyor. Yani bu madde çoklu baronun dayanağını oluşturan madde. Eğer bu madde geçerse, kabul edilirse barolar fiilen kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olmaktan çıkacak ve yandaş baronun önü açılacaktır.
Bir kez daha söylüyorum: Yandaşlığa, kadrolaşmaya karşı çıktınız ama cumhuriyet tarihinin en büyük yandaşlık ve kadrolaşma politikalarını yürüttünüz; memur alımını da böyle yapıyorsunuz, ihaleleri de böyle yapıyorsunuz, görevde yükselmeleri de böyle yapıyorsunuz ve şimdi barolarda da yandaş baronun önünü açıyorsunuz. "Ehliyet" ve "liyakat" dediğiniz şey de sadece masallarda kaldı. Ben Komisyonda da anlattığım bir yandaş hikâyesini kısaca bir daha tekrar edeceğim, MEMUR-SEN'in hikâyesini. Bakın, memur sendikaları 1990'lı yılların başında kuruldu; 1990'dan 2002 yılına kadar 41 bin üye yapmış MEMUR-SEN, on üç yılda 41 bin üye. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldikten sonra on beş yıl içerisinde üye sayısı 1 milyona ulaşmış yani yüzde 2.500'e ulaşmış. MEMUR-SEN bağımsız bir konfederasyon olmaktan çıkmış, iktidarınızın yandaşı bir sendika konfederasyonu hâline gelmiş. Ben, bakanlığın bürokratlarının bile bu süre içerisinde bu konfederasyondan nasıl rahatsızlık duyduklarını kendi kulaklarımla işitmiş birisiyim.
HABİBE ÖÇAL (Kahramanmaraş) - Sendikalar demokrasinin garantisidir, garantisi.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - Öyle, öyle (!) Yüzde 2.500 büyüyerek garanti oluyorsunuz, öyle, öyle, tabii, tabii (!) On üç yılda 41 bin üye yapın, iktidar değişsin, on beş yılda 1 milyon üye yapın, sonra demokrasinin garantisi olsun, öyle bir şey yok.
Şimdi, bir şeyi çok merak ediyorum, bir şeyi çok merak ediyorum: Neden İstanbul, Ankara ve İzmir'de 1'den fazla baro kurmak istiyorsunuz? Öyle ya Antalya hariç önümüzdeki on yıl içerisinde başka bir kentte 2'nci bir baro kurulmasının olanağı yok. Baro başkanlarından rahatsızsanız eğer, mesele bu 3 baroysa, kayyum atarsınız olur biter -hem kayyum atadığınız yerlerde zaten meclisleri de lağvediyorsunuz, yönetimleri de lağvediyorsunuz- böylece baroların yönetim kurulları da işlevsiz hâle gelir. Yapmadığınız şey mi? Halkın seçme ve seçilme hakkını gasbedip kayyum atadığınıza göre 3 tane baroya da 3 kayyum atarsınız, sorunu kökten çözersiniz. Bakın, dört yüz on günde 65 belediyemizden 51'ine el koydunuz, kayyum atadınız. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra sadece iki buçuk ay içerisinde 1.022 şirkete kayyum atamışsınız; bu, TMSF Başkanının 2 Ekim 2018 tarihli açıklamasından. İki buçuk ay içerisinde 1.022 şirkete kayyum atamışsınız. Hatta kayyuma kayyum atamışsınız. Bakın, Erzurum'un Hınıs ilçesi Ziraat Odası Başkanı Abdulsamet Demir'i kendi yerine atanan kayyumun yerine tekrar kayyum olarak atamışsınız. 70 bin TL aylık ödediğiniz kayyumlar var. Gerçi, TMSF Başkanı "4 bin ile 15 bin TL arasında aylık ödüyoruz." diyor ama bir kayyumu birden fazla yerde görevlendirdiğiniz için 70 bin TL ödediğiniz kayyumlar var; 1 baroya, 3 tane baroya mı kayyum görevlendirmeyeceksiniz?
Şimdi, diyorsunuz ki: "İstanbul Barosuna kayıtlı avukat sayısı 46.052 iken 26.756 avukat seçime katılmış, oy kullanmış, yüzde 31 oy alan yani 8.195 oy alan grup tek başına yönetime gelmiş. Bunun temsilde adaletle bağdaştırılmasına olanak yok. Bu, antidemokratik bir uygulama. Çoklu baro olursa biz bu sorunu kökten çözeriz." Bakın, 31 Mart seçimlerinden sonra OHAL KHK'leriyle iktidarınız tarafından kamu görevinden ihraç edildikleri gerekçesiyle 6 Belediye Başkanımız görevden uzaklaştırıldı. Yüzde 71 oy aldığımız Bağlar'da yüzde 25 oy alan Adalet ve Kalkınma Partisinin adayı Belediye Başkanlığı yapıyor, bu size antidemokratik gelmiyor; yüzde 53 oy aldığımız Tuşba'da yüzde 39 oy alan Adalet ve Kalkınma Partili aday şu anda Belediye Başkanlığı yapıyor, bu size antidemokratik gelmiyor...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın Sayın Tiryaki.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Devamla) - ...yüzde 54 oy aldığımız Edremit'te yüzde 41 oy alan Adalet ve Kalkınma Partili aday görev yapıyor, bu size antidemokratik gelmiyor; yüzde 53 oy aldığımız Çaldıran'da yüzde 43 oy almış Adalet ve Kalkınma Partisinin adayı şu anda Belediye Başkanlığı yapıyor, size antidemokratik gelmiyor; Dağpınar'da yüzde 55 oy aldık, yüzde 44 oy alan Adalet ve Kalkınma Partisinin adayı Belediye Başkanlığı yapıyor, bu size antidemokratik gelmiyor ama İstanbul Barosunda 46 bin üyenin 26 bini oy kullanmış, bu antidemokratik öyle mi?
Baro seçimlerinde temsilî demokrasi yoktur, doğrudan demokrasi vardır yani her avukat delege seçimi olmadan, doğrudan seçime gider ve oy kullanır. 10 aday yarışmış, en çok oy alan aday ve listesi baro başkanlığına seçilmiş, bu size antidemokratik geliyor ve bunun için seçimi değiştireceksiniz, öyle mi? Açıkça söyleyelim: "Bu 3 baroyu ele geçiremedik, bu baroları bölerek ele geçireceğiz. Bu arada seçim sistemini değiştirip bu 3 baronun Barolar Birliği seçimindeki etkisini de azaltacağız. Derdimiz demokrasi falan değil." deyin, olsun bitsin diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)