| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 10.07.2020 |
TULAY HATIMOĞULLARI ORUÇ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken Ali İsmail Korkmaz ve Gezi direnişinde yitirdiğimiz bütün canlarımızı saygıyla anmak istiyorum.
Şu an Avukatlık Kanunu'nu görüşüyoruz ama esasen görüştüğümüz, Avukatlık Kanunu'ndan çok daha fazlasıdır. 14'üncü yılında AKP iktidarının, AKP Genel Başkanı Erdoğan, Ensar Vakfının İstanbul'daki bir kongresine katılıyor ve kongrede şunları söylüyor: "Siyasi iktidar olduk ama sosyal ve kültürel alanda iktidar olamadık. Medya, sinema, bilim, teknoloji ve hukukta milliyetine yabancılaşmış hizipler var."
Biz buradan dönüp şunu söylemek isteriz: Bugün bu mantıkla yasa çıkaran, barolarda avukatların ne dediğine asla bakmayan, AKP ve MHP'ye oy vermiş olan avukatların dahi fikirlerini almaksızın sembolik olarak kimi avukatlarla görüşmeler yaparak, fikir aldıklarını zannederek bunu kamuoyuna bu şekilde açıklayanlar "milliyetine yabancılaşmış" dedikleri kesimlere, onlara bu yaftayı yapıştıranlar bilsinler ki vatandaşına, kendi halkına, 82 milyona yabancılaşmış bir anlayışla bir siyaset gütmektedirler.
Her şeyde tek, tek, tek "tek millet, tek bayrak" vesaire diye ajitasyon çekiyorsunuz ama iş barolara gelince barolar tek olduğu zaman sizin yandaşınız değil diye onları çoğaltmak istiyorsunuz. Birden çoğulcu olmak geliverdi aklınıza. Bu kanun teklifiyle, şunu çok net ifade etmek isteriz ki AKP iktidarı bölücülük yapmaktadır. Barolar, AKP'nin emellerini hayata geçirecek ve iktidarını sağlamak için az önce ifade ettiğimiz Cumhurbaşkanının ifadelerini hayata geçirecek bir alan, bir saha değildir. Bakın, beğenmediğimiz baroya gerekirse kayyum atarız mantığı, tıpkı belediyelere kayyum atama mantığının aynısı. Seçme ve seçilmeyi ortadan kaldırmak bu hakkı ortadan kaldırmak anlamına gelir ki bu, asla riyaset değil; bu, tek insan, tek adam rejiminin reisliğidir, başka hiçbir şey değildir. Okyanusya'da geçen -eminim okumuş arkadaşlarımız vardır aramızda- George Orwell'in 1984'ü insanların ütopyalarını çalan bir distopyayı anlatıyor ve amaç despotik bir düzen kurarak herkesi kendine biat ettiren bir anlayış yaratmak. Evet, der ki büyük ağabey, yani lider: "Özgürsün, sokağa çıkabilirsin, konuşabilirsin ama asla ve asla düşünceni, siyasi fikirlerini açıklayamazsın çünkü orada benim polisim ve askerim var." Sadece bununla yetinmez, toplumu bütün insani duygularından arındırır, evliliği bile kontrol altına alır ve sadece tek adam rejimine hizmet edecek çocuk doğurmak için evlilikler olabilir. Kendi çocuğunuzla duygusal bir bağ kurmanızı bile engeller. İşte şu anda bu tek adam rejiminin barolara, arkasından meslek odalarına dönük gerçekleştirmek istediği ve başından beri, bir yığın operasyonlarla bu ülkeyi ele geçirecek bir rejim kurmasının ve bunu tahkim altına almak için barolarla uğraşmasının anlamı budur. Bizleri çocuklarımıza, bizleri doğaya, bizleri insana, her şeye yabancılaştıran bir ülkeye doğru götürmek istiyorlar.
İktidar ve ortakları çoklu baro için diyor ki: "Örgütlenme hakkını savunmalıyız." Çünkü bu ülke demokratik bir ülke, bu ülkenin demokrasisinin bugüne kadar binbir bedelle kazanmış olduğu birçok şeyi elinden aldınız, baro söz konusu olunca aklınıza demokrasi geliyor. Bu ülkede insanların örgütlenme hakkını; iş, aş, ekmek hakkını; sahte güvenlik soruşturmalarıyla atama hakkını; avukatlık, doktorluk, öğretmenlik, hemşirelik, mühendislik hakkını; emeklilik hakkını; kadının adını biz koyduk diyecek kadar ileri gidip İstanbul Sözleşmesi'ni feshetmeyi yani kadınların yaşam hakkını; ağacın, denizin, havanın, toprağın, doğanın hakkını; gençlerin özgürlüklerini ve gelecek haklarını gasbettiniz, sonra diyorsunuz ki "Örgütlenme hakkı." Buna hiç kimse inanmaz. Bu iktidar meşruluğunu çoktan kaybetti. Şu bilinmelidir ki yeniyi kuracak olanlar haklılar ve meşrulardır. Şu anda muhalefete düşen en büyük görev, yeniyi nasıl kuracağını tartışmasıdır. Eskiye güle güle diyeceğimiz günleri yaşamaktayız şu anda. (HDP sıralarından alkışlar)