| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 10.07.2020 |
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, iki gündür konuşuluyor; sanırım bu barolar yasasıyla ilgili neredeyse konuşulmayan bir şey kalmadı. Ben sadece basitçe bir gözlememi paylaşmak istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi, özellikle 2016 darbe girişiminden bu yana bir siyasal eğilimde hareket ediyor. Bu siyasal eğilim tekçilik ve merkeziyetçilik yani "İktidarı mümkün mertebe tek elde tutalım, merkezileştirelim çünkü çok fazla sıkıntımız, sorunumuz var, biz bu şekilde meselelerimizi aşabiliriz."
Şimdi, bize dört beş yıldır şu Mecliste dahi sürekli olarak "tek, tek, tek, tek tek" diyen Adalet ve Kalkınma Partisi bu barolar yasasını savunmaya çalışırken çoğulculuktan bahsediyor. Gerçekten ilginç bir durum. Bir, çoğulculuktan bahsediyor; iki "desantralize" bir yapıdan bahsediyor mümkün mertebe hani başka barolara da müsaade eden. Şimdi ben bakıyorum buradaki arkadaşların birçoğuna, bu yasayı savunurken gerçekten kıvranıyorlar çünkü bu yasanın çok savunulacak bir tarafı yok. Birçok arkadaşımız ifade ettiler, seçim dediğiniz zaman temsilde adalet en temel ilkedir. Basit bir örnek; bakın, arkadaşlar diyor ki "190 avukatın temsil edildiği bir baro ile 5 bin avukatın temsil edildiği bir baro aynı delege sayısına sahip olacak." Şimdi ben tek tek soruyorum size, mesela Grup Başkan Vekili burada: Ya siz bunu gerçekten adil görüyor musunuz? Çok samimiyetle söylüyorum. Çıkın, deyin ki "Vallahi billahi, tallahi bu adildir." Bakın ben de söz veriyorum HDP Milletvekili olarak oy vereyim bu yasaya ama siz de diyemiyorsunuz çünkü bunun adil bir tarafı yok.
Şimdi mesele şu: Birbirimizi kandırmayalım öyle demokrasiymiş, temsilde adaletmiş; biz bütün bu kavramların içini bu Mecliste boşalttık. Mesele basitçe şudur: HDP'nin belediyelerini alamıyor musunuz? Alamıyorsunuz. Bakın, gelin en güçlü ağır toplarınızla aday olun, biz bir dahaki seçimde Diyarbakır'ı yine alacağız, niye? Çünkü halk bizde karar kılmış, böyle bir tercih... Bakınız, aldınız kıymetli Belediye başkanımız Gülten Hanım'ı hapse attınız değil mi? Bakın, üstüne Doktor Selçuk Mızraklı'yı da hapse attınız ama böyle dikiş tutturamayacaksınız. "E, tamam biz seçimle alamıyoruz bir yöntem olarak ne yapalım? Kayyum, HDP'li belediyelere kayyum atayacağız. Barolar ses çıkarıyor ne yapacağız, biz baroları nasıl kontrol edeceğiz? Seçimle alamıyoruz; biz o zaman baroların yasasını değiştirelim, delege yapısını değiştirelim bu şekilde alalım." Barolardan sonra "Savaş bir halk sağlığı sorunudur." dediği için yargılanan doktorlara gideceksiniz çünkü Türk Tabipleri Birliğini denetime alamıyorsunuz, bu defa Türk Tabipleri Birliği seçimine muhtemelen müdahil olacaksınız. Yetmedi, bakın, benim bildiğim kadarıyla siyaset sosyolojisi tarihinde iktidarda olup 3'e bölünen ya da bir iktidar partisinin içinden 3 tane parti çıkmışlığı yoktur.
KADİR AYDIN (Giresun) - Ona rağmen hâlâ ayaktayız.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Maşallah(!)
Bakın, 2 tane parti, olur da siyaseten yeni bir alan açabilir kaygısıyla şimdi de diyorlar ki: "Biz seçim yasasını değiştirelim, Siyasi Partiler Kanunu'nu değiştirelim." Ya, on sekiz yıldır iktidardasınız; en rezil, en rezil olan yüzde 10 baraj uygulamasına dahi bir şey yapmamışken sanki o rezalet, yüzde 10'luk ülke barajı yetmiyormuş gibi yüzde 20'lik bölge barajından, bilmem yüzde 5'lik ne barajına, 3 tane barajdan bahsediliyor.
Bakın, şimdi bir parça siyaset sosyolojisi bilen şunu bilir: Siyasi partiler de hareketler de insanlar gibidirler, ihtiyaç duyulduğu zaman ortaya çıkarlar ama zaman içerisinde tükenirler.
Bakın, iktidarda kalmak için o kadar çok kural, kaideyi değiştiriyorsunuz ki sırf siz iktidar da kalasınız diye ülke istikrarsızlaşıyor, nasıl mı? Şu baro yasasını değiştireceksiniz, belki dört yıl kadar baroları denetiminize alacaksınız tepeden. Şimdi, Türkiye'nin yüz binlerce avukatı bunun için sizi sevecek mi, size gönül mü verecek? Dünyadaki imajınız ne olacak? Türkiye'nin adalet karnesi, demokrasi karnesi, hukuk karnesi çok mu iyi olacak? Yani sırf siz iktidarda kalasınız diye bütün bu kurumları ele geçirmek zorunda mısınız? Siz farkında değilsiniz, bakın, çok ilginç bir diyalektik durum söz konusu; bundan sonra bu tür yöntemlerle iktidarda kalmaya devam ederseniz, inanın, bu ülkeyi istikrarsızlaştırmaktan başka bir şey yapmayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Hemen toparlıyorum Başkan.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Bu ülkede herkes bir şekilde savunma hakkına ihtiyaç duyuyor -daha önce söyledim, yanlış anlaşılmasın- bu ülkede herkes sırasıyla bir şekilde yargılanıyor. Bu ülkeye adil yasalar yapın, herkesin savunma hakkına ihtiyacı muhakkak oluyor bu memlekette. Onun için, tekrar ve ısrarla söylüyoruz: Toplumun üzerine bu gömleği giydirmekten vazgeçin; bu baro yasası, inanın, zamanı geldiği zaman en fazla sizi vuracaktır.
Son olarak da şunu söyleyeyim: Ya, bu dağ keçilerinden istenen nedir Allah lillah aşkına ya? Ya, 17 tane dağ keçisi için bu corona günlerinde ferman çıkarmak nedir diye düşünüyorum. Yani bu Tarım Bakanlığında buna karar verenler ne içiyorlar ne yiyorlar, gerçekten anlayabilmiş değilim. Dersim'de Aleviler için kutsaldır bunlar. Yani zaten kendileri avlamıyor, yemiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) - Başkanım hemen bitiriyorum, özür diliyorum.
Yazıktır, yani bu sıratı müstakimde, bu corona günlerinde 17 tane dağ keçisini avlatmak için -saymışlar bir de, baktım ihaleye, "1 tane şöyle boynuzu olan 16.500 liraya." diye- ihaleye çıkarmışlar. En azından bu corona günlerinde böyle bir rezalet yaşanmasın diyorum, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)