| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 14.07.2020 |
BAYRAM YILMAZKAYA (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu'yla ilgili kanun teklifinin 3'üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanunla ilgili konuşmaya başlamadan önce ilim Gaziantep'le ilgili çok kötü bir durumu anlatmaya çalışacağım size. Pandemi nedeniyle Gaziantep ilim âdeta salgının ana merkezi oldu arkadaşlar, âdeta Wuhan oldu. Hastanelerde insanlarımız yer bulamıyor. Şikâyetleri olsa dahi mecburen evde takipleri önerilerek evlerine gönderiliyor. Evde en ufak bir şikâyet olduğunda -nefes darlığı gibi- insanlarımız ölüm korkusuna giriyor. Bu durum hastalığın daha da kötüleşmesine neden oluyor. Zaten hastanelerde yer bulamama sorunu varken 29 Haziran itibarıyla da Sosyal Güvenlik Kurumu özel hastanelerdeki Covid-19 hastalarının yoğun bakım ücretlerinde eskiye dönüş yapıp fiyat değişikliğine neden oldu. Hâl böyle olunca özel hastaneler bu hastaları yatırmak zorunda kaldıklarında mecburen ücret talep etmek zorunda kalıyorlar çünkü bu Covid-19 hastalarının hem bakımında hem de tedavisi aşamasında gerek tesisat gerek kullanılan malzeme bakımından verilen ücret yetmiyor. Öyle olunca, insanlar özel hastaneye yatamayınca, zaten şu anda yatak azlığı söz konusuyken, gerçekten aciller -ki bazı illerde sayın vekillerimize de iletiyorlardır, halk aynı sıkıntıyı iletiyordur- şu anda perişan bir durumda, yer bulamıyoruz. Şimdi, ya SGK bu kararı düzeltmek zorunda ya da aksi takdirde bu özel hastaneler fark almak zorunda. Fark almaya gittikleri takdirde ne oluyor? Halkımız zaten mağdur. Bu insanlarımız fark verecek durumda değiller, neredeyse günlük bin liraya yakın fark çıkmak zorunda kalıyor bu hastaların tedavisinin düzgün ve tamamen yapılabilmesi için, böyle kısır döngü bir tablo içerisinde. Bu gidişle ekranlarda daha önce İtalya'da gördüğümüz gibi acillerde, sedyeler üzerindeki yığılmaları göreceksiniz arkadaşlar. Ben açıkçası buradan bir not düşmek için söylüyorum: Gidişat iyi değil. Ben eminim ki sadece Gaziantep'te değil bu, Diyarbakır'da da öyle, Urfa'da da öyle, birçok ilde de böyle ama bu gidişatla salgın maalesef Gaziantep'te çok ağır bir safhaya gelmiş durumda. SGK'nin bu hatayı en kısa sürede düzelteceğini düşünüyorum.
Benim asıl konum askerî hastaneler. Değerli arkadaşlar, ülkemizde ve birçok ülkede tıp eğitiminin temeli askerî tabipler tarafından oluşturulmuştur. Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi veya eski adıyla GATA 1898 yılında İstanbul'da kurulmuş olup Etlik Keçiören'de askerî eğitim ve araştırma hastanesi olarak devam etmekteydi, ta ki 15 Temmuza kadar. Bu tarihten sonra askerî hastanelerin hepsi kapatılmış, Sağlık Bakanlığına devredilmiştir.
Oysa askerî hastaneler stratejik anlamda çok önemlidir, savaş durumları için kurulmuştur. Askerî tabipliğin tanımı tamamen farklıdır arkadaşlar. Osmanlı'dan bugüne kadar ülkemizin girdiği düzenli savaşlarda olsun, sınırlarımızın içinde veya ötesinde yapılmış olan harekâtlarda olsun askerimizin en büyük güvencesi yanı başındaki askerî doktordur, askerî sağlık personelidir. Çatışma alanında veya askerî hastanede bulunan askerî doktorlar ve askerî personel, düşman unsurlarla çatışmakta olan askerler için en büyük psikolojik destektir. Çünkü çatışma alanında bulunan asker bilir ki şehit olmadığı takdirde hemen yanındaki askerî doktor kendisine müdahale edebilecek ve onu en kısa sürede bir askerî hastaneye götürerek askerî doktor olan bir harp cerrahisi uzmanına teslim edecektir.
Askerî doktor sadece klasik tıp eğitimi alan bir insan değildir, tıp eğitiminin yanı sıra savaş koşullarındaki tıp eğitimi, askerî psikoloji, savaş psikolojisi ve askerî yönetim konularında da eğitim alarak donanımlı bir hâle gelmiştir. Cephede ağır yaralanan askerler için dakikaların bile önemli olduğu düşünüldüğünde yaralıya kimin, nasıl ve hangi koşulda müdahale edeceğini, hasta naklinin nasıl yapılacağını, yolda olabilecek sıkıntılarda neler yapılabileceğini en iyi askerî doktorlar ve personel bilir. Askerî doktorlar, çatışma ya da savaş koşullarında, gerektiğinde silah kullanma ya da gerektiğinde başka bir komutan yerine birlikleri komuta etme yeteneğine de sahiptirler. Sivil doktorların sahip olduğu tesisat, örgütlenme, eğitim ve çevre ile askerî doktorların sahip oldukları birbirinden çok farklıdır. Sivil doktorları bugün, askerimizin yaşamakta olduğu çatışma alanlarına gönderemeyeceğiniz gibi savruk dış politika nedeniyle her an başımıza açılabilecek gerilim zamanında bu sağlık çalışanlarını cepheye de gönderemezsiniz. Askerî doktorun görevini sivil doktora yaptırabileceğini sananlar büyük bir yanılgı içindedirler; askerî doktorluk, hele de savaş cerrahisi çok ayrıcalıklı bir meslektir.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, normalde sınırdaki illerimize yeni mezun uzman arkadaşlarımız tayin ediliyor. Biliyorsunuz, en son İdlib'den 35-40 şehidimiz ve daha başka yaralılarımız geldi. Bakın, bu askerî tababet ve askerî uzmanlık bambaşka bir konudur. Şimdi, o savaş alanından gelmiş, yanmış, uzuv kaybı olmuş, ağır şekilde gelmiş hastalara eğer bu askerî tababet zincirinden o disiplini, o ortamları, o yaşanmışlıkları görmeden müdahale etmeyi düşünürsek, normal uzman hekimlerimiz, yeni mezun olmuş, uzmanlığını eline almış, sınırdaki illere mecburi hizmete giden insanlarımız bunlara gerekli müdahaleyi yapamazlar. Bakın, öyle şeyler oluyor ki ufacık bir hareketle, ufak bir müdahaleyle belki de o insanlarımızın, o askerlerimizin hayatı kurtulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
BAYRAM YILMAZKAYA (Devamla) - O nedenle, diyorum ki: Bakın, bu askerî hastanelerin tekrar açılması lazım. Bu askerî hastaneleri eğer açmıyorsak bile, en azından uzmanlık eğitimlerini, geçmişte bu askerî hastanelerde olan aynı disiplin, aynı görgüyle tekrar vermemiz lazım.
Bakın, yakın zamanda Savunma Bakan Yardımcımız da gazeteye beyanat verdi. Şu anda sayıları iyice azalıyor. Allah göstermesin, yoğun bir savaş ortamından -öyle bir ortam olsa- çatışma ortamından gelen yaralılarımızı, biz şu anda mevcut sağlık durumumuzla, mevcut uzman yapımızla kaldıramayız. Bu eğitimi ülkemizde tekrar oturtmamız lazım; bu disiplini, bu görgüyü hem doktoruyla hem sağlık personeliyle hem hemşiresiyle tekrar sağlamamız lazım; bu yanlıştan en kısa sürede tekrar dönmemiz lazım arkadaşlar.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)