| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 14.07.2020 |
SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun teklifinin 3'üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Madde, yedek astsubaylıktan muvazzaf astsubaylığa geçişin yasal düzenlemesini içeriyor.
Yasa demişken pandemiyi bir fırsata çeviren iktidar hukuksuzluklarına, tüm hukuksuzlarını yasal kılıfa büründürmelerine devam ediyor. Pandemiyle mücadele edeceği yerde, halkın sağlığı için çalışacağı yerde partimize, kadınlara, kadın kurumlarına saldırmaya devam ediyor.
Bir taraftan, infaz yasasıyla kadın cinayetleri katillerini, istismarcıları, tacizcileri, şiddet faillerini hiçbir koruyucu önlem almadan salıverirken diğer yandan da, kadın mücadelesi yürüten arkadaşlarımızı hedef hâline getiriyor. Çocuklara yönelik tecavüz yasasını çıkartmaya hazırlanan iktidarın, bu süreçte kadına yönelik şiddetle etkin bir mücadele yürüten Rosa Kadın Derneği ve TJA aktivistlerine yönelik neredeyse haftalık yapılan işkenceyle, baskınlarla gözaltına alınmasının tek bir izahatı var: O da kadınların, sizin erkek egemen politikalarınızın yoluna taş koymasıdır. Artık şunu çok net görüyoruz ki bu iktidar, tacizcileri, tecavüzcüleri değil, bunlara karşı mücadele eden kadınları cezalandırıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele etmesi gerekirken imzacısı olduğu ve uygulamamakta direttiği İstanbul Sözleşmesi'nden imzasını çekme peşinde.
Değerli milletvekilleri, artık, neredeyse Hükûmetin rutine bindirdiği her sabah kadınlara, Kürtlere yönelik ev baskınlarıyla uyandığımız bu süreçte, bu sabah yine bir siyasi soykırım operasyonuyla uyandık. TJA sözcüsü ve önceki dönem Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan'ın da aralarında olduğu çok sayıda kadın hukuksuz bir şekilde gözaltına alındı, Gaziantep'te yine 33 arkadaşımız gözaltında. Demokratik siyaset ve kadın özgürlük mücadelesi yürüten kadınlara ve kadın kurumlarına yönelik neredeyse her hafta yapılan bu hukuksuzca saldırılar artık AKP'nin toplumsal karşılığının kalmadığının göstergesidir. Bu saldırılar düşman hukukuyla yapılıyor, kaldı ki hukuk demenin de bir manası kalmadı aslında. En son, zorla çıkardığınız baro yasasıyla beraber hukuku da tamamen rafa kaldırdınız. Bu aleni bir düşmanlıktır, nefrettir; Kürt'e, kadına, hakkını talep edene, sesini yükseltene, muhalif olana düşmanlıktır.
Bizler biliyoruz ki kadınların örgütlü iradesine yönelik yapılan bu saldırılar aslında bir kaygı ve korkunun ifadesidir. Korkuyorsunuz çünkü erkekliği kışkırtan politikalarınızın önünde duran her kadın sizin için bir tehlike; politik olarak da bireysel olarak da bir tehlike. Aleni bir şekilde "Ya kadınlar bize itaat etmek durumuna gelmezse?" diye içten içe kendi kendinizi yiyorsunuz ama biz kadınların, demokrasi mücadelesi verenlerin böyle bir kaygısı yok.
Erkek zihniyeti 5 bin yıldır sömürmüş kadınları ve sizler de sömürmeye devam etmek istiyorsunuz. Bu yüzdendir ki bin defa söylemek gerekse de bin defa yineleyeceğiz. Sizin kaybedecek bir iktidarınız, biz kadınların kazanacak kocaman, özgür bir geleceği var. Yani bu ucuz, tarihin her döneminde muktedirler tarafından denenmiş gözaltı ve tutuklama gibi kronik iktidar yöntemlerinden korkmuyoruz.
Değerli milletvekilleri, kadın mücadelesinin bizi getirdiği nokta kendimize güvenimizin bir göstergesidir ve bu güvenimiz toplumda yarattığımız etkiden geliyor. Erken yaşta evliliklerin durdurulması için; tacizin, tecavüzün, şiddetin engellenmesi için eş başkanlık sistemiyle, kadınlar toplumun her kademesinde özne olarak mücadele etmeye devam ediyor.
Bakın, bugün, geçen dönem Eş Genel Başkanımız olan Sayın Figen Yüksekdağ'ın duruşmasındaydık. Hakkında hazırlanan davaların hepsi bir kumpas. AKP'nin atadığı kadrolar tarafından ve talimatlar doğrultusunda hazırlanan iddianameler. Öyle ki aynı suçtan 2 kez tutuklanan tek siyasetçi. Ama bizler bu siyasi arenadaki saldırılarınızın farkındayız ve cevap vermekten vazgeçmeyeceğiz. Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Gülser Yıldırım ve adını sayamadığım binlerce kadın tutsak ve bugün yapılan gözaltı operasyonlarıyla tutuklanan bütün kadınlar, bizim kadın mücadelesinde birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımızdır.
Baskılarınızla, tehditlerinizle kadın özgürlük mücadelesini yürütmemize ve demokratik siyaset yapmamıza engel olamayacaksınız. Direnişlerle ve mücadeleyle örülü tarihimizle bilinen kadın özgürlük bilincimiz, irademiz ve inancımız, bize dayattığınız faşizmi mutlak başarısızlığa uğratacak. Bizim bundan zerreyimiskal şüphemiz yok ve biz kadınlar bu toplumun en dinamik öznesiyiz ve olmaya devam edeceğiz. Siyasetin kadının mor renginin olmasına devam ettireceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
SEMRA GÜZEL (Devamla) - Siyasetten kadının mor rengini silmenize izin vermeyeceğiz. Bu da böyle biline. (HDP sıralarından alkışlar)