GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:114
Tarih:16.07.2020

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüzlerce yıllık Roma hukukunun "res communis" yani üzerinde özel mülkiyet kurulamaz saydığı doğal müştereklerden kıyılar ve doğal alanlar bugün bir sermaye grubu ve iktidar için yalnızca rant anlamına geliyor. Türkiye'de nereye baksak ranta açılan bir ormanlık alan, bir sit alanı, bir kıyı görüyoruz.

Turizmin ve kentleşmenin yoğun olduğu pek çok ilçemiz gibi Bodrum da çok büyük bir talanla karşı karşıya. Belki hepiniz biliyorsunuz, seviyorsunuz ama nasıl seviyorsunuz, gerçekten bilmiyorum. Ben 70'li yıllarda Bodrum'da büyüdüm, "Halikarnas Balıkçısı"nın torunlarıyla büyüdüm. "Halikarnas Balıkçısı"nın bize sevdirdiği küçük, yeşil, doğayla bütünleşmiş bir yerdi Bodrum. Tek tek dikti o ağaçları Cevat Şakir ve bizler de onun yolundan giderek onlarca ağaç diktik Bodrum'da.

Bodrum girişinde bir tabela vardır, der ki orada Halikarnas Balıkçısı: "Yokuş başına geldiğinde Bodrum'u göreceksin, sanma ki sen geldiğin gibi gideceksin. Senden öncekiler de böyleydiler, akıllarını hep Bodrum'da bırakıp gittiler." Evet, biz aklımızı orada bırakır giderdik ama şimdi maalesef yüreğimiz yanıyor.

Bugün, çevreciler, ekolojistler, Bodrum'daki yıkımı haber yapmak isteyen gazeteciler soruşturmalarla, cezalarla, tehditlerle, hatta canlarına kastedilerek yıldırılmaya çalışılıyor. Mimarlar odalarıyla görüştüğümüzde, eskiden açtıkları ve kabul edilen pek çok davaya benzer davaların artık Danıştaydan döndüğünü ifade ediyorlar. Hâlen inatla meslek odaları, yurttaşlar mücadelelerine devam ediyor fakat bir bakıyorsunuz, bir ormanlık alanda yahut sit alanında 5 katlı dev oteller inşa edilmiş; doğa, geri dönülmez biçimde tahrip edilmiş, dava kazanılsa bile binalar tamamlanmış, yalnızca iskânı kalmış. Yani olan olmuş, ne orayı yıkmak mümkün ne de Leleg Uygarlığı gibi binlerce yıllık uygarlıkların kalıntılarından, tarım teraslarından, ekolojik dengeden geriye bir şey kalmış.

O kadar çok örnek var ki; Bodrum girişindeki Güvercinlik'te, 2007 yılında yanarak küle dönen 150 hektar ormanlık alanla ilgili olarak, dönemin Muğla Orman Bölge Müdürü ve şimdilerde AK PARTİ Antalya Milletvekili olan İbrahim Aydın, alanın kesinlikle imara açılmayacağını, yanan yerlerin tekrar yeşillendirileceğini söylemişti. Ancak bugün, ormanlık alanda 4 dev ultra lüks otel var; Bodrum'un hemen girişinde, sağınızda görüyorsunuz.

En önemli konulardan biri ise çevre yolu konusu. Arkadaşlar, açıkça söylüyorum: Bu yolun yapılması demek Bodrum'un yok olması demektir. Üstelik, böyle bir yol yapılacağından, birinci derecede muhatap olan belediyelerin bile haberi olmamış, katıldıkları Koruma Kurulu toplantısında öğreniyorlar. Bodrum'un kalan son ormanlık alanlarından olan bu bölge Leleg Dönemi'nden kalma arkeolojik bir alan aslında. Yerel unsurlar bir bir devreden çıkarılarak her şey ya Bakanlığa ya Cumhurbaşkanlığına bağlanmış durumda ve sürekli yeni yerler, turizm alanları ilan edilerek belediyelerin yetki alanları gittikçe küçültülüyor, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanıyor. Mesela, en son, Torba'dan Güvercinlik'e kadar olan ve orman vasfı da taşıyan bir alan turizm alanı ilan edildi yani burada yeni yapılaşmalar planlanıyor fakat kimi kime şikâyet ediyoruz!

Yine, Bodrum'da Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a ait olan Torba Voyage Oteli'nin önünden geçen sahil yolu halkın kullanımına kapatıldı. Burada -aslında o da bir utançtı- yıllar önce, halkın mücadelesiyle otelin içerisinden -çünkü sahiller halkındır ve asla kapatılamaz- bir halk yolu açılmıştı, "halk yolu" yazıyordu üstünde. Halkın olan sahillere âdeta lütfedip bir yol açmışlardı. Şimdi, bu yolu dahi kapatıp, içine, oranın dokusuna asla uymayan camekânlı binalar inşa etmiş ve buradan geçilmesi engelleniyor. Bizzat gittim, sordum, diyorlar ki: "Kumdan yürüyün." Böyle bir şey olmaz. Bu da yetmiyor, yine Kültür ve Turizm Bakanı, Antalya'nın Kemer ilçesi Kiriş koyundaki beyaz plajıyla ünlü Maxx Royal Kemer Resort Oteli'ne kumun Salda Gölü'nden getirilmediğini kanıtlamak için kuvars kökenli mermer tozu olduğunu beyan etti. Kanserojen, kıyılardaki tüm canlı varlıkları...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, bir dahaki konuşmamı dört dakika yaparım.

BAŞKAN - Yok, Sayın Kerestecioğlu, söyleyeceklerinizi bir dahaki konuşmaya saklayalım.

Teşekkür ediyorum.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Peki, o zaman...

BAŞKAN - Önerge öncesi bir yoklama...

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Böyle yaparsanız her maddede isteriz, sizin için iyi olmaz. Akıllı olun!

MUSTAFA CANBEY (Balıkesir) - Muhalefet yeter sayısı yok!

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Hayır yani sonuçta tutanağa geçsin diye en azından sözümüzü tamamlıyoruz.

BAŞKAN - Siz devam edin, buyurun.

ENGİN ALTAY (İstanbul) - Biz ayakta bekleriz.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Evet, yani yerli ve millîliğiniz var ya, maalesef, böyle yerli, millîlik olmaz. Bodrum'un ne çökertmesini ne yerli türkülerini ne de topraklarını bıraktınız.

Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)