| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 16.07.2020 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 223 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 21'inci maddesi üzerine partim ve grubum adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP mağdur edebiyatı yaratarak geldiği iktidarını her kesimden mağdurlar yaratarak sağlamlaştırmanın her gün yeni bir yolunu buluyor. Öyle ki hukuksuzluğun ve adaletsizliğin aslında topluma bir baskı değil, kendi çocuklarına bıraktığı bir utanç mirası olduğunun farkına varamıyor. İktidara geldiğinizde yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edeceğinizi ileri sürmüştünüz fakat gelinen noktada da Türkiye'de yolsuzluğun, yoksulluğun ve yasakların 3 misli arttığını gördük. Herhâlde matematik formülünde olduğu gibi "3Y" diyerek "Y" faktörünü 3 misli artırdınız.
15 Temmuzu demokrasiye karşı bir darbe olarak nitelendirirken çıkardığınız KHK'lerle sadece demokrasiyi değil her türlü değeri de yerle bir ettiniz. Hukuku saraya, kasayı damada, rantı yandaşa, doğayı müteahhide, dini diyanete, yaşamı da kadere bağladınız. "Yoksullukla mücadele." dediniz insanları açlık sınırının altında bir yaşama mahkûm ettiniz. En temel haklarına, kıdem tazminatlarına bile göz diktiniz. Sofralarınızı binbir çeşit yemekle donatmak uğruna fakirin fukaranın çorbasını bile çok gördünüz. "Yasaklarla mücadele." dediniz, sizden olmayan, sizin gibi düşünmeyen herkesi sahte delillerle, sonucu belli mahkemelerle cezaevlerine gönderdiniz. Yazan, çizen, okuyan ve konuşan herkesi kriminalize ederek özgürlük çemberini her gün biraz daha sıktınız. En demokratik eylemleri, en insani tepkileri dahi kendi iktidar bekanızın önünde bir engel olarak nitelendirdiniz. Türkiye'yi öyle bir hâle getirdiniz ki seçmen iradesini dahi yok sayacak kadar ileri gittiniz. Çoklu baroda olduğu gibi temsilde adaleti değil, adalette teslimiyeti istediniz. 15 yaşında katledilen Berkin Elvan'ı suçlu, öldüreni mağdur olarak gördünüz. "Yolsuzlukla mücadele." dediniz, 4 bakan hakkında bir kelime edemediniz. Hırsızlığı, talanı meşru görüp bununla mücadele edenleri "FETÖ'cü" olarak değerlendirdiniz. Hangi temellerde yola çıktınız, günün sonunda onun tam tersine dönüştünüz.
Pablo Neruda'nın çok güzel bir sözü var: "İnsan ulaşamadığı şeyin delisi, ulaştığı şeyin nankörüdür." İktidarda kalma hırsınız gerçekleri görmenizin önünde kocaman bir engel oluşturmaktadır. Bu hırs öyle bir hâl aldı ki FETÖ'yle yapılan yol arkadaşlığınız için bile başkalarını suçlar hâle geldiniz. Söylediğiniz yalanlara o kadar çok inanıyorsunuz ki sizin için başka bir gerçek yok. Bertrand Russell "Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır." demiştir. İktidarda kalmak adına yapamayacağınız şey olmadığını defalarca kez tecrübe ettik. Açık ve net söylüyorum: Eğer AKP, FETÖ'yle bir yere varacağını düşünseydi bugün hâlâ Fetullah şarkıları söylüyor, gözyaşları döküyor olurdunuz. Bugün Sayın Selahattin Demirtaş, AKP'nin hayalini kurduğu şu anki monarşik düzen karşısında "Seni Başkan yaptırmayacağız." dediği ve yaptırmadığı için cezalandırılıyor.
OYA ERONAT (Diyarbakır) - Oldu, oldu.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) - "FETÖ'yle mücadele" adı altında tutuklanan savcı ve hâkimlerin kararlarının eğer Kürt'ü hedef alıyorsa nasıl geçer akçe olduğunu biz esir alınmış eş genel başkanlarımızın ve milletvekillerimizin iddianamelerinden gayet iyi biliyoruz. Bu ülke halklarına anlatabilecek bir masalınız kalmadı, artık "beka" diyerek, suni gündemler yaratarak bu halkı uyutamayacaksınız. Uygulanan yanlış politikalarla bu ülkeyi ekonomik bir kasırganın ortasına sürüklediğinizi hiçbir şekilde gizleyemezsiniz. Artık muhafazakâr kimliğe sahip insanların duygularını sömürerek geçmişte vuku bulan olayların acısının maskesini yüzünüzde taşıyarak daha fazla ilerleyemezsiniz. Bu halka yaptıklarınızı ve yaşattıklarınızı düşünün. Acıya, kadere, zulme ve sefalete sürüklediğiniz bu halkı unutmayın. Tolstoy'un da dediği gibi "Bil ki yaşadıklarınla değil yaşattıklarınla anılırsın. Ne yaşattıysan elbet bir gün onu yaşarsın."
Hepinizi saygıya selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)