| Konu: | Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 16.07.2020 |
HİŞYAR ÖZSOY (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Adnan Selçuk Mızraklı, Diyarbakır'ın seçilmiş belediye başkanı, iki gün önce dokuz küsur yıl cezaya çarptırıldı. Kendisi burada da, biliyorsunuz, kısa bir dönem, milletvekilliği de yaptı, bir yıl kadar.
Tabii, Türk yargı sisteminin bu muhteşem hızı karşısında çok fazla şaşırmadık. 90'larda köyün ortasında insanlara ateş döküp yakarak öldüren derin devletin kimi yüzlerini yirmi yıl bekletip zaman aşımına uğratanlar, seçilmiş bir belediye başkanı olan Adnan Selçuk Mızraklı'yı dokuz ayda cezalandırıp istinafta da cezasını onaylatmışlar. Kıymetli arkadaşlar, Adnan Selçuk Mızraklı'nın soruşturması 1 Nisanda başlamıştı, 31'inde seçimi kazandı, daha mazbatayı almadan Valilik soruşturma talep etmişti. Bir itirafçı 2012 yılındaki bir olaya istinaden 2019 yılında konuşturulmuş ve aynı itirafçı Kayseri Cezaevi'nden çıkarılmış, yerine Selçuk Başkan aynı cezaevine gönderilmiş. İtirafçı, bütün ifadeleri avukatları tarafından bir bir çürütülmüş bir insan. Bölgenin en bilinen cerrahı Selçuk Başkan, Hacettepe Tıpta okumuş, çok yüksek bir başarı oranıyla mezun olmuş, daha önce Kadıköy Anadolu Lisesini bitirmiş, otuz iki yıllık hekim, yirmi dört yıllık cerrah, Diyarbakır Tabip Odası Başkanlığı yapmış, Türkiye Tabipleri Birliği Yönetim Kurulu üyeliği yapmış, yapmış da yapmış, bölgenin en fazla bildiği insan. Siz, maşallah, Belediye Başkanı oldu diye dokuz ayda Selçuk Hocadan kocaman bir terörist çıkarabildiniz; şimdilik böyle. Size bir türlü Kürt beğendiremedik, Kürt siyasetçi beğendiremedik yani bu kadar CV'si olan bir insanı bile dokuz ayda, hile hurdayla, o FETÖ'cü dediğiniz yapı var ya, onunkinden daha beter kumpaslarla getirip cezaya çarptırdınız.
Kıymetli arkadaşlar, bakın, yakın zamanda Avrupa Konseyinin önemli bir organı olan Venedik Komisyonu bir rapor açıkladı. Venedik Komisyonu, bir ülkede olup bitenlerin o ülkenin anayasası ve o ülkenin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırılığıyla ilgili sürekli rapor hazırlar. Venedik Komisyonu diyor ki: "Türk Hükûmetinin HDP'li belediyelere dair bütün argümanları baştan sona mesnetsizdir, yanlıştır. O görevden aldığınız belediye başkanlarını iade etmeniz lazım. Bir de KHK'li diye mazbata vermediklerinizin mazbatalarını vermeniz lazım. Bunu yapmıyorsanız belediye meclislerinin kendi içinden bir kişiyi belediye başkanı seçmesinin önünü açmanız lazım. Bunu da yapmıyorsanız seçimleri yenilemeniz lazım." Bakın, o kadar tuhaf bir durum ki, tamam, hadi "terörist" dediniz, görevden aldınız; yahu, Diyarbakır halkı oy vermiş, seçimleri yenileyin. "Hayır, biz yenilemeyeceğiz." Belediye meclisi kendi arasından seçsin. "Hayır, buna müsaade etmeyeceğiz." Kıymetli arkadaşlar -birazdan, sonunda değineceğim- bunun ismi, bildiğiniz, tam anlamıyla, kavramsal olarak bir yönüyle sömürge mantığıdır. Bu nedir biliyor musunuz? O insanlar kime oy verirse versin, oy vermeyi bilmiyorlar, kendilerini yönetmeyi bilmiyorlar; onların seçtiklerini değil, benim atadığımı orada kabul edeceksiniz ve bu şekilde orayı yöneteceksiniz; ilginç bir durum.
Kıymetli arkadaşlar, bazen televizyonda ve bu kürsüde insanlar Türkiye'nin kabile devleti olmadığını sıklıkla söylerler. Bir defa, bu söylem bir taraftan üstenci, diğer taraftan ırkçı çünkü zaten yoğunlukla da Afrika düşünülür burada; cahilce. Ben bazen düşünüyorum, samimiyetle, diyorum, ya acaba bir kabile devleti olsaydı daha mı iyi olurdu? Niye? Kabile devletlerinin yazılı bir hukuku yok, bir anayasası yok ama çok güçlü toplumsal normları vardır. İktidarda olanlar, otorite olanlar o toplumsal normları, etik normları -öyle yazılı değil ama güçlü- kolay kolay ihlal edemezler. Ünlü bir sosyolog Charles Tilly -siyaset sosyolojisiyle ilgilenenler bilir- devlet teorisi için şöyle der: "Devletler örgütlü bir suç aygıtıdır. Bu örgütlü suç aygıtını mafyadan ayıran tek şey var; meşruiyetidir, hukuk içerisinde hareket etmesidir." Şimdi, bizim belediyelerimizi polisi, askeri önüne yığmışsınız, almışsınız; devletin zoru da sizde, tamam bunu yapmışsınız ama halkın da gönlü bizdedir.
Kamuoyunu ve sizleri saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)