| Konu: | Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 16.07.2020 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin bu ilerleyen saatlerinde hepinizi saygıyla selamlıyorum. Biliyorsunuz bu teklif mart ayında aslında Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştu, o zaman görüşülecekti, pandemi nedeniyle görüşülemedi. Şimdi de gördüğünüz gibi ara ara yasa teklifini görüşüyoruz. Ara ara diyorum çünkü başladık ama bitiremedik, arada barolar yasası görüşüldü, arada TSK Disiplin Yasası görüşüldü. Şimdi de kalan kısmını görüşüp yasalaştırmaya çalışıyorsunuz. Kalitesiz ve fabrikasyon yasama faaliyeti yürütüyoruz. Bu yapılanlar başka şekilde açıklanamaz. Muhalefetin görüşü zaten alınmıyor, eleştirileri de göz önünde bulundurulmuyor. Bu yasayı kamuoyuna nasıl anlatmıştınız? "Yargı reformu, ikinci yargı paketi." Bence bu tür düzenlemelere reform demeyin, reform kavramının içini boşaltmış olursunuz.
Teklifin görülen ilk amacı hukuk davalarında bir yenilik olarak getirilen ön inceleme kurumunun yargılamayı geciktirdiği eleştirilerini ortadan kaldırmak gibi duruyor. Bu da taraflardan yalnızca birisinin hüküm makamının talepleri göz önünde bulundurularak yapılıyor. Getirilen değişikliğin temelinde bu yatıyor. Eğer amaç yargılama sürecini hızlandırmaksa biliyoruz iktidar istediği zaman, istediği dosyaları aslında hızlıca bitirebiliyor. Örneğin -çokça söyledik, bir kez daha hatırlatayım- Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Adnan Selçuk Mızraklı'nın dosyası, gözaltına alınması, tutuklanması, iddianamenin hazırlanması, kovuşturmaya başlanması, mahkemenin hüküm kurması, istinafa başvuru ve bölge adliye mahkemesinin onaylaması sadece yedi ay sürdü. Olağan bir yargılama sırasında yedi ayda mahkemenin yüzünü görme şansımız yok. Demek ki iktidar istediğinde aslında bazı dosyaları hızlandırabiliyormuş.
Şimdi, teklifin 46'ncı maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 398'inci maddesini değiştiriyorsunuz. Amaç ne? Daha önce Anayasa Mahkemesi kanunun bu maddesini, HMK'nin 398'inci maddesini iptal etmişti. Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesi şuydu: İhtiyati tedbire muhalefet sebebiyle verilen disiplin hapsine karşı başvurulacak kanun yolunun kanunda gösterilmediğini belirterek iptal etmişti, şimdi bu boşluğu gideriyorsunuz. Aslında burada bir boşluk yok. Neden? İki yıldır Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda bu madde yok yani ihtiyati tedbire uymayana disiplin tazyiki yok ve bunda bir boşluk oluşmuyor. Dolayısıyla aslında boşluk olmayan bir konuda yeniden disiplin hapsi getirmek doğru bir uygulama olmayacaktır. Dolayısıyla bu teklifin bu maddesinin geri çekilmesinin yararlı olacağını düşünüyorum.
Evet, ülkemizin yargı düzeninin çok büyük sorunları var ama emin olun getirdiğiniz bu önerilerin hiçbiri bunları gidermiyor. Bakın, çokça söyledik, mahkemeleri idareye bağlı kamu kurumlarına çevirdiniz; tıpkı bayındırlık il müdürlüğü gibi, tıpkı millî eğitim müdürlüğü gibi, tıpkı sağlık müdürlüğü gibi, herhangi bir adliyenin bundan hiçbir farkı yoktur. Ankara Adliyesi de iktidarın gözünde sağlık müdürlüğü gibi, millî eğitim müdürlüğü gibidir.
Mahkemeler sadece muhalifleri sindirme, susturma ve hapsetmek için kullanılan aparat hâline getirildi. Sorgusuz sualsiz "FETÖ'cü" diye binlerce hâkimi ve savcıyı görevden uzaklaştırdınız, onlara dava açma hakkı bile tanımadınız. Üstelik bu hâkim ve savcıların önemli bir bölümünün haksız biçimde sizin döneminizde göreve getirildiğini herkes biliyor. Peki, sorgusuz sualsiz dava açma hakkı olmadan hâkimlerin kapının önüne bırakıldığı bir ülkede geri kalan hâkimlerin, geri kalan savcıların bağımsız karar vermesi mümkün mü? Elbette mümkün değil ama o ihraç ettiğiniz, "FETÖ'cü terörist" dediğiniz hâkim ve savcıların Kürtler aleyhine, HDP'nin üye ve yöneticileri aleyhine, muhalifler aleyhine, sosyalistler ve devrimciler aleyhine yaptığı her tür işlemi de kabul ettiniz.
Şimdi, bunların yerine kimi atadınız biliyor musunuz? Yüzlerce, Adalet ve Kalkınma Partisinin il ve ilçe yöneticisini hâkim ve savcı olarak atadınız. Evet, ülkemizin bir yargı reformuna ihtiyacı var ama bu teklif bu ihtiyacı gidermeyecek, en büyük reform bu ülkede yargı bağımsızlığı olacaktır. Türkiye'de yargıya güven yerlerde sürükleniyor. Herkes söyledi, bir kez daha altını çizelim: Türkiye Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 126 ülke arasından 109'uncu sırada diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)